22. Hukuk Dairesi 2016/14368 E. , 2019/15672 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalıların asıl işveren alt işveren olduğu işyerinde baz istasyonu kurma bakım ve onarımı işinde teknisyen olarak çalıştığını iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini beyan ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı ... vekili, zamanaşımı def’inde bulunmuş davacının diğer şirketin işçisi olduğunu savunarak davanın husumet yönünden reddini istemiştir.
Davalı ... Ltd. Şti. ise davacının kendi isteğiyle işten ayrıldığını, fazla mesai yapılması halinde izin kullandırıldığını, dini ve milli bayram günlerinde çalışma yapılmadığını savunarak açılan davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde taraflar vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalılardan ... Ltd. Şti.’nin nedenleri bildirilmeyen ve davalı ... Şirketinin yerinde bulunmayan tüm temyiz itirazları ile davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında zamanaşımı savunmasının dikkate alınıp alınamayacağı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır.
Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 371/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zamanaşımı def"i geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı def"ine davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı def"i dikkate alınmaz.
Somut uyuşmazlıkta, dava dilekçesi davalı asıl işveren ... Şirketine 20.01.2015 tarihinde tebliğ edilmiş olup, davalı asıl işveren ... şirketi davaya 22.01.2015 tarihinde cevap vermiş ve zamanaşımı def’ini ileri sürmüştür. Davalı ... Ltd. Şti. ise süresinde cevap dilekçesi vermesine rağmen zamanaşımı def’ini ileri sürmemiştir. Davacı, 25.02.2016 tarihinde ıslah dilekçesi sunmuş, ıslah dilekçesi davalılara tebliğ edilmiş, davalılarca zamanaşımı savunması ileri sürülmemiştir. Mahkemece kıdem ve ihbar tazminatı dışındaki alacakların zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle hesaplama yapılmayan bilirkişi raporuna itibar edilerek zamanaşımı nedeniyle taleplerin reddine karar verilmiştir. Zamanaşımı def’i, borcu ortadan kaldırmayıp bunu ileri sürene borcu yerine getirmekten kaçınma yetkisi verdiği ve davalılar arasındaki müteselsil borçluluk ilişkisi uyarınca müteselsil borçlulardan birinin ileri sürdüğü zamanaşımı def"inden bunu ileri sürmemiş olanların yararlanmayacağı, bu nedenle davalı asıl işveren ... Şirketinin davaya karşı yapmış olduğu zamanaşımı savunmasının birbirlerine sirayet etmesinin mümkün olmadığı bu nedenle davalılarca yapılan zamanaşımı savunmalarının sadece kendileri bakımından sonuç doğuracağı gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine 10.09.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.