Esas No: 2019/12813
Karar No: 2022/1495
Karar Tarihi: 22.03.2022
Danıştay 10. Daire 2019/12813 Esas 2022/1495 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2019/12813 E. , 2022/1495 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/12813
Karar No : 2022/1495
KARARIN DÜZELTİLMESİNİ
İSTEYEN (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ...Bakanlığı / ...
İSTEMİN_KONUSU : .... İdare Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının onanmasına ilişkin Danıştay Onuncu Dairesinin 30/04/2019 tarih ve E:2014/3406, K:2019/3447 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, iş mahkemesinde açmış olduğu işe iade davasında, mahkemece olması gerekenden geç karar verilerek zarara uğratıldığından bahisle, uğradığını ileri sürdüğü 35.692,47 TL zararın tazmini istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin davalı idarenin ...tarih ve ...sayılı işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .... İdare Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararıyla, dava konusu olayda davacı tarafından yargısal faaliyetin mahkemelerce (temyizde geçen süre dahil) üç ay içinde sonuçlandırılması gerekirken bu sürenin on iki ay üç gün uzadığı, kararda belirtilen dört aylık süre dışarıda bırakıldığında geç karar verilmesi nedeniyle çalışamadığı on bir ay yirmi beş günlük farkın kendisine ödenmesi gerektiği belirtilmiş olsa da, söz konusu gecikmenin yargısal faaliyetin niteliğinden kaynaklanmış olabileceği, dosyanın oluşum sürecinin tamamlanmasının ve karar verilecek aşamaya gelmesinin yasada belirtilen sürelerde aksamaya sebebiyet verebileceği, öte yandan tazmini talep edilen süre (on bir ay yirmi beş günlük süre) ile yasada öngörülen süre dikkate alındığında, gecikme oluşturan sürenin makul sayılamayacak bir süre olmadığı, davalı idarenin gerekli yargı teşkilatını kurmadığı ve kusurlu olduğunun kabulünün mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesince, davacının temyiz isteminin reddine, temyize konu kararın onanmasına karar verilmiştir.
KARAR_DÜZELTME
TALEP_EDENİN_İDDİALARI : Davacı tarafından, Daire kararının gerekçesiz olduğu, İdare Mahkemesi kararının neden usul ve hukuka uygun olduğunun açıklanmadığı, davalı Bakanlığın adalet hizmetinin hızlı bir şekilde işlemesinden, adalet arayan bireylerin davalarının yasada belirlenen ya da makul sürede sonuçlandırılmasını sağlamakla, kamu hizmetinin işlemesini sağlayacak örgütü kurmak, personel, araç ve gereci hizmet gereklerine uygun şekilde hazırlamakla yükümlü olduğu, bu durumun aksinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesindeki adil yargılanma hakkının ihlaline sebebiyet vereceği gibi bireylerde sosyal adalet duygusunun zedelenmesine de neden olacağı, davasının İş Kanunu’nda belirtilen üç aylık süre içinde neticelendirilemeyip on beş ay üç günde sonuçlandırılmasının Bakanlığın üzerine düşen yükümlülüğü yerine getiremeyerek hizmet kusuru işlediğinin açık bir göstergesi olduğu, yükümlülüğünü yerine getirmeyen Bakanlığın zarara uğramasına sebebiyet verdiği ileri sürülerek Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın düzeltilmesi istenilmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Karar düzeltme isteminin kabulü ile Daire kararı kaldırılarak İdare Mahkemesi kararının gerekçeli olarak onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı Kanun'un Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Onuncu Dairesinin 30/04/2019 tarih ve E:2014/3406, K:2019/3447 sayılı kararı kaldırılarak uyuşmazlık yeniden incelendi:
İLGİLİ MEVZUAT :
Anayasanın 125. maddesinin son fıkrasında; idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır. İdarenin, kamu hizmetinin kurulması veya yürütülmesinden doğan zararlardan sorumlu tutulmasını gerektiren ilkelerden biri "hizmet kusuru" ilkesidir. Genel olarak hizmet kusuru, bir kamu hizmetinin kuruluş ve işleyişindeki aksaklık ve bozukluğu ifade etmektedir.
