1. Hukuk Dairesi 2016/11703 E. , 2019/4604 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, aldatma ( hile ) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu 252 m2 yüzölçümlü 1132 parsel sayılı taşınmazdaki yaklaşık 35-40 m2"lik samanlığın satışı konusunda dava dışı erkek kardeşi ... ile anlaştıklarını, yaşlılığından ve okuma yazma bilmemesinden yararlanan ..."in samanlık yerine çekişmeli taşınmazın tamamını kızı olan davalıya çok düşük bedelle satış suretiyle temlikini sağladığını, işlem sırasında doktor raporunun da alınmadığını, işlemin hile ve gabin nedenleri ile geçersiz olduğunu ileri sürerek, tapu iptali ve tescile karar verilmesi istemiştir.
Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece; “...Somut olayda, mahkemece, yukarıda açıklanan ilke ve olguları kapsar biçimde bir araştırma ve incelemenin yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Hal böyle olunca, davalının bedelsizlik savunması karşısında mahkemece davalının, davacıya teklif ettiği yemin gerekçe gösterilerek ve hile konusunda bir değerlendirme yapılmadan; yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir...” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının maliki olduğu çekişme konusu 1132 parsel sayılı taşınmazını bizzat 30.10.2010 tarihinde davalıya satış suretiyle devrettiği kayden sabittir.
Bilindiği üzere; hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Bunun yanında, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 6. maddesine göre "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." Yine 6100 sayılı HMK"nın 190/1 maddesi gereğince "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir." Anılan maddeler uyarınca herkes iddiasını ispat etmekle mükelleftir.
Somut olaya gelince, bozma ilamı doğrultusunda yapılan araştırma sonucunda, HMK"nın 190. ve TMK"nın 6. maddesi gereğince davacının iddiasını kanıtlayamadığı gözetilmeden, mahkemece gerekçe gösterilmeden davanın kabulü yönünde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Hal böyle olunca, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 16/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.