1. Hukuk Dairesi 2016/4455 E. , 2019/4595 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil- tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 12.09.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ...ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... ve Davalı ... vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.
Davacı, tapu kütüğünde 146,00 m2’lik tarla vasıflı olarak gözüken 1169 ada 1 parsel sayılı taşınmazını davalı ...’ye 23.000,00 TL bedel üzerinden satış yoluyla devrettiğini, anılan taşınmazın aslında 1.407,80 m2 olduğunu, diğer davalı ... müdürlüğünün yaptığı teknik bir hatadan dolayı tapuda 146,00 m2 olarak gözüktüğünü, davalı ...’ın başvurusu üzerine taşınmaz alanının 1.407,80 m2 olarak düzeltildiğini, davalı ...’ın gerçek bedelinin çok altında taşınmazı satın aldığını, tapu müdürlüğünün hatalı iş ve işlemleri nedeniyle zarar gördüğünü ileri sürerek, 1.261,80 m2’lik kısmın ( aradaki fark ) tapu kaydının iptali ile adına tescilini, mümkün olmazsa isabet eden bedelin davalılardan yasal faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.
Davalı ..., sadece 146,00 m2’yi değil çaplı taşınmazın tamamını yani 1407,80 m2’yi satın aldığını, bu durumun davacı tarafından da bilindiğini, satıştan sonra tapu müdürlüğüne başvurarak yanlışlığı düzelttirdiğini, satışın üzerinden bir yıldan fazla geçtiğinden davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını bildirip, davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, öncelikle bu nedenle davanın reddi gerektiğini, yapılan iş ve işlemlerin hukuka uygun olduğunu, düzeltim sonrası eski malik olan davacıya da bilgi verildiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, temlik sırasında davacının miktarda hataya düştüğü gerekçesiyle davanın kabulü ile 126180/140780 payın iptali ile davacı adına tesciline, kalan 14600/140780 payın davalı ... üzerinde bırakılmasına, diğer davalı ... aleyhine açılan davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Tapu kütüğünde 146,00 m2’lik tarla niteliğinde kayıtlı dava konusu 1169 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tamamı davacı ... adına kayıtlı iken, ...’e vekaleten oğlu...’in taşınmazın tamamını 23.000,00 TL bedelle 04.10.2011 tarih ve 28029 yev no’lu akitle davalı ...’ye satış suretiyle temlik ettiği, ... adına vekaleten ...’nın hareket ettiği, resmi akitte çekişmeli taşınmaz miktarının da 146,00 m2 olarak yazıldığı kayden sabittir.
Hemen belirtilmelidir ki, bir davada dayanılan olguları belirlemek, hukuksal yönden nitelemek ve de uygulanacak yasa hükümlerini bulmak hakimin görevi gereğidir. Bu husus, 6100 sayılı HMK’nın 33. maddesinde ‘’ Hakim, Türk hukukunu resen uygular ‘’ düzenlemesi ile kendine yer bulmuştur. ( HUMK m. 76 )
Eldeki davada, 6098 sayılı TBK’nın 30. maddesinin uygulama yeri yoktur. Şöyle ki, davacı ...’in dava konusu taşınmazı davalıya satış iradesi mevcut olup, bu irade davalı tarafın herhangi bir eylemi neticesinde sakatlanmamıştır. Kaldı ki, davacının da bu yönde bir iddiası bulunmamaktadır. Davacının iddiası, tapu kütüğündeki kayda dayanarak sattığı çekişmeli taşınmazının, temlik sonrası m2 miktarının düzeltilerek artması neticesinde zarara uğradığı noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığa çözüm getirebilmek için teknik hatanın tespiti amacıyla tapu kayıtları incelendiğinde; dava konusu taşınmazın geldisi olan eski 236 sayılı parselin 28.05.1968 tarihinde mahallinde yapılan kadastro çalışması neticesinde senetsizden 146,00 m2 olarak ... adına tespit gördüğü, itiraz edilmeksizin tespitin kesinleştiği, yine komşusu eski 237 sayılı parselin de yapılan kadastro çalışması ile 1464 m2 olarak ... adına tespit gördüğü, bu tespite ...’in itiraz ettiği, itirazı inceleyen Tapulama Komisyonunun 09.10.1969 tarihli kararı ile, 237 sayılı parselin m2’sinde hataya düşüldüğünden bahisle 240 m2 olarak Rasim adına tesciline karar verildiği, ...’in muvafakat verdiği, çekişmeli taşınmazın yüzölçümü hesabına ilişkin hesaplama tablosunda 146,00 m2 olarak hatalı hesaplama yapıldığı, komşu parseldeki hatanın düzeltilmesine rağmen dava konusu taşınmazdaki m2 hatasının düzeltilmediği, ...’in ölümü üzere 236 parsel sayılı taşınmazın tamamının 02.12.1992 tarihinde davacıya intikal ettiği, çekişmeli temlik sonrası davalı alıcı ...’ın 07.12.2011 tarihli başvurusu üzerine Tapu ve Kadastro Müdürlüğünce 18.06.2012 tarihinde 1169 ada 1 sayılı parselin 146,00 m2 olan yüzölçümünün 1.407,80 m2 olarak düzeltildiği anlaşılmıştır.
Somut olayda, dayanılan maddi vakıaya göre uygulanacak yasa maddesi 6098 sayılı TBK’nın İkinci Kısım Birinci Bölüm Üçüncü Ayrımında ‘’ Taşınmaz Satışında Sorumluluk ‘’ başlığını taşıyan 244. maddesidir. ( EBK m. 215 )
TBK’nın 244/1. maddesinde; ‘’ Aksine sözleşme olmadıkça, satılan taşınmaz, satış sözleşmesinde yazılı yüzölçümü tutarını kapsamıyorsa satıcı, eksiği için alıcıya tazminat ödemekle yükümlüdür. ‘’ düzenlemesine yer verilmiştir. Her ne kadar madde tekniği yönünden satıcının sorumluluğu şeklinde bir düzenlemeye gidilmiş ise de; Kanun koyucunun iradesi tarafların haksız yere zenginleşmesine yol açmayacak bir çözüm olduğundan, amaçsal yorum ile akitte yazılı yüzölçümü tutarı gerçek miktardan az ise alıcının da fazla aldığı kısmın değerini satıcıya ödemesi gerekmektedir. Aksi durumda alıcı, fazla kısmı bedelsiz olarak temellük etmiş olacaktır. Davalı ... 146,00 m2 üzerinden anlaştığı ve bedelini ödediği halde, sonradan yaptırdığı düzeltme ile 1.407,80 m2’lik yeri iktisap ederek sebepsiz yere zenginleşmiştir.
Hal böyle olunca, yukarıda yer verilen madde uyarınca davacının iptal ve tescil isteğinin reddedilmesi, tazminat isteğinin ise kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
Davalı ... vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12/09/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
-KARŞI OY-
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle davacının 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 41. maddesi gereğince davalı ... Müdürlüğünce resen yapılan düzeltme işlemi sonucu davalı ... lehine kazandırılan 1261, 80 m²"nin adına tesciline ilişkin talepte bulunduğu, iddiasını ispatladığı, baştan itibaren yolsuz tescil niteliğinde olan sicil kaydının davalı ..."a hiçbir zaman mülkiyet hakkı kazandırmayacağı, ayrıca olayda TBK"nun 244. maddesinin de uygulama yeri bulunmadığı gözetildiğinde mahkeme kararı doğrudur, onanmalıdır. Çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.