Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/3135
Karar No: 2022/4404
Karar Tarihi: 28.03.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/3135 Esas 2022/4404 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı kurumun talebi üzerine, 15.02.2009 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine ödenen peşin sermaye değerli gelir ve tedavi giderinin tahsili istenmiştir. Dosyadaki 14.06.2019 tarihli kusur raporunda, davalı asıl işveren %60, davalı alt işveren %40 oranında kusurlu bulunmuştur. Ceza davasında davalı asıl işverenin beraatine, davalı alt işverenin adli para cezasıyla cezalandırılmasına, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı varken davalı asıl işverene kusur izafe edilmesi hatalıdır. Borçlar Kanunu'nun 53. maddesi gereği hukuk hakiminin ceza mahkemesinde verilen kararla bağlı olmadığı, ceza mahkemesi kararının, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayin hususunda hukuk hâkimini takyit etmediği belirtilmektedir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile kurulan hüküm, belli bir süre sanık hakkında hüküm ifade etmemekte, herhangi bir sonuç doğurmamaktadır. Bu nedenle
10. Hukuk Dairesi         2022/3135 E.  ,  2022/4404 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi



    Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece, bozmaya uyularak ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün davacı Kurum vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    İnceleme konusu davada; 15.02.2009 tarihinde geçirdiği iş kazasında vefat eden sigortalının hak sahiplerine ödenen peşin sermaye değerli gelir ve tedavi giderinin tahsilinin talep edildiği, dosyada alınan 14.06.2019 tarihli kusur raporunda davalı asıl işveren ......Ltd.Şti. %60 ( bu kusurun %5'i ...'ne), davalı alt işveren ... Gemi...Ltd.Şti. %40 ( bu kusurun %5'i ...'a ait ) oranında kusurlu, sigortalı ve ...'in kusursuz bulunduğu, ceza davasında ...'in beraatine, ...'nün adli para cezasıyla cezalandırılmasına, ...'ın hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, mahkemece 5510 sayılı Yasanın 23. madde koşullarının oluştuğu kabul edilerek karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Somut dosyada; 5510 sayılı Yasanın 23. maddenin varlığına dair kabul isabetli ise de; Davalı ... hakkında ceza davasında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği halde, ceza dosyasında kusurlu bulunduğu gerekçesiyle adı geçen davalıya kusur izafe edilmesi yerinde değildir.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.02.2012 gün, 2011/639 Esas ve 2012/30 Karar sayılı ilamında ayrıntıları açıklandığı üzere; Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, aynen seçenek yaptırıma çevirme, erteleme kurumlarında olduğu gibi hükmün ve cezanın bireyselleştirilmesi kurumlarından birisidir. Özellikle ilk defa suç işleyen kimselerin hemen cezalandırılmasını ceza adaleti ile güdülen amaca uygun görmeyen Kanun koyucu, verilecek cezanın bireyselleştirilmesinde olduğu gibi kurulan hükmün açıklanıp açıklanmayacağı konusunda da hâkime takdir yetkisi vermeyi uygun görmüştür. Böylece hâkimin yetkisi arttırılarak, bir şansa daha ihtiyacı olan sanıkların hâkim tarafından durumlarının bir daha değerlendirilmesi imkânı getirilmiştir.
    Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahiptir.
    5271 sayılı Kanunun 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, hukuki nitelikçe durma kararı niteliğinde değildir. Bu karar “koşullu bir düşme kararı” niteliğinde olup, anılan maddede yasa yolu da açıkça itiraz olarak öngörülmüştür. Koşulların gerçekleşmesi halinde 5271 sayılı Kanunun 223. maddesinde belirtilen düşme kararı verileceğinden, ancak bu aşamada yani düşme kararı verildiğinde, hükümlere ilişkin yasa yolu olan, temyiz yasa yoluna başvurulabileceği kabul edilmiştir.
    Yargılama sistemimizde temyiz yasa yolu, yalnızca hükümler bakımından kabul edilmiştir. Hükümler ise 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesinde sınırlı olarak sayılmış olup, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları bunlar arasında yer almadıklarından hüküm niteliğinde de değildir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.02.2009 gün ve 2009/4-13 E., 2009/12 K. sayılı ilamı).
    CMK’nın 223. maddesinde bu kararlardan hangilerinin hüküm olduğu açıklanmıştır. Buna göre; "mahkûmiyet, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşme kararları” birer hükümdür.
    Yine “adlî yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararları” da yasa yolu bakımından hüküm sayılır. Bunlardan mahkûmiyet, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı ve güvenlik tedbirlerine hükmedilmesine dair hükümlerin uyuşmazlığı sona erdiren, davanın esasını çözen nitelikteki hükümler oldukları konusunda öğretide genel bir kabul bulunmaktadır.
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ise, 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesinde belirtilen hükümlerden değildir. “Kurulan hükmün sanık hakkında hukuksal bir sonuç doğurmamasını” ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, davayı sonuçlandıran ve uyuşmazlığı çözen bir “hüküm” değildir. Bunun sonucu olarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar, CMK’nın 223. maddesinde sayılan hükümlerden olmadığından, bu tür kararların yasa yararına bozulması durumunda yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi, davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için verilecek hüküm veya kararlarda lehe ve aleyhe sonuçtan da söz edilemeyecektir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.05.2011 gün ve 2011/4-61 E., 2011/79 K.; 06.10.2009 gün ve 2009/4-169 E., 2009/223 K. sayılı ilamları). Kaldı ki, CMK'nın 231/5. maddesinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmayacağı açıkça ifade edilmiştir.
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile kurulan hüküm, belli bir süre sanık hakkında hüküm ifade etmemekte, her hangi bir sonuç doğurmamaktadır.
    Sanık bulunduğu hal üzere bırakılmakta, aynen yargılanan kimse durumunda kalmakta ve yapılan yargılama geçici bir süre askıda kalmaktadır. Askı süresi boyunca, yargılanan kimsenin sanık sıfatı devam eder ise de, hiçbir şekilde bu kimse hükümlü sayılamaz. Bu nedenle hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen kimse, hiçbir haktan yoksun bırakılamaz ve ayrıca bu karara dayanarak hiçbir hukuki statüden dışarıya çıkarılamaz.
    Burada açıklanması gereken Borçlar Kanununun, Ceza Hukuku ile Medeni Hukuk arasında münasebet başlıklı 53. (6098 sayılı Kanunun 74.) maddesindeki, "Hakim, kusur olup olmadığına ... karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkamıyla bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat kararıyla da mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayin hususunda dahi hukuk hâkimini takyit etmez." düzenlemesinden çıkan genel sonuç olan, hukuk hâkiminin genelde ceza mahkemesinden verilen "hükümlülük" kararı ile bağlı olmasına göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen ceza yargılamasında kesinleşmiş bir ceza mahkemesi kararı söz konusu olmadığından, hukuk hâkimini bağlayacak bir ceza mahkemesi kararından söz etmenin mümkün olmayacağı sonucuna ulaşılacağı belirgindir.
    Aksi düşünüldüğü takdirde beş yıllık deneme süresi içinde bir suç işlendiğinde mahkemece hüküm açıklanacak ve temyiz hakkı doğacak; şayet yapılan temyiz incelemesinde ceza mahkemesi kararı bozulursa hukuk mahkemesinin kararının da dayanağı ortadan kalkacak ve yargılamanın yenilenmesi gündeme gelecektir. Bu durum ise adalete olan güven ve saygıyı zedeleyecektir.
    Mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler kapsamında zararlandırıcı sigorta olayı nedeniyle davalı ... hakkında kesinleşen bir mahkumiyet kararının bulunmaması karşısında, iş kazasının meydana gelmesinde şahsi kusurunun bulunup bulunmadığı somut gerekçelere dayanılarak araştırılmalı, şahsi kusurunun bulunması halinde kusur verilmesi gerektiği gözetilmeli, ...'ın şahsi kusurunun olup olmadığını irdeleyen kusur raporu alınmalıdır.
    Diğer yandan; ...'ın işveren vekili mi yoksa 3. kişi mi olduğu hususu araştırılıp belirlenmeli, 3. kişi olduğunun tespiti halinde sorumluluğu 5510 sayılı Yasanın 21/4 maddesi kapsamında belirlenmeli, temyiz etmeyenler bakımından kurum lehine oluşan usulü kazanılmış haklar gözetilmelidir.
    Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, davacı Kurum ve davalı ... vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, 28.03.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi