Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/3093
Karar No: 2022/4166
Karar Tarihi: 23.03.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/3093 Esas 2022/4166 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı şirket, fark prim borcu bulunmadığının tespiti istemiyle dava açmıştır. Mahkeme, davanın hak düşürücü süreden reddine karar vermiştir. Ancak davacı şirket adına yapılan tebligatın usulsüz olduğu ortaya çıkmıştır. Bu nedenle kararın esasa girilerek verilmesi gerektiği belirtilerek karar bozulmuştur.
Kanun Maddeleri:
- 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 79, 80, 130. maddeleri
- 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 85, 106. maddeleri
- Tebligat Kanunu'nun 7/a, 12, 13. maddeleri
- Elektronik Tebligat Yönetmeliği'nin kuralları
10. Hukuk Dairesi         2022/3093 E.  ,  2022/4166 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi


    Dava, fark prim borcu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, bozmaya üzerine ilamında belirtildiği şekilde davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1-)506 sayılı Yasanın konuya ilişkin 130. maddesinde yer alan, “işverenin Kuruma, emsaline, yapılan işin nitelik, kapsam ve kapasitesine göre işin yürütülmesi için gerekli olan sigortalı sayısının, çalışma süresinin veya prime esas kazanç tutarının altında bildirimde bulunduğunun Kurumca saptanması halinde, işin yürütülmesi için gerekli olan asgari işçilik miktarı, yapılan işin niteliği, bünyesinde kullanılan teknoloji, iş yerinin büyüklüğü, benzer işletmelerde çalıştırılan işçi sayısı, ilgili meslek veya kamu kuruluşlarının görüşü gibi unsurları dikkate alarak sigorta müfettişi tarafından tespit edilir.” Düzenlemesi; kayıt dışı çalışmadan kaynaklanan prim kaybının önüne geçilebilmesi yönünden, 506 sayılı Yasanın 79. maddesindeki yöntem ve asgari işçilik oranlarıyla bağlı kalınmaksızın, eksik işçilik bildiriminde bulunulup bulunulmadığının tespitine olanak vermektedir. 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasanın 85.maddesinin ilk fıkrası da anılan maddeye paralel düzenleme içermektedir.
    506 sayılı Yasanın 79 maddesinde ise (Ek fıkra: 29/07/2003 - 4958 S.K./37. md.) sigorta müfettişi tarafından, Kuruma bildirilmediği tespit edilen asgari işçilik tutarı üzerinden Kurumca re'sen tahakkuk ettirilen sigorta primleri bu Kanunun 80 inci maddesi de nazara alınarak işverene tebliğ olunur. İşveren, tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde Kuruma itiraz edebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazın reddi halinde, işveren, kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde yetkili iş mahkemesine başvurabilir. Mahkemeye başvurulması prim borcunun takip ve tahsilini durdurmaz.” şeklinde düzenlenme yapılmış olup, anılan yasa 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasanın 106. maddesi de benzer düzenleme öngörmüştür.506 sayılı Yasanın 79/13. maddesindeki bir aylık süre hak düşürücü süre niteliğinde olmakla, davacı tarafından bir aylık süre içerisinde davanın açılması gerekmektedir.
    2-)Tebligat Kanununun 12. maddesine göre, hükmi şahıslara tebliğin salahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise yalnız birine yapılır. Aynı Kanunun 13. maddesine göre de; tebliğ yapılacak bu kişiler herhangi sebeple mutad iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacakları bir halde oldukları takdirde tebliği orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 20 ve 21. maddelerinde de tüzel kişilere yapılacak tebligat usulü belirlenmiştir.
    Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin "Tüzel kişilere ve ticari işletmelere tebligat" başlıklı 20. maddesinde;
    "(1) Tüzel kişilere tebliğ yetkili temsilcilerine, bunlar birden çok ise yalnız birine yapılır.
    (2) Bakanlıkların ve bunların teşkilatının, Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri, (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idareler, (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumlar, (IV) sayılı cetvelde yer alan sosyal güvenlik kurumları ile il özel idarelerinin, belediyelerin, köylerin ve özel kanunlarına dayanılarak kurulmuş bulunan teşekküllerle, şirketlerin, derneklerin ve vakıfların yetkili temsilcileri, bağlı bulundukları kanunlara ve statülerine göre tayin edilir.
    (3) Gerçek ve tüzel kişilere ait ticari işletmelerin işlemlerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, ticari işletmenin o işlemde yetkili ticari temsilcisine yapılan tebliğ geçerlidir."
