Esas No: 2018/6098
Karar No: 2022/1214
Karar Tarihi: 21.03.2022
Danıştay 3. Daire 2018/6098 Esas 2022/1214 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 3. Daire Başkanlığı 2018/6098 E. , 2022/1214 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2018/6098
Karar No : 2022/1214
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi …. Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından, örtülü sermaye hükümleri uyarınca ilişkili şirketlere verilen borçlar nedeniyle tahakkuk ettirilen 509.347,08-TL faiz gelirinin iştirak kazancı istisnası kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek ihtirazi kayıtla verilen 2015 yılı kurumlar vergisi beyannamesi üzerine sonraki yıla devreden zararın azaltılmasına yönelik işlemin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 11. maddesinin 1. bendinin (b) işaretli alt bendinde, örtülü sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faiz, kur farkları ve benzeri giderlerin kurum kazancının tespitinde indirime konu edilemeyeceği, 12. maddesinin 1. fıkrasında, kurumların, ortaklarından veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin ederek işletmede kullandıkları borçların, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmının ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılacağı, 7. fıkrasında ise örtülü sermaye üzerinden kur farkı hariç, faiz ve benzeri ödemeler veya hesaplanan tutarların, Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunlarının uygulanmasında, gerek borç alan gerekse borç veren nezdinde, örtülü sermaye şartlarının gerçekleştiği hesap döneminin son günü itibariyle dağıtılmış kar payı veya dar mükellefler için ana merkeze aktarılan tutar sayılacağı, daha önce yapılan vergilendirme işleminin, tam mükellef kurumlar nezdinde yapılacak düzeltmede örtülü sermayeye ilişkin kur farklarını da kapsayacak şekilde, taraf olan mükellefler nezdinde buna göre düzeltileceği, şu kadar ki, bu düzeltmenin yapılması için örtülü sermaye kullanan kurum adına tarh edilen kesinleşmiş ve ödenmiş olmasının şart olduğu kuralına yer verildiği, değinilen düzenlemelere göre, borç alan ilişkili şirketler tarafından gider olarak yazılan faizin, davacı şirket tarafından kar payı olarak düzeltilmesinin, örtülü sermaye kullanan kurum adına tarh edilen verginin kesinleşmesi ve ödenmesi şartına bağlı olduğu, olayda ise ilişkili kişi niteliğindeki şirketler adına ilgili dönemde oluşan kurum zararı nedeniyle tahakkuk eden vergi bulunmadığı dikkate alındığında dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Borcu alan yönünden örtülü sermaye kapsamına giren giderin, borcu veren yönünden kar payı olarak dikkate alınmasını engelleyen yasal düzenleme bulunmadığı, ilişkili kişi statüsünde olan şirketlere verilen borçlar nedeniyle hesaplanan faize karşılık fatura düzenlendiği, söz konusu şirketlerin dönem başı öz varlıklarının negatif olması ve bu nedenle şirketlerinden adıkları borcun 5520 sayılı Kanun'un 12. maddesi uyarınca örtülü sermaye kapsamına girmesinden dolayı faturalarda yer alan tutarlar kanunen kabul edilmeyen gider olarak beyan edildiği, şirketlerinin ise bu tutarı "642-Faiz Gelirleri" hesabında muhasebeleştirerek dönem mali karına eklediğini, şirketleri açısından faiz gelirinin 5520 sayılı Kanun'un 5/1-a hükmü kapsamında kar payı olarak değerlendirilmesi suretiyle kurumlar vergisinden müstesna tutulması gerektiği, bu yöndeki ihtirazi kaydın kabul edilmemesi suretiyle tesis edilen işlem sonucunda bilanço karının arttığı, buna bağlı olarak da 2016 yılına devreden zararının azaldığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu Vergi Dava Dairesinin kararının ONANMASINA,
3. Davacıdan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca … TL maktu harç alınmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 21/03/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.