1. Hukuk Dairesi 2016/4431 E. , 2019/4596 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece 199 ve 1011 sayılı parseller yönünden davanın reddine, 200 sayılı parsel yönünden ise davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından süresinde, davacılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 12.09.2019 Perşembe günü saat 10.20"de daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan babaları...’ın maliki olduğu 199 sayılı parselin tamamı ile 200 sayılı parseldeki 1/3 payını 13.07.2011 tarihinde, 1011 sayılı parselin geldisi olan 438 sayılı parselin tamamını ise 19.08.1987 tarihinde davalı oğlu ...’e satış göstermek suretiyle temlik ettiğini, yapılan temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini, mümkün olmazsa tenkisini istemişlerdir.
Davalı, mirasbırakanın 1987 yılında davacı ...’un düğün masrafları nedeniyle taşınmazlarını sattığını, bunlardan birinin de dava konusu 438 sayılı parsel olduğunu, ayrıca 2011 yılında mirasbırakanın emekli olabilmesi için 25.000,00 TL sosyal güvenlik kurumuna ödeme yaptığını, karşılığında da 199 ve 200 sayılı parsellerin kendisine devredildiğini, satışların bu haliyle gerçek olduğunu bildirip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 199 ve 1011 sayılı parseller yönünden davanın reddine, 200 sayılı parsel yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1935 doğumlu mirasbırakan ...’ın 14.07.2013 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak davacı çocukları ... ve ...’u, davalı çocuğu ...’i ve dava dışı eşi ...’yi bıraktığı, mirasbırakanın kök 438 sayılı parselin tamamını 19.08.1987 tarihinde davalıya satış suretiyle temlik ettiği, 438 sayılı parselin 2013 yılında ifraz görerek 1010 ve 1011 sayılı parsellere ayrıldığı, 1010 sayılı parselin DSİ tarafından kamulaştırıldığı, 1011 sayılı parselin eldeki davanın konusunu oluşturduğu, mirasbırakanın 199
sayılı parselin tamamı ile 200 sayılı parselin 1/3 payını da 13.07.2011 tarihinde davalıya satış yoluyla devrettiği, öncesinde 200 sayılı parselde davalının 2/3 oranında paydaş olduğu (3. kişilerden 2000 yılında satın alma ile edindiği ) anlaşılmıştır.
Hemen belirtilmelidir ki, muris muvazaasına dayalı davalarda mirasbırakanın gerçek irade ve amacının duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi gerekmektedir. Davacı taraf, 6100 sayılı HMK’nin 190. ve 4721 sayılı TMK’nin 6. maddeleri uyarınca mirasbırakanın mal kaçırma iradesi ile hareket ettiğini kanıtlamalıdır.
Ne var ki, eldeki davada mirasbırakan ... ...’ın dava konusu temlikler ile mirastan mal kaçırdığını söyleyebilme olanağı yoktur.
Şöyle ki, mirasbırakan ile davacı çocukları ... ve ... arasında mal kaçırmayı gerektirecek bir neden bulunmamaktadır. Bu husus cevaba cevap dilekçesinde davacıların da kabulündedir. Davacı ..., mirasbırakan ile yıllarca aynı avlu içerisinde yaşadığını, davacı ... da mirasbırakana baktığını, aksine davalının mirasbırakana uzak yaşadığını beyan etmişler, mirasbırakan ile aralarında bir sorun olduğunu ya da davalı ...’i kendilerine yeğlemesini gerektirecek bir durumu ortaya koymamışlardır. Mirasbırakanın ölümü ile 11 parça taşınmaz tüm mirasçılarına intikal etmiştir. Bu taşınmazlar dava konusu taşınmazlar ile aynı köyde olup; arsa, kerpiç ev, incir bahçesi, tarla ve zeytinlik gibi azımsanmayacak nitelikte ve niceliktedir. Her ne kadar tek başına bu husus mirasbırakanın mal kaçırma iradesi olmadığını göstermese de, mirasçılarından mal kaçırmak isteyen bir kişinin hiç mal bırakmama ya da malvarlığına oranla az miktarda bir mal bırakma eğilimi ile hareket edeceği hayatın olağan akışının gereğidir. Ayrıca taraf tanıkları ile de mirasbırakanın mirasçılarından mal kaçırdığı ortaya konulamadığı gibi dosyada bu yönde başka bir delil de bulunmamaktadır. Reddedilen taşınmazlar yönünden davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Yukarıda yer verilen somut olgular uyarınca, dava konusu 200 parsel sayılı taşınmaz yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek anılan parsel yönünden davanın kabul edilmesi doğru değildir.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.09.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.