Esas No: 2021/12854
Karar No: 2022/4442
Karar Tarihi: 28.03.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/12854 Esas 2022/4442 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, davalı işyerinde çalıştığını ancak sigortasının yapılmadığını belirterek sigortalılığının tespitini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, davanın ispatlanamaması sebebiyle reddetmiştir. Ancak dosya incelendiğinde, davalı işyerince sigortalı hizmet bildirimlerinin yapılmadığı ve davacının tarım sigortalısı olduğu tespit edilmiştir. Mahkeme, eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak hüküm kurulduğunu belirterek kararı bozmuştur.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun geçici 7. maddesi gereğince 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddeleri hizmet tespitine ilişkin taleplerin kamusal bir düzenleyici işleve sahip olduğunu belirtmektedir. Tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıklanmaktadır. İsteğe bağlı sigortalılığın zorunlu sigortalılığa engel olmadığı hususu da dikkate alınmalıdır.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
No : 2021/2075-2021/2587
İlk Derece
Mahkemesi : Yalvaç Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ...'e ait konfeksiyon atölyesinde 20/04/2011 ile 24/08/2013 tarihleri arasında çalıştığını, bu sürede davalının kendisini sigortasını yapmadığını belirterek sigortalılığının tespitini talep ve dava etmiştir.
II- CEVAP
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddiasının asılsız olduğunu, sigortalılığının tespitini talep ettiği sürenin çok uzun süre önce olduğunu ve böyle bir geç farkedilmenin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu beyan ederek davanın reddini talep etmiş, ayrıca içtihatlar nazara alınarak davacının iddiası hususuda geniş ve kapsamlı araştırma yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davasının yersiz olduğunu, davacının müvekkilinden kendisine kefil olmasını istediğini, davacının teklifinin kabul görmemesi nedeni ile davalı müvekkiline şahsi husumet yönlettiğini, bu hususta tanıkları olduğunu, davacının tarım ile ilgilenip sürekli ve daimi hiçbir sigortalı işinin olmadığını, kısa süreli sigortalılıklarla hareket ettiğini, müvekkilinin konfeksiyon işi ile uğraştığını, fason iş verdiğini, davacının da bu şekilde fason iş yaptığını ancak iş ilişkisi içerisinde çalışılmadığını belirterek ve davacının adli yardımdan yararlanmasının mümkün olmayacağının kolluk araştırması ile bunun sabit olduğunu belirterek bunun kaldırılmasını talep etmiş, davanın reddini talep etmiştir
III- MAHKEME KARARI
A- İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Davanın reddine karar verildi.
B- BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya kapsamı, delil durumu itibariyle, Yalvaç Asliye Hukuk (iş) Mahkemesi 2020/238 Esas. 2021/378 karar sayılı kararında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Mahkemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, karar verildi.
TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ
Davacı vekili; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, iddialarının kanıtlandığını beyan ile davanın talepleri gibi kabulünü istemiştir.
IV- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME
Hizmet tespitine ilişkin talebin yasal dayanağı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçiş hükümlerini içeren Geçici 7. maddesi gereğince 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddeleri olup Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır.
Bu yasal düzenleme ve açıklamalar ışığı altında inceleme konusu dava değerlendirildiğinde, davacının 20.04.2011 ile 24.08.2013 tarihleri arasında, davalıya ait konfeksiyon atölyesindeki çalışmalarının tespitini talep ettiği eldeki davada, Mahkemece davanın ispatlanamaması ve davacı yanın hizmet tespitini talep ettiği dönemde Ek-5 tarım sigortalılığı kaydının mevcut olduğundan bahisle, çifte sigortalı olamayacağı belirtilerek, çalışma iddiasının reddine karar verilmişse de, verilen karar eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirmeye dayalıdır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinde; davacı yanın hizmet döküm cetveline göre talebe konu dönemde, davalı işyerince sigortalı hizmet bildirimlerinin yapılmadığı, davacının 02.05.2011 ile 18.08.2014 tarihleri arasında, 5510 sayılı Kanunun Ek 5. maddesi kapsamında Tarım sigortalısı olduğu, talebe konu dönem olan 2011-2013 yılları arasında, davalı ...’e ait iş yeri kaydının mevcut olmadığı, ancak terzilik faaliyetinden dolayı 17.06.1997 tarihinden itibaren talebe konu dönemi kapsayacak şekilde mükellefiyet kaydının mevcut olduğu, davacının talebine konu dönemi kapsayacak şekilde, işyeri tescilinin olmamasından kaynaklı bordro tanığının mevcut olmadığı, Mahkemece davacı, davalı tanıkları ile kollukça tespit edilen komşu isyeri tanıklarının dinlendiği, dinlenen davacı tanıklarının bir kısım kamu tanıklarının benzer ifadelerinde davacının davalı işyerinde çalıştığını beyan ettikleri, dinlenen diğer tanıklarından bir kısmının, davacıyı davalıya ait iş yerinde görmekle birlikte davacı ile davalı arasında iş ilişkisinin olup olmadığı konusunda bilgi sahibi olmadıklarını belirtmeleri bir kısmının ise davacıyı tanımadıklarını beyan ettiklerinin anlaşılması karşısında, çalışma olgusunun varlığı veya sürekliliği noktasında tanık ifadelerinin çelişkili olduğu ve kanaat edinmeye yeterli olmadığı görülmektedir.
Mahkemece dava konusu dönemi kapsayacak şekilde, aynı çevrede faaliyet yürüten ve davacının çalışmasını bilebilecek durumda olan komşu işyeri çalışanları, bu işyerlerinden bordroya geçmiş çalışanlar re'sen tespit edilerek bilgi ve görgülerine başvurulmalı, çalışma iddiasına ilişkin tanık beyanları arasındaki çelişkiler giderilmeli, davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek, davalı işverenlik yönünden Kurum müfettişlerince inceleme yapılıp yapılmadığı sorulmalı, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, iş yerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliği nazara alınmalı; çalışmanın varlığı, başlangıç ve bitiş tarihleri yöntemince araştırılmak suretiyle, isteğe bağlı sigortalılığın zorunlu sigortalılığa engel olmayacağı hususu dagözetilerek, uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi kararının HMK'nın 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 28/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.