Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/16774
Karar No: 2019/5057
Karar Tarihi: 28.05.2019

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/16774 Esas 2019/5057 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2017/16774 E.  ,  2019/5057 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ


    Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen vasiyetnamenin iptali davasının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; bir kısım davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulüne yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine; daha önceden belirlenen, 28.05.2019 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davacı vekilleri Av.... ve Av. ... geldi. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı, mirasbırakan ..."un yasal mirasçılarından ... hakkında ...İcra Müdürlüğü"nün 2012/11368 ve 2012/12518, ...İcra Müdürlüğü"nün 2013/8579 sayılı dosyalarında icra takibi yaptığını, ..."un borcunu ödememesi üzerine ..."un babası mirasbırakan ... "tan kalan miras hisselerine haciz koyulduğunu, ... İcra Müdürlüğü"nün ... , Ankara 8.İcra Müdürlüğü"nün ... sayılı dosyalarından icra müdürlüğü tarafından verilen yetki üzerine ... Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2013/919 sayılı dosyasından ortaklığın giderilmesi davası
    açtığını, ... Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2013/494 sayılı dosyası ile sözlü vasiyetnamenin açılması için dava açıldığını, mirasbırakan ..."un yasal mirasçılarının ..., ... ve eşi ... olduğunu, ..."un torunlarının ise ... ile ... olduğunu, ..."un sözlü vasiyetname ile sadece davacıya borçlu olan ..."a miras bırakmayıp diğer oğlu, eşi ve iki torununa miras bırakmasının gerçekçi olmadığını, davacının borçlusu ..."un miras payı almasını önlemek ve davacının alacağının tahsil etmesini engellemek amacıyla muvazaalı olarak düzenlendiğini, ..."un uzun süreden beri kanser tedavisi görmekte olduğunu, bu nedenle vasiyetname yapacak olsa tam ölüm anını değil, çok daha öncesinden bunu yapabilme imkanına sahip olduğunu, kanser hastası olması nedeniyle de yapıldığı iddia edilen sözlü vasiyetname sırasında fiil ehliyetinin olup olmadığının açıkça tespit edilmesinin gerektiğini, sözlü vasiyetnamenin hukuken geçerli olmadığını, kurgusal bir olaya dayandığını ileri sürerek; vasiyetnamenin geçersiz olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı, davaya cevap vermemiştir.
    Mahkemece; vasiyet tarihinin 18.04.2013, vasiyetnamenin tutanağa geçirme tarihinin ise 21.04.2013 olduğu, bu tutanağın 22.04.2013 tarihinde ... Sulh Hukuk Mahkemesi yazı işleri müdürüne teslim edildiği, TMK"nun 540. maddesi gereğince, mirasbırakan tarafından görevlendirilen tanıklarından birinin, kendisine beyan edilen son arzuları, yer, yıl, ay ve günü belirtilmek suretiyle hemen yazması ve bu belgeyi imzalayarak diğer tanığa da imzalatması gerektiği, oysa tutanaktan anlaşılacağı üzere murisin sözlü vasiyetini 18.04.2013 tarihinde açıklamasına rağmen, murisin son arzularının hemen yazılmayarak 21.04.2013 tarihinde tutanağa bağlandığı, sözlü vasiyetname tarihi ile Sulh Hukuk Mahkemesine başvuru tarihleri dikkate alındığında, TMK"nun 540. maddesi gereğince tanıkların sulh hukuk mahkemesine vakit geçirmeksizin başvurduklarının da söylenemeyeceği; yine TMK"nun 539/1 maddesinde, mirasbırakan, yakın ölüm tehlikesi, ulaşımın kesilmesi, hastalık, savaş gibi olağanüstü durumlar yüzünden resmi veya el yazılı vasiyetname yapamıyorsa sözlü vasiyet yoluna başvurabileceğinin düzenlendiği; somut olayda murisin yazılı veya resmi vasiyetname yapamayacak durumda olduğunun ispatlanamadığı, ... Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2013/494 Esas sayılı dosyasında dinlenen tanıklar Öztürk ve Halil"in beyanından anlaşılacağı üzere, murisin, vasiyetname düzenleme isteğinden önceden de bahsettiği, yani sözlü vasiyetname iradesini tanıklara bildirdiği 18.04.2013 tarihinden önce, yakın ölüm tehlikesi olmaksızın murisin yazılı ya da resmi vasiyetname düzenleme imkanı varken düzenlemediği, tüm dosya kapsamıyla 19.04.2013 tarihinde murisin notere giderek resmi vasiyetname düzenlemek istediğinin, ancak sağlık raporu istenmesi üzerine işlemlerin tamamlanamadığının sabit olduğu, bu durumda, ölümünden bir gün önce dahi notere gidebilecek durumda olan ve tanık Halil"in beyanında geçtiği şekilde "sürekli olarak vasiyetname düzenleme isteğinden bahseden" murisin sözlü vasiyetname iradesini açıkladığı 18.04.2013 tarihine kadar yazılı ya da sözlü vasiyetname düzenleme imkanının olduğu kanaatine varıldığı, bu nedenle hem sözlü vasiyetname için gerekli yasal şartların oluşmadığı, hem de tanıkların murisin sözlü vasiyet beyanını hemen tutanağa yazmadıkları gerekçesi ile muris ..."a ait sözlü vasiyetnamenin iptaline karar verilmiştir.
    İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince; murisin kanser hastası, yatalak, ağır hasta durumunda olup, notere gidebilecek durumda olduğunun kabulünün mümkün olmadığı, mirasın açılması dosyasında bulunan sözlü vasiyetname tutanağına göre vasiyet tarihi 18/04/2013 olup, vasiyet edenin adı, adresi, saati, yeri ve murisin son arzusu tutanağa tanıklar tarafından 21/04/2013 tarihinde yazılarak imza altına alındığı, buna göre murisin Nisan 2013 tarihinde ağır hastalığından dolayı TMK 539. Maddesinde ifade edilen " hastalık ve yakın ölüm tehlikesi altında" son arzusunu gerçekleştirmek için 18" i Perşembe ve 19"u Cuma günleri olmak üzere noterdeki işlemlerin yapılmasını istediği, ancak zamanında yetişemeyeceği düşüncesi ile bu yöndeki beyanını tanıklara açıkladığı, 20"si Cumartesi günü vefat ettiği, 21"i Pazar günü tanıklarca sözlü vasiyetname tutanağının düzenlenerek imza altına alındığı, bunun sonrasında ilk resmi iş günü olan 22"si Pazartesi günü sulh hukuk mahkemesine müracaatla sözlü vasiyetnamenin belgelendiği, bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde İlk Derece Mahkemesince varılan sonucun doğru olmadığı, TMK 539 ve 540. maddeleri uyarınca usul ve yasaya uygun sözlü vasiyetname düzenlendiği, bu vasiyetnamenin mirasçılara usul ve yasaya uygun şekilde mahkemece okunduğu, davacının alacaklı olduğu mirasçı ..."un vasiyetnamenin açılması dosyasında tanık anlatımları karşısında oğlu İbrahim"in kendisine kötü davranması, kendisine bakmaması, kendisinin parmağını kırması nedeni ile ona hiç bir şey bırakmak istemediğini açıkladığı beyanları karşısında vasiyetname ile oğlu ..."u mirastan ıskat ettiğinin anlaşıldığı gerekçesi ile istinaf talebinin kabulü ile yerel mahkemenin davanın kabulüne dair kararının kaldırılmasına, davacının davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, sözlü vasiyetnamenin iptali istemine ilişkindir.
    Uyuşmazlığın irdelenmesinde öncelikle dava hakkı, dava ehliyeti ve taraf sıfatı kavramları üzerinde durulmalıdır.
    Dava ehliyeti, kişinin kendisinin veya yetkili kılacağı bir temsilci aracılığı ile bir davayı (davacı veya davalı olarak)takip etme ve usul işlemlerini yapabilme ehliyetidir.
    Taraf sıfatı(husumet), dava konusu subjektif hak(dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir.
    Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir.
    Dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilen kişiler, şeklen o davanın taraflarıdır. Ancak mahkemenin bu taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verilebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, bu kişilerden birinin o davada gerçekten davacı veya davalı olmak sıfatı yoksa, dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verilemez. Dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir.
    Bir subjektif hakkı dava etme etme yetkisi kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bu nedenle, o hakka ilişkin bir dava da davacı olma sıfatı (aktif husumet ehliyeti) o hakkın sahibine aittir.
    TMK"nun 558. maddesi "İptal davası, tasarrufun iptal edilmesinde menfaati bulunan mirasçı veya vasiyet alacaklısı tarafından açılabilir." hükmünü ihtiva etmektedir. Söz konusu maddede vasiyetnamenin iptali davasını açabilecek kişiler açıkça belirlenmiştir.
    TMK"nun "Mirasçının Alacaklılarının Hakları" başlıklı 562. maddesi ise; "Mirasbırakan, tasarruf edebileceği kısmı aştığında, saklı payı zedelenen mirasçı, iflası halinde iflas dairesinin veya mirasın geçtiği tarihte kendisine karşı ellerinde ödemeden aciz belgesi bulunan alacaklıların ihtarına rağmen tenkis davası açmazsa, iflas idaresi veya bu alacaklılar, alacaklarının elde edilmesi için gerekli olan oranda ve mirasçıya tanınan süre içinde tenkis davası açabilirler
    Mirasçılıktan çıkarılanın çıkarma tasarrufuna itiraz etmemesi durumunda da iflas idaresi veya alacaklılar, aynı koşullarla tenkis davası açabilirler." şeklindedir.
    Davacı, eldeki dava ile, alacaklı olduğu ..."un murisi ..."a ait olduğu iddia edilen vasiyetnamenin iptalini talep etmektedir. TMK"nun 558. maddesindeki açık düzenleme karşısında, mirasçının alacaklısı davacının vasiyetnamenin iptalini talep hakkı, başka bir söyleyişle taraf sıfatı (aktif husumeti) bulunmamaktadır.
    Buna göre, Bölge Adliye Mahkemesince; ilk derece mahkemesinin davanın kabulüne ilişkin kararının, davacının vasiyetnamenin iptali davası açmakta taraf sıfatının (aktif husumet ehliyetinin) bulunmadığı gerekçesiyle kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
    Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden sonucu itibariyle doğru bulunan hükmün gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek onanması HMK"nun 370/ son maddesi hükmü gereğidir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, sonucu itibariyle doğru olan Bölge Adliye Mahkemesi hükmünün gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 28.05.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi