Esas No: 2022/167
Karar No: 2022/4378
Karar Tarihi: 28.03.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/167 Esas 2022/4378 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, sigortalılık başlangıç tarihinin tespitini istemiştir. İlk derece mahkemesi, davacının 24/01/1985 tarihinde işe başlama tarihinin sigortalılık başlangıcı olduğuna karar vermiştir. Bölge Adliye Mahkemesi, fiili çalışmanın ispatlanmış olması nedeniyle davalı Kurumun istinaf istemini reddetmiştir. Ancak, SGK vekili, fiili çalışmanın ispatlanamadığını ve hak düşürücü sürenin geçtiğini savunarak temyiz yoluna başvurmuştur. Kanunlar geriye yürümez kuralına rağmen, sigortalılık başlangıcının tespiti 506 sayılı Kanun'un 108. maddesi uyarınca fiili çalışmaların aranması gerektiği belirtilmiştir. İşe giriş bildirgesinin tek başına yeterli olmadığı vurgulanmış, sigortalılık koşullarının resen belirlenmesi gerektiği ifade edilmiştir. Dosyada bilgi ve belgeler incelenerek, bordro tanıklarından bilgi alınarak bir karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Kararda, 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1. maddesi, 506 sayılı Kanunun 108. maddesi ve sigortalılık başlangıcının tespitine ilişkin Yargıtay kararlarına yer verilmiştir.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
İlk DereceMahkemesi: ... 20. İş Mahkemesi
Dava, sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili, davacının, 24/01/1985-30/04/1986 tarihleri arasında hizmet süresinin tespitini istemiş, yargılama sırasında sigortalılık başlangıç tarihinin 24/01/1985 olduğunun tespitini talep ettiğini belirtmiştir.
II-CEVAP:
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
II-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesi tarafından davanın kabulü ile davacının ilk defa sigortalı olarak işe başlangıç tarihinin 24/01/1985 olduğunun tespitine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamı ile davacının fiili çalışmasının ispatlandığı gerekçesi ile davalı Kurumun istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
SGK vekili, hak düşürücü sürenin geçtiği, fiili çalışmanın ispatlanamadığı, tanığın çalışmasının tespiti istenen dönemden önce olduğu, yalnızca bir tanık dinlendiği, Kurum aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini belirterek temyiz yoluna başvurmuştur.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ:
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1. maddesi hükmünde yer alan düzenleme ile genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında, davanın yasal dayanağının 506 sayılı Kanun olduğu kabul edilmelidir.
Sigortalılık başlangıcının tespitine ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01.06.2011 günlü 2011/307 E. - 2011/366 K. sayılı, 21.09.2011 günlü ve 2011/527 E. - 2011/552 K. sayılı ilamları gözetildiğinde, 506 sayılı Kanunun 108. maddesi uyarınca, sigortalılık başlangıcı yönünden salt işe giriş bildirgesi verilmiş bulunması yeterli olmayıp, ayrıca Kanunun 2. maddesinde öngörülen şekilde fiili çalışmaların aranması da gereklidir.
Bu nedenledir ki, somut olayda uyuşmazlık fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Yöntemince düzenlenip süresi içinde kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de, fiili çalışmanın varlığının ortaya koyulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Kanunun 79/8. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava, aynı zamanda sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında, adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği, ancak, yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda, çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı ve Anayasa’nın 60. maddesinde tanımlanan sosyal güvenlik hakkının niteliği gereği bu tür davalarda, hâkim, doğrudan soruşturmayı genişleterek, sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını resen belirlemelidir.
Bunun için de bu tür davalarda, işyerinde tutulması gerekli dosyalar ile kurumdaki belge ve kanıtlardan yararlanılmalı, ücret bordroları getirtilmeli, müfettiş raporları olup olmadığı araştırılmalı, işyeri çalışanları saptanmalı ve sigortalının hangi işte ne kadar süre ile çalıştığı açıklanmalıdır.
Dosyada mevcut bilgi ve belgelerden; 24/01/1985 tarihli işe giriş bildirgesinin 331460 sicil numaralı Güven Elektrik San. ve Tic. - ... işyerinden 30/01/1985 tarihinde Kuruma intikal ettiği, işe giriş bildirgesi üzerindeki imza ve fotoğrafın davacıya ait olduğunun bilirkişi incelemesi ile tespit edildiği, işyerinin 13/07/1981-01/04/1985 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa kapsamında olduğu, mahiyetinin elektrik malzemeleri imali olduğu, 1984 yılı dönem bordrosunun dosyada bulunduğu, 1985 ve 1986 yılı dönem bordrolarının işveren tarafından Kuruma verilmediği, 1984 yılı 3 dönem bordrosunda kayıtlı tanık ...’in tahminen 1984-1985 yılları arasında 7-8 ay davacı ile birlikte çalıştıklarını doğruladığı, emniyet, zabıta, muhtarlık ve vergi dairesi aracılığıyla ayrıntılı şekilde komşu işyeri araştırması yapıldığı, 24/01/1985 tarihli sigorta sicil kartı bulunduğu anlaşılmaktadır.
Sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte kazandıracağı haklar dikkate alınarak ,davanın kamu düzenine ilişkin olduğu da gözetilerek, bir tanık dinlenerek hüküm kurulması hatalı bulunduğundan, davacının işyerinde fiili çalışması bulunup bulunmadığının tereddütsüz şekilde ortaya konulması açısından, dosya içinde mevcut 1984 yılı dönem bordrolarında kayıtlı sigortalılar arasından bordro tanıkları tespit edilip dinlenmeli, uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip, deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme ile yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı biçimde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1. maddesi gereği kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 28/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.