Esas No: 2022/2617
Karar No: 2022/4258
Karar Tarihi: 24.03.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/2617 Esas 2022/4258 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı işçi, çalıştığı iş yerindeki çalışmalarının tespit edilmesi için dava açmıştır. Mahkeme bozma ilamına uyarak davanın kabulüne karar vermiş ancak bu karar Yargıtay tarafından bozulmuştur. Yapılan ikinci yargılama sonucunda davacının tam süreli çalıştığı tespit edilerek hüküm verilmiştir. Ancak bu karar, davalılar yararına bozma ilamı öncesi oluşan usuli kazanılmış hakkı ihlal ettiği gerekçesiyle Yargıtay tarafından bozulmuştur. Usuli kazanılmış hak, davalıların lehine olan kararların bozulması durumunda korunması gereken bir haktır. Bu nedenle, davalıların temyiz itirazları kabul edilerek hüküm bozulmuştur.
Kanun maddeleri: İçtihat Metni içinde herhangi bir kanun maddesi geçmemektedir.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan iş verene ait iş yerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının tümüyle reddi gerekir.
2-Davalı Apartman Yönetimi ve davalı Kurum vekillerinin temyiz itirazlarına gelince,
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Kazanılmış haklar hukuk devleti ilkesinin temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasanın 2. maddesinde açıklanan "Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir" hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır:
Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09/05/1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.
Benzer şekilde; uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesi’nce iptaline karar verilirse, usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir (HGK.nun 21/01/2004 gün, 2004/10-44 E, 19 K.).
Bu sayılanların dışında ayrıca; görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez. (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü-6. Baskı, cilt 5, 2001)
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12/07/2006 gün ve 2006/4-519-527 sayılı, 31/05/2006 gün ve 2006/10-307-337 sayılı ve 10/05/2006 gün ve 2006/4-230-288 sayılı ilamı)
İnceleme konusu dosyada; davacı davalı apartman işyerinde 04/09/1997-28/10/2011 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitini talep etmiş, Mahkemece bozmaya uyularak yapılan araştırma ve inceleme neticesi 30/11/2017 tarih ve 2016/296-2017/315 Esas ve Karar sayılı karar ile “ davanın kısmen kabulü ile davacının davalı işyerinde 04/09/1997 ile 28/10/2011 tarihleri arasında kısmi süreli (parttime) olarak günde 5 saat ayda 20 gün üzerinden toplam: 3397 gün çalıştığının tespitine, prime esas kazanç olarak dönemsel asgari prime esas kazancın esas alınmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine,” şeklinde hüküm kurulmuş, hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 21.Hukuk Dairesinin(kapatılan) 30.04.2019 tarih ve 2018/1183-2019/3330 Esas ve Karar sayılı ilamı ile “ Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacı vekilinin tüm, davalı Kurum ve davalı Apartman Yönetimi vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine,” ve “somut olayda, davacının davalı işyerinde geçen ve Kurum'a bildirilmesi gereken hizmet gün sayısı hesaplamasını içeren bilirkişi raporunun davalı Apartmanın kömürlü, merkezi ısıtmalı, kaloriferli bir işyeri olmasından dolayı kaloriferlerin yakılması, sabah erken saatlerden akşam geç saatlere kadar ısınmasının sağlanması, kömürün taşınması, küllerin dışarıya çıkarılması, kazanların bakımının yapılması, temizlenmesi için günde 3 saat olmak üzere davacının günlük fiili çalışmasının diğer hizmetleriyle birlikte toplam 5 saat olarak kabul edilebileceği kanaatiyle hazırlandığı anlaşılmakla yapılan işin niteliği gereği ve davalı Apartmanın bulunduğu ilin iklimsel özellikleri de göz önünde bulundurularak yılın 12 ayında da kaloriferlerin yakılıp yakılmayacağı yönünde yeterli ve gerekli bir araştırma yapılmadan, fiili ve gerçek çalışmanın her türlü şüpheden uzak bir biçimde belirlenmeden sonuca gidilmesi doğru olmamıştır” denilmek suretiyle kurulan hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada bu sefer “davanın kabulü ile, davacının davalı ... Apartmanı Yöneticiliğinde 04/09/1997- 28/10/2011 tarihleri arasında; toplam 3727 gün sigortalı olarak hizmet akdi ile çalıştığının tespitine” şeklinde, hükümde yazıldığı gibi karar verilmiştir.
Somut olayda; bozma ilamına uyulmuş ise de bozma gereğinin tam olarak yerine getirildiğinden bahsedilmesi mümkün değildir. Gerçekten Mahkemenin “davacının davalı işyerinde 04/09/1997 ile 28/10/2011 tarihleri arasında kısmi süreli (parttime) olarak günde 5 saat ayda 20 gün üzerinden toplam: 3397 gün çalıştığının tespitine” şeklindeki kararına karşı temyize gelen davacının temyiz itirazlarının reddine karar verilmiş, hüküm davalılar yararına bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesi davacının ihtilaf konusu dönem içerisinde yılın Ekim- Mayıs (dahil) ayları arası, 8 ayı süresinde davalı apartmanda çalışmasının tam süreli çalışma olduğunun, Haziran -Eylül (dahil) ayları arası 4 ayı süresinde davalı apartmanda çalışmasının ayda 6 gün çalışma şeklinde olduğunun kabulü neticesi “davacının davalı işyerinde 04/09/1997 ile 28/10/2011 tarihleri arasında 3727 gün çalıştığının tespitine” şeklinde karar verilmesi, davalılar yararına bozma ilamı öncesi oluşan usuli kazanılmış hakkı ihlal eder niteliktedir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yanılgılı değerlendirme neticesi yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Apartman Yönetimi ve davalı Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 24/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.