18. Ceza Dairesi 2019/1528 E. , 2019/8934 K.
"İçtihat Metni"
KARAR
Hakaret suçundan sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125/1, 125/4, 62/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 1.740,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına, cezasının aynı Kanun’un 58. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine dair Iğdır 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 01/06/2018 tarihli ve 2016/720 esas, 2018/1024 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 27/02/2019 gün ve 2019/21083 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre,
1- Mükerrir olan sanığın üzerine atılı hakaret suçu nedeniyle hakkında uygulanan 5237 sayılı Kanun’un 125/1. maddesinde hapis veya adlî para cezasının seçimlik ceza olarak öngörülmesi karşısında, 5237 sayılı Kanun"un 58/3. maddesinde yer alan, “Tekerrür halinde, sonraki suça ilişkin kanun maddesinde seçimlik olarak hapis cezası ile adlî para cezası öngörülmüşse, hapis cezası hükmolunur.” şeklindeki düzenlemeye aykırı olarak adlî para cezasına hükmedilmesinde,
2- Sanık hakkında adli para cezasına hükmedilmesi karşısında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 58. maddesinde düzenlenen tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağının gözetilmemesinde, isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
TCK"nın 125/1. maddesinde “(1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ... veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır.
Aynı Kanunun 58. maddesinin 6. fıkrasında "Tekerrür halinde hükmolunan ceza, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilir. Ayrıca, mükerrir hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanır." 7. fıkrasında "Mahkûmiyet kararında, hükümlü hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanacağı belirtilir." 8. fıkrasında "Mükerrirlerin mahkûm olduğu cezanın infazı ile denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması, kanunda gösterilen şekilde yapılır." hükümleri yer almakta, aynı Kanunun 50. maddesinin 5. fıkrasında ise "Uygulamada asıl mahkumiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen para cezası veya tedbirdir." hükümlerine yer verilmektedir.
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 108. maddesinde düzenlenen mükerrirlere özgü infaz rejiminin, yalnızca hapis cezalarına ilişkin olduğu ve aynı Kanunun adli para cezalarının infaz yöntemini gösteren 106. maddesinde de mükerrirlikle ilgili bir düzenlemeye yer verilmediği görülmektedir.
TCK"nın “Suçta tekerrür ve özel tehlikeli suçlular” başlıklı 58. maddesinin 3. fıkrasında; “Tekerrür hâlinde, sonraki suça ilişkin kanun maddesinde seçimlik olarak hapis cezası ile adlî para cezası öngörülmüşse, hapis cezasına hükmolunur” düzenlemesine yer verilmiştir.
Buna göre, hapis ve adli para cezasının seçenek yaptırım olarak düzenlendiği suçlarda, hakimin takdir hakkı olmasına rağmen, sanığın mükerrir olması durumunda kanun koyucu hakime takdir hakkı bırakmamış, temel cezanın türünü bizzat kendisi belirlemiştir.
İnceleme konusu somut olayda; Yerel Mahkemece, sanığın, mükerrir olması nedeniyle TCK"nın 58/3. maddesi gereği hakaret suçundan TCK"nın 125/1. maddesi uyarınca düzenlenen seçenek yaptırımlardan hapis cezası tercih ederek hüküm kurması gerekirken, adli para cezası seçilerek yaptırımın belirlenmesi ve adli para cezası tercih edildikten sonra sanık hakkında mükerrirlere özgü infaz rejimi ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır.
Sonuç ve Karar:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Hakaret suçundan sanık ... hakkında, Iğdır 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 01/06/2018 tarihli ve 2016/720 esas, 2018/1024 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca (1 nolu kanun yararına bozma istemi yönünden aleyhe sonuç doğurmamak üzere) BOZULMASINA,
2- Karardaki 2 nolu hukuka aykırılığın CMK"nın 309. maddesinin 4/d fıkrası gereğince Yargıtay tarafından giderilmesi gerektiğinden; hüküm fıkrasında yer alan “tekerrür hükümlerinin uygulanmasına” ilişkin kısmın hükümden ÇIKARILMASINA, karardaki diğer hususların olduğu gibi bırakılmasına, dosyanın Yüksek Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 14/05/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.