Esas No: 2022/1326
Karar No: 2022/4379
Karar Tarihi: 28.03.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/1326 Esas 2022/4379 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti için dava açmıştır ve ilk derece mahkemesi davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak davalılar temyiz etmiş, Bölge Adliye Mahkemesi istinaf başvurusunu reddetmiştir. SGK vekili, eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek temyiz etmiş ve davalı işveren vekili ise davacı ile yakın akrabalık bağı olan tanığın beyanına dayanılarak karar verilmesinin hatalı olduğunu belirtmiştir.
Mahkeme kararında, sigortalılık başlangıcının tespiti için fiili çalışmanın kanıtlanması gerektiği ve işe giriş bildirgesinin tek başına yeterli kabul edilemeyeceği belirtilmiştir. Dosyada mevcut bilgi ve belgelerden yola çıkarak, davacının işe başlamadığı notu düşülmesine rağmen fiili çalışma olgusunun kesin olarak ortaya konulmadan hüküm kurulmasının hatalı olduğu ifade edilmiştir. Mahkeme, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu hüküm kurulduğu gerekçesiyle temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün BOZULMASINA karar vermiştir.
Kanun maddeleri olarak ise, sigortalılık başlangıcının tespiti için 506 sayılı Kanunun 108. maddesi
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
İlk DereceMahkemesi: ... 20. İş Mahkemesi
Dava, sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalılar vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Dava, davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 04/06/1988 olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
II-CEVAP:
Davalı vekili, bütün kayıtların tam olarak tutulduğunu, sigortasız çalışanın olmadığını ve SGK primlerinin tam olarak ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı Kurum vekili, davanın reddini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesi tarafından, davacının davasının kabulü ile; davacı ...'nun sigortalılık başlangıç tarihinin 04/06/1988 olarak tespiti ile davacının davalı ... Derneği (Yeni unvanı Türkiye Jokey Kulubü Derneği At Yetiştiriciliği ve Yarışları İktisadi İşletmesi ) unvanlı işyerinde 04/06/1988 tarihinde 1 gün günlük 2.475(eski ) TL ücret ile çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, davalı Kurumun istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
SGK vekili, eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek temyiz yoluna başvurmuştur.
Davalı işveren vekili ,davacı ile yakın akrabalık bağı olan ...’in beyanına dayalı olarak karar verilmesinin hatalı olduğunu,hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek kararı temyiz etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ:
01/10/2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1. maddesi hükmünde yer alan düzenleme ile genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında, davanın yasal dayanağının 506 sayılı Kanun olduğu kabul edilmelidir.
Sigortalılık başlangıcının tespitine ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01/06/2011 günlü 2011/307 E. - 2011/366 K. sayılı, 21.09.2011 günlüve 2011/527 E. - 2011/552 K. sayılı ilamları gözetildiğinde, 506 sayılı Kanunun 108. maddesi uyarınca, sigortalılık başlangıcı yönünden salt işe giriş bildirgesi verilmiş bulunması yeterli olmayıp, ayrıca Kanunun 2. maddesinde öngörülen şekilde fiili çalışmaların aranması da gereklidir.
Bu nedenledir ki, somut olayda uyuşmazlık fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Yöntemince düzenlenip süresi içinde kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de, fiili çalışmanın varlığının ortaya koyulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Kanunun 79/8. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava, aynı zamanda sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında, adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği, ancak, yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda, çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı ve Anayasa’nın 60. maddesinde tanımlanan sosyal güvenlik hakkının niteliği gereği bu tür davalarda, hâkim, doğrudan soruşturmayı genişleterek, sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını resen belirlemelidir.
Bunun için de bu tür davalarda, işyerinde tutulması gerekli dosyalar ile kurumdaki belge ve kanıtlardan yararlanılmalı, ücret bordroları getirtilmeli, müfettiş raporları olup olmadığı araştırılmalı, işyeri çalışanları saptanmalı ve sigortalının hangi işte ne kadar süre ile çalıştığı açıklanmalıdır.
Dosyada mevcut bilgi ve belgelerden; 04/06/1988 tarihli işe giriş bildirgesinin, 22176 sicil numaralı Türkiye Jokey Kulubü unvanlı işyerinden 06/06/1988 tarihinde Kuruma intikal ettiği, işe giriş bildirgesi üzerindeki imza ve fotoğrafın davacıya ait olduğunun bilirkişi incelemesi ile tespit edildiği, 1988 yılı 2. dönem bordrosunun dosyada bulunduğu, özlük dosyasındaki belgelerden davalı işyerinde tespiti istenen dönemde çalışması bulunduğu görülen davacı tanığı ...’in, davacının yeğeni olduğunu ve 1988 yılında haftada 2-3 gün yarış bileti satmak suretiyle hipodromda gişe memuru olarak çalıştığını beyan ettiği, davalı ... tarafından dosyaya sunulan 22/03/2018 ve 01/08/2018 tarihli yazılarda,davacının 1988 yılında Müşterek Bahisler Müdürlüğünde çalıştığının tespit edildiği belirtilerek, ekinde işe başvuru için verdiği 01/06/1988 tarihli ikametgah, nüfus cüzdanı örneği, sabıka kaydı, işe giriş bildirgesi,personel müdürlüğünün 29/05/1988 havale tarihli iş başvuru dilekçesi ve ... Müşterek Bahisler Müdürlüğü ile davacı arasında imzalanan 01/06/1988 tarihli sözleşmenin sunulduğu, memur sicil fişi başlıklı belgede,görevinin gişe memuru, çalıştığı yılın 1988, ücretinin 2500 Lira olduğunun belirtildiği,ancak davalı işverence sunulan bu sicil dosyası üzerine el yazısı ile işe başlamadı şerhinin düşüldüğü anlaşılmaktadır.
Eldeki dosyada, davacı ile davalı ... arasında 01/06/1988 tarihli sözleşmenin imzalandığı ve davacı adına işe giriş bildirgesi verildiği anlaşılmaktadır. Ancak, sicil dosyası üzerine “işe başlamadı 1988/Haziran” şeklinde not düşülerek imzalanması nedeniyle, davacının işe başlayıp başlamadığı hususunda oluşan tereddütün giderilerek, fiili çalışma olgusunun kesin olarak ortaya konulması gerektiği düşünülmeden, davacının akrabası olan bir tek tanığın beyanı ile hüküm kurulması hatalı bulunmuştur.
Mahkemece, davalı ... Kulübünden , mahkemeye 26/07/2016 havale tarihli dilekçe ekinde sunulan özlük dosyası içindeki belge asılları istenerek ,notun orijinalliği, kim tarafından yazıldığı araştırılmalı, dosyada bulunan 1988/2 dönem bordrolarında kayıtlı sigortalılar arasından bordro tanıkları, işyerinin müdür, amir, şef gibi görevlileri ve işyerinde çalışan kişilerden davacının çalışması ile ilgili bilgisi bulunanlar tespit edilip dinlenerek, fiili çalışma olgusunun varlığı hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmeli, varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme ile yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı biçimde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1. maddesi gereği kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgilisine iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 28/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.