İdarenin, kamu hizmetinin kurulması veya yürütülmesinden doğan zararlardan sorumlu tutulmasını gerektiren ilkelerden biri ''hizmet kusuru'' ilkesidir. İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmektedir. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 20. maddesinin 3. fıkrasının, uyuşmazlığa konu edilen işe iade davasının açılıp karara bağlandığı dönemde yürürlükte olan halinde, işe iade davalarının seri muhakeme usulüne göre iki ay içinde sonuçlandırılacağı ve Mahkemece verilen kararın temyizi halinde, Yargıtay tarafından bir ay içinde kesin olarak karar verileceği hüküm altına alınmıştır.
Dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan ancak 09/07/2018 tarih ve 30473 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 1. maddesiyle yürürlükten kaldırılan 2992 sayılı Adalet Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun'un 2. maddesinde, Adalet Bakanlığının görevleri belirlenmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2. maddesinin 2. fıkrasında, idari yargı yetkisinin idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğu, idari mahkemelerin yerindelik denetimi yapamayacakları, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayamayacakları, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak şekilde yargı kararı veremeyecekleri hükme bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Davacının, uğradığını ileri sürdüğü zararın dayanağı olarak gösterdiği, iş akdinin fesh edilmesi üzerine açmış olduğu işe iade davasının 3 aylık süre içerisinde karar verilmemesi hususu, bir idari eylem veya işlem niteliğinde olmayıp bir yargılama faaliyetidir.
Zarara neden olduğu ileri sürülen yargılamanın yürütüldüğü dönemde, 4857 sayılı İş Kanunun 20. maddesinde, işe iade davasının iki ay içerisinde sonuçlandırılacağı ve kararın temyizi halinde Yargıtay tarafından bir ay içerisinde kesin olarak karar verileceği hükümleri mevcut ise de, Kanun'da yargılama faaliyetinin bu süre içerisinde bitirilmediği takdirde yargılama faaliyetini yerine getiren hakimlerin veya idarenin bundan dolayı sorumlu tutulacağını düzenleyen herhangi bir hüküm mevcut değildir.
Anılan maddenin gerekçesinde, feshin geçersizliğine ilişkin davanın seri muhakeme usulüne göre kısa sürede sonuçlanması amaçlanmış, içtihat birliğinin sağlanması için de dosyanın bir kez de Yargıtay tarafından incelenmesi öngörülmüştür. Kanunda öngörülen iki aylık süre içerisinde yerel mahkemenin karar vermesini ve bir ay içerisinde de Yargıtay tarafından dosyanın sonuca bağlanmasını öngören bu süreler uyuşmazlığın kısa süre içerisinde sonuca bağlanması gerektiğini anlatan süreler olup, yargılamanın anılan sürelerde tamamlanmaması durumunda, ilgili mahkeme görevlileri ve idarenin açık bir kasıt veya kusur bulunmadan sorumlu tutulabilmesinin kabulü mümkün değildir.
Uyuşmazlıkta, davacı tazminat istemini, adalet teşkilatının işleyişindeki ve örgütlenmesindeki aksaklıklar sonucunda oluşan gecikmenin hizmet kusuru olduğu iddiasına dayandırmaktaysa da; görevi, kanunlarda kurulması öngörülen mahkemeleri açmak ve teşkilatlandırmak olan Adalet Bakanlığı'nın bağımsız mahkemeler tarafından yerine getirilen yargılamanın kanunda belirtilen sürelerde sonuçlanmamasında herhangi bir dahli olamayacağından ve davacı tarafından da davalı idarenin hizmet kusuru ortaya konulamadığından bu iddia hukuken kabul edilebilir görülmemiştir.
Bu durumda, sonucu itibariyle hukuka uygun olduğu anlaşılan İdare Mahkemesi kararının, yukarıda belirtilen gerekçeyle onanması gerektiği sonucuna varılmıştır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin REDDİNE,
2. Davanın reddine ilişkin .... İdare Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı temyize konu kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA, 22/03/2022 tarihinde, oy çokluğuyla, kesin olarak karar verildi.
(X)-KARŞI OY :
Davanın reddii yolundaki İdare Mahkemesi kararının onanmasına ilişkin Danıştay Onuncu Dairesinin 30/04/2019 tarih ve E:2014/3406, K:2019/3447 sayılı kararı usul ve hukuka uygun olduğundan, davacının karar düzeltme isteminin reddi gerektiği oyu ile Daire kararına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.