
Esas No: 2016/1079
Karar No: 2018/5404
Karar Tarihi: 1.11.2018
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2016/1079 Esas 2018/5404 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili banka adına borçlu ... hakkında kambiyo senetlerine mahsus takip yaptıklarını, takip dosyasından borçlunun adına kayıtlı araçların yakalandığını, satılarak paraya çevrildiğini, İcra Müdürlüğünce yapılan sıra cetvelinin 1, 2, ve 3 numaralı bentlerinde satış masrafı yapılan dosya ile rehin alacaklarına ödeme yapılmasına karar verildiğini, sıra cetvelinin 4. bendinde ise alacaklısı ... olan ... İcra Müdürlüğünün 2013/349 Esas sayılı dosyasına satıştan kalan bakiyenin ödenmesine karar verildiğini, bu dosyada alacaklı görünen ... gerçek bir alacaklı olmadığını, borçlu ile aralarında muvazaalı bir çok işlem yapıldığını ileri sürerek sıra cetvelinin 4. sırasının iptali ile davacı bankanın alacaklı olduğu icra dosyasına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının iddialarının iddiaların asılsız ve dayanaktan yoksun olduğunu, borçlu .... ile davalı ..."ün 2008 yılından itibaren ticari ilişkisi içerisinde olduklarını, aralarında yıllardan beri taşınmaz ve taşınır alım satımları olduğunu, bu nedenle aralarında bono düzenlendiğini, malen/nakden kısmının boş bırakılmasının aralarında ticari ilişki olmadığını göstermeyeceğini, aralarında bulunan sosyal ilişki nedeniyle icra dosyasında feragatin olabileceğini, borçlunun 31 adet taşınmazını bedeli mukabilinde satın aldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükünün kural olarak davalı alacaklı üzerinde olduğu, davalının alacağının varlığını ve miktarını usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerektiği, her zaman düzenlenmesi mümkün olan bononun, alacağın varlığını ispatlamaya tek başına yeterli olmadığı, davalının borçludan olan alacağının varlığını ispata yönelik yeterli delil de ibraz edemediği, davalının ekonomik ve sosyal durumu ve bankalara olan borç durumu dikkate alındığında bonolara konu miktarda bir ticari ilişkisinin bulunmadığı, bonoların keşide ve vade tarihleri dikkate alındığında davalının 150.000,00 TL tutarında ödenmemiş alacağı var iken 1 ay sonra yeniden 100.000,00 TL borç vermesinin ve ayrıca davalının borçludan 250.000,00 TL alacaklı olmasına rağmen borçlu ...adına kayıtlı toplam 31 adet parça taşınmazı satın alması akabinde 3 gün sonra alacaklıymış gibi davaya konu bonolardan dolayı takip yapmasının da hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 21.11. 2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.