8. Ceza Dairesi 2019/12208 E. , 2019/15561 K.
"İçtihat Metni"Suç uydurma suçundan sanık ..."nun 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 271 ve 62. maddeleri gereğince 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Bahçesaray Asliye Ceza Mahkemesinin 26/06/2018 tarihli ve 2017/25 esas, 2018/27 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Van 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/10/2018 tarihli ve 2018/965 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosyası ile ilgili olarak;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10/04/2018 tarihli ve 2014/15-487 esas, 2018/151 sayılı kararında belirtildiği üzere, temyiz ve istinaf kanun yollarından geçmeksizin kesinleşen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların ülke sathında uygulama birliğine ulaşmak ve ciddi boyutlara ulaşan hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi amacıyla olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına bozma konusu yapılabileceği nazara alınarak yapılan incelemede,
Dosya kapsamına göre, her ne kadar esas mahkemesince sanığın olay günü polislerin kendisini darp ettikleri, katılan polis memurlarının sanığın ikamet ettiği öğretmen evinde arama yaptıkları esnada sanığın kafasını odasında bulunan dolaba vurduğu biçimindeki beyanları ile sanığın katılan polis memurlarına aslında işlemedikleri bir suç isnadında bulunduğu, bu suretle, 5237 sayılı Kanun"un 271. maddesinde tanımlanan suç uydurma suçunu işlediği kabul edilmiş ise de, sanığın söylediği kabul edilen sözlerin savunmasının alındığı ifade tutanağında sarf edildiği, her ne kadar ihbarın belli şekil şartları mevcut değil ise de, bu sözlerin soruşturma mercileri tarafından ihbar olarak kabul edilmediği, sanığın sözleri sebebiyle polis memurları hakkında herhangi bir soruşturma işlemi yapılmadığı, sanığın soruşturmaya başlanması için müstakil bir başvurusunun da bulunmadığı, kaldı ki suç uydurma suçunun oluşabilmesi için isnadın belli bir kişiye yönelmemiş olması gerektiği halde, somut olayda bu unsurun da gerçekleşmediği, sonuç olarak yüklenen suçun unsurları oluşmadığı cihetle, sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 18.04.2019 gün ve 2019/301 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 02.05.2019 gün ve KYB/2019-43319 sayılı ihbarnamesi ile Dairemize tevdii kılınmakla incelendi.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Gereği görüşülüp düşünüldü:
TCK.nın 271. maddesinde düzenlenen suç uydurma suçunun oluşabilmesi için failin işlenmediğini bildiği bir suçu yetkili makamlara işlenmiş gibi ihbar etmesi veya işlenmeyen bir suçun delil ya da emarelerini soruşturma yapılmasını sağlayacak biçimde uydurması gerekir. Uydurulan suçun atıldığı kişilerin belirlenebilir olması halinde ise eylemin TCK.nın 267. maddesinde düzenlenen iftira suçu oluşur.
