Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/11157
Karar No: 2022/4483
Karar Tarihi: 29.03.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/11157 Esas 2022/4483 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2021/11157 E.  ,  2022/4483 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi



    İş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; bozmaya uyularak (21 HD) ilâmda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabul ve kısmen reddine ilişkin hükmün süresi içinde taraf avukatları tarafından temyiz edilmesi ve de davacı vekili tarafından da duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 24.06.2021 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü duruşmalı temyiz eden davacı adına Av. ... ile davalı ... (...) adına Av. ... geldiler. Diğer davalı adına gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak, hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosyanın maheline geri çevrilmesine karar verilmiştir. Eksiklik ikmal edidikten sonra Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
    1- Davalı ... Ağır Sanayi İnş. ve Taah. A.Ş vekilinin temyiz başvurusu yönünden yapılan incelemede:
    İş Mahkemeleri Kanunu özel kanun niteliğinde olup, öncelikle bu kanunda bir temyiz süