Esas No: 2019/3237
Karar No: 2022/4356
Karar Tarihi: 25.03.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2019/3237 Esas 2022/4356 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, davalı işyerinde çalıştığı dönemde yeterli prim yatırılmadığı gerekçesiyle hizmet tespiti davası açmıştır. İlk derece mahkemesi davacının lehine karar vermiş, davalı kurumun istinaf başvurusu ise reddedilmiştir. Ancak, temyiz incelemesinde imzalı bordroların yanı sıra diğer delillere de bakılması gerektiği belirtilmiş ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. Bu nedenle, istinaf kararı kaldırılmış ve ilk derece mahkemesi hükmü bozulmuştur.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 86. maddesi hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiştir. Ancak, bu tür davaların kamu düzenini ilgilendirdiği ve özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay ve Dairemizin içtihadı gereğidir. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 79/10. maddesi ise ay içerisinde bazı iş günlerinde çalıştırılmadığı beyan edilen sigortalıların 30 günden az çalıştıklarını belgeleyen bilgilerin prim bildirgelerine eklenmesi suretiyle bildirilmesi gerektiği
"İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
No : 2018/1717-2019/426
İlk Derece
Mahkemesi : Osmancık Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı ve feri müdahil Kurum vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince verilen kararın, feri müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili, Müvekkilinin davalı iş yerinde 17/05/2005 tarihinde çalışmaya başladığını, iş akdinin davalı tarafça sonlandırıldığı 01/10/2014 tarihine kadar çalıştığını, davalı iş yerinin müvekkilinin 2.192 günlük bir sigorta primini yatırdığını, yaklaşık 1.182 günlük bir sigorta pirimini yatırmadığını, bu nedenle 17/05/2005 tarihinden 01/10/2014 tarihleri arası hesaplama yapılarak sigortalı olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
II-CEVAP:
Fer'i mudahil vekili cevap dilekçesinde özetle; prime esas kazancı bildirmenin işverenin yükümlülüğünde olduğunu, kusurlarının olmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Davanın kabulüne karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Davalı SGK Başkanlığı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Yasanın 353/1-b.1 hükmü gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Feri müdahil Kurum vekili, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğu, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi talebiyle temyiz yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ:
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının davalı işyerinden 17.5.2005-1.10.2014 tarihleri arasında otuz günün altında olacak şekilde hizmetinin bildirildiği, ücret bodrolarının imzalı olduğu anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Gerçekten, davacının, işyerindeki bir kısım çalışmaları aylık bordrolara dayanılarak Kuruma kısmi olarak bildirilmiş ve bildirime uygun olarak da primleri ödenmiştir. İmzalı bordrolar davacı çalışmalarının işyerinde otuz günün altında geçtiğinin karinesidir. Karinenin tersinin ise, eşdeğerdeki belgelerle kanıtlanması gerektiği söz götürmez. Başka bir anlatımla, yazılı belgelerin varlığı halinde tanık sözlerine itibar edilemez. Dairemizin, giderek Yargıtay'ın oturmuş ve yerleşmiş görüşleri de bu doğrultudadır.
Somut olayda, imzalı ücret bordroları karşında yalnız bordro tanıklarının beyanı ile davanın kabulüne karar verilmesi eksik incelemeye dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
5510 sayılı Yasanın 86 ve 506 sayılı Yasanın değişik 79. maddesi hükmüne göre ay içerisinde bazı iş günlerinde çalıştırılmadığı beyan edilen sigortalıların 30 günden az çalıştıklarını belgeleyen bilgilerin prim bildirgelerine eklenmesi suretiyle bildirilmesi gerekmekte olup eksik bildirilen günlere ilişkin tüm prim bildirgelerinin ekleriyle birlikte içerecek şekilde) davalı Kurumdan ve davalı işyerinden puantaj kayıtları ve ücret tediye bordroları celp edilerek, işbu belgelerden sigortalının imzasını içerenler yönünden imzanın kendisine aidiyeti sigortalı tarafından kabul edilenler ile inkar edilip de aidiyeti ehil bilirkişi incelemesiyle saptananlardan, yine sigortalıca hata-hile-ikrah durumu iddia ve ispat edilemeyenler bakımından, işbu yazılı belgelerin aksini eşdeğerde delillerle kanıtlaması için davacıya süre verilmeli; imzalı ücret bordrosu/puantaj kaydı olmayan veya olup da itiraz edilen imzaların davacıya ait olmadığı anlaşılan dönemlerde; davacının davalı işyerinde hangi işlerde çalıştığını netleştirmek, dosya kapsamında beyanlarına başvurulan tanıkların beyanları arasındaki çelişkiyi gidermek, bu kapsamda davalı işyerinin dava konusu döneme ait dönem bordrolarında ihtilaflı dönemin tamamında kayıtlı ve tarafsız tanıklar saptanarak bunların bilgilerine başvurmak, daha önce beyanı alınmış ve beyanına başvurulacak tanıkların hizmet cetvellerini davalı Kurumdan getirtmek, bordolarda adı geçen kişilerin adreslerinin tespit edilememesi veya beyanları ile yetinilmediği takdirde, Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle söz konusu işyerine komşu işyerlerini tespit edip bu işyerlerinin uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı çalışanları, yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, davalı işyerinde düzenlenen denetim tutanaklarında davacının işyerinde çalışanlar arasında olup olmadığını dikkate almak ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde karar tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, feri müdahil Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 25.03.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.