Somut olayda; sanık hakkında, başka bir suç ile ilgili olarak yapılan soruşturma kapsamında, gözaltına alındığı ve Bahçesaray Öğretmenevi’nde kaldığı odada arama yapıldığı sıralarda polislerin kendisini darp ettiği ve işkence gördüğüne ilişkin "-Sizi şikayet edeceğim, bana işkence yaptınız, beni dövdünüz, insan haklarına aykırı yaptığınız bana kelepçe takamazsınız, lan siz kimsiniz?, -Baskı yapıyorsunuz, insan değilsiniz, siz insan mısınız? Beni dövdünüz, çek, yüzümü de çek, şu yüzümdeki kızarıklığı çek., - Sivil aracın içerisinde bana vurdular, istasyonda benim boğazımdan tuttular, Türkiye Cumhuriyetinin bunlara verdiği hakları yanlış kullandılar" şeklinde sözler sarf ederek ve kafasını odadaki dolaba vurarak kendisini yaralamak suretiyle polis memurları hakkında aslında işlemedikleri suç isnadında bulunduğu iddiasıyla açılan davada; sanığın anlattığı eylemlerin failin olan polis memurlarının belirlenebilir olması nedeniyle eylemin sabit olması halinde iftira suçunu oluşturacağı, ancak arama sırasında alınan kamera kayıtlarında sanığın zaman zaman kameranın görüş açısından çıkması nedeniyle yaralanmalarının ne şekilde oluştuğunun gözükmemesi ve alınan adli raporda yaralanmalarının yerleri ile nitelikleri gözetildiğinde maddi vakalara dayanan sanığın şikayet ve beyanlarının Anayasanın 36 ve 74. maddelerinde yer alan Anayasal şikayet ve dilekçe verme hakkı kapsamında kalıp iftira suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı gözetilmeden sanığın beraati yerine yazılı şekilde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi karşısında; mercii tarafından itirazın kabulü yerine yazılı gerekçelerle reddine karar verilmesinde hukuka uygunluk görülmemiş ve anılan kararın kanun yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, Adalet Bakanlığı"nın kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 16.10.2018 gün ve 2018/965 D. İş sayılı itirazın reddine ilişkin kararının CMK.nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın Adalet Bakanlığı"na gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 23.12.2019 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI DÜŞÜNCE
İftira suçu 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununda Adliyeye Karşı Suçlar bölümünde düzenlenmiş olup 267. maddede "" Yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır."" şeklinde tanımlanmıştır.
Fail bu suçu işlerken suçsuz bir kişi hakkında soruşturma veya kovuşturma başlatılması amacıyla adalet mekanizmasının, veya idari yaptırım uygulanması amacıyla idari makamların harekete geçmesini ister. Cezai soruşturma başlatılması için ihbar veya şikayetin CMK.nun 158.maddesinde belirtilen makamlara yapılması yeterlidir.
İsnat edilen suçun gerçekte hiç işlenmemiş olması veya işlenmiş bir suç dolayısıyla mağdur hakkında isnatta bulunulmasının suçun oluşumu açısından önemi yoktur.
Kişinin ihbar ve şikayet hakkını kullanması veya basının haber verme hakkını kullanması durumunda fiil hukuka uygun olduğundan iftira suçu oluşmaz.
İftira suçunun oluşumu için isnat edilen suçun soruşturulabilir veya kovuşturulabilir olması yeterlidir. Suçun mağdurunun cezalandırılması veya cezalandırılabilir olması gerekmez.
Bu açıklamalardan sonra somut olay değerlendirildiğinde, sanık ....‘in 31/01/2012 tarihinde 51040 başvuru numarası ile elektronik ortamda BİMER‘e yapmış olduğu müracaatında "19/07/2011 günü ben Mersin ili Anamur ilçesi .... köyündeki evimde iken Bozyazı Merkez Jandarma Başçavuşu .... ve .... askerlerle birlikte evime gelerek benim üzerime silahlarını doğrultarak yat yat… diyerek ters kelepçe yaparak beni jandarma aracına bindirdiler ve evimde arama yapmışlardır. Arama sırasında kırmadık eşya ve dağıtmadık yer bırakmamışlardır. ..." şeklinde şikayette bulunması üzerine, evrakın Cumhuriyet savcılığına intikal ettirildiği, aramaya katılan güvenlik görevlilerinden .... ve .... hakkında "Görevi Kötüye Kullanmak ve Mala Zarar Vermek" suçlarından soruşturma açıldığı, yapılan soruşturma sonucu Anamur Cumhuriyet Başsavcılığının 10/04/2012 tarih 2012/673 soruşturma sayılı evrakı ile Kovuşturmaya Yer Olmadığına karar verildiği dosya kapsamıyla sabittir.
Katılanlar tarafından yapılan arama sırasında sanığın eşyalarına hiç zarar verilmediği halde zarar verilmiş gibi vuku bulmayan bir olayı isnat ederek katılanlar hakkında mala zarar ve görevi kötüye kullanmak suçlarından soruşturma yapılmasına sebebiyet verdiği, iddialarıyla ilgili bir somut vaka göstermediği, delil ileri sürmediği, sanığın iftira kastıyla hareket ettiği kanaatinde olduğumuzdan sayın çoğunluğun görüşlerine katılmıyoruz. 23.12.2019