    "Tüzel kişilerin memur ve müstahdemlerine tebligat" başlıklı 21. maddesinde ise;
    "(1) Tüzel kişiler adına tebligatı almaya yetkili kişiler, herhangi bir sebeple mutat iş saatlerinde işyerinde bulunmamaları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde olmaları durumunda tebliğ, tüzel kişinin o yerdeki sürekli çalışan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.
    (2) Ancak, kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin, tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde görev itibariyle tebligatın muhatabı olan tüzel kişinin temsilcisinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu tür işlerle görevlendirilmiş bir kişi olması gereklidir.
    (3) Bu kişilerin de bulunmaması halinde, bu husus tebliğ mazbatasında belirtilir ve tebliğ, o yerdeki diğer bir memur veya müstahdeme yapılır."düzenlemelerine yer verilmiştir.
    Bu noktada belirtmek gerekir ki Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca, ticaret şirketleri hükmi şahsiyeti haiz olup üçüncü şahıslar ile olan ilişkilerinde ortaklardan oluşan mümessil-organ veya dışarıdan tayin edilen sair mümessiller tarafından temsil olunurlar. Hükmi şahsiyete sahip olmaları nedeniyle ticaret şirketlerinde tebligatın şirketlerin “salâhiyetli mümessillerine” yapılması icap eder. Salâhiyetli mümessiller ibaresiyle evvela şirketleri kanunen temsile yetkili organlar ve bu organlar adına hareket edenler kastedilmiştir.
    7201 sayılı Tebligat Kanununun 12. ve 13. maddelerine göre, tebligatın, bunların tabi oldukları kanunlara ve statülerine göre belirlenecek yetkili temsilcilerine, eğer tüzel kişinin yetkili temsilcisi yoksa veya evrakı bizzat alamayacak bir halde ise görev itibariyle temsilciden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi bu işle görevlendirilmiş bir kişiye o da yoksa tüzel kişinin o yerdeki memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı öngörülmüştür. Eğer, tebligat tüzel kişinin yetkili temsilcisine yapılmamış ve sıralı kişilere yapılmışsa bunun nedenlerinin açıkça ve ayrıntılı olarak tebligat mazbatasına yazılması gereğine de işaret edilmiştir.
    Nitekim, Hukuk Genel Kurulunun 30.12.2009 gün ve 2009/12-563 E., 2009/600 K.; 13.05.2009 gün ve 2009/12-184 E., 2009/187 K.; 14.12.2011 gün ve 2011/21-882 Esas, 2011/767K. ve 01.03.2017 gün ve 2017/13-552 E., 2017/385 K. sayılı ilamlarında da aynı husus vurgulanmıştır.
    Diğer taraftan, tebligat Kanununun 7/a maddesinde, “Tebligata elverişli bir elektronik adres vererek bu adrese tebligat yapılmasını isteyen kişiye, elektronik yolla tebligat yapılabilir. Anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlere elektronik yolla tebligat yapılması zorunludur.
    Birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre elektronik yolla tebligatın zorunlu bir sebeple yapılamaması hâlinde bu Kanunda belirtilen diğer usullerle tebligat yapılır” denilmiş, elektronik ortamda yapılacak tebligatlara ilişkin usul ve esasları düzenleyen “Elektronik Tebligat Yönetmeliği” çıkarılmıştır (RG 19.1.2103 t. S. 28533).
    Eldeki dava ve incelemeye konu dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacı şirketin ... Büyükşehir Belediyesinden"Sirkeci Beyazıt arası Cadde, Meydan ve Çevre Düzenleme İnşaatı " işini ihale ile aldığı, kurum tarafından 30.10.2013 Tarih 32708/AİR/07 sayılı rapor ile gerekli asgari işçilik değerlendirmesi yapıldığı, faaliyet süresi içinde kuruma yeterli işçilik beyanı edilmediğinin saptandığı, fark matrah üzerinden hesaplanan prim borcunun ödenmesi için davacıya 229.857,06.-TL sigorta primi ve 480.766,26.-TL gecikme zammı tahakkuk ettirildiği, 24.12.2013 tarih 20.880.005 sayılı fark pirm borcu yazısının davacıya gönderildiği davanın 14.02.2014 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Ancak “muhatap gösterilen adreste bulunmadığından kendisi ile birlikte çalışan Osman Ünal tebliğ edilmiştir.” Şerhi yazılı olan tebliğ mazbatasının yukarıda açıklanan ilkelere göre usule uygun olmadığı, dolayısıyla 01.07. 2014 tarihinde şirkete tebliğ edildiği öne sürülen tebligatın usule uygun olmadığı görülmektedir.
    Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular ışığında, davacı şirket adına Osman Ünal isimli şahsa yapılan tebligatın usulsüz olması karşısında, mahkemece esasa girilerek, elde edilecek sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 23/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi