12. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/10582 Karar No: 2014/13544 Karar Tarihi: 08.05.2014
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2014/10582 Esas 2014/13544 Karar Sayılı İlamı
12. Hukuk Dairesi 2014/10582 E. , 2014/13544 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gemlik İcra Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 20/11/2013 NUMARASI : 2012/121-2013/135
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Alacaklı tarafından, bir adet bonoya dayanılarak borçlu aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatıldığı, borçlunun tanzim tarihinde tahrifat yapıldığı ve imzanın da kendisine ait olmadığı yönünde ki itirazı üzerine Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi"nden alınan raporda ""...İ.. A.. adına atılı imzanın, basit tersimli olması, teşhise götürecek önemli materyal ve tanı unsuru içermemesi nedeni ile aidiyetinin, bu meyanda İ.. A.."ın eli ürünü olup olmadığının tesbit edilemediği ve tanzim tarihinin 15.01.2012 iken tahrifle 15.5.2011 tarihine dönüştürüldüğü...""nün bildirilmiş olduğu, mahkemece takip konusu senedin tahrifsiz haliyle kambiyo vasfında bulunduğundan ve senedin sahteliği hususunda bir müracaatta bulunulmadığından, borçlu tarafça imza itirazı ispat edilemediğinden bahisle, itiraz ve şikayetin reddine karar verildiği görülmüştür. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 26.04.2006 gün, 2006/12-259 E. 2006/231 K. ve 06.02.2008 gün, 2008/12-77 E. 2008/90 K. sayılı kararlarında da açıklandığı üzere, eldeki davanın niteliği itibariyle "imzanın borçluya ait olduğunu" kanıtlama külfetinin alacaklıya ait olduğu gözardı edilmemeli ve ispat yükünü ters çevirecek bir uygulamaya da gidilmemelidir Bu durumda mahkemece yukarıdaki ilke ve bilirkişi raporu gözönüne alınarak, imzanın borçluya ait olduğunun alacaklı tarafca kanıtlanamaması nedeniyle itirazın kabulüne karar verilmesi gerekirken, genel mahkemelerde olduğu gibi yargılama yapılarak ve varsayıma dayalı olarak yazılı gerekçeyle itirazın reddine karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.