11. Hukuk Dairesi 2016/13930 E. , 2018/1171 K.
"İçtihat Metni"....
Taraflar arasında görülen davada .... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 29/12/2015 tarih ve 2012/306-2015/883 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili asıl davada, müvekkilinin ortağı ve münferit yetkilisi olan davalının 2006 yılı Haziran ayında 10.000 TL, 19.10.2006 tarihinde de 56.000 TL"yi şirketin banka hesabından kendi hesaplarına aktardığını ileri sürerek şimdilik 6.000 TL"nin çekilme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili asıl davada, asıl olarak diğer müdürün şirkete ait paraları kendi hesaplarına aktarıp şahsi işleri için kullandığını, şahsi giderlerini şirketten kullanıp bunları şirket gideri olarak gösterdiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davacı vekili birleşen davada, asıl davadaki iddialarını tekrar ederek 50.451,70 TL"nin 19.10.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, birleşen davada, zamanaşımı defiinde bulunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ilamı, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, dava tarihi itibariyle davacı şirketin biri davalı olmak üzere 3 ortağının bulunduğu, davalı müdür ile dava dışı müdürün bir kısım ticari faaliyetler sonucu şirket hesaplarına gönderilen paraları 1/2 oranında çektikleri, dava konusu tutarın da bu şekilde davalı tasarrufuna geçtiği, yapılan işlemin muhasebe ilkelerine ve şirketin mali disiplinine aykırı olduğu, şirketin kâr elde etmesi halinde bunun ancak ortaklar kurulunca alınacak bir kararla dağıtılabileceği, davalının bu şekilde 56.451,70 TL"yi hesaplarına aktardığı, sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca 10 yıllık zamanaşımı süresinin birleşen dava tarihi itibariyle dolmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili birleşen davaya yönelik temyiz etmiştir.
Dairemizin 2010/10503 E.-2012/2874 K. sayılı bozma ilamında da belirtildiği üzere dava, limited şirketi müdürünün, 19.10.2006 tarihinde davacı şirketin banka hesabından kendi hesabına aktardığı paranın tahsili istemine ilişkin sorumluluk davasıdır. Olay tarihi itibariyle uygulanması gereken mülga 6762 sayılı TTK"nin 556. maddesinin atfıyla aynı Kanunun 309/4. maddesi uyarınca
.../...
mesul olan kimselere karşı tazminat istemek hakkı davacının zararı ve mesul olan kimseyi öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve her halde zararı doğuran fiilin vukuu tarihinden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Somut olayda, davalı 19.10.2006 tarihinde davacı şirket hesabından kendi hesabına para aktardığına göre mahkemece, 21.05.2015 tarihinde açılan birleşen davada, dava tarihi itibariyle 6762 sayılı TTK"nin 309/4. maddesi uyarınca zamanaşımı süresinin dolduğu nazara alınarak birleşen davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, birleşen davada tesis edilen hükmün davalı yararına bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile birleşen davada verilen kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 19/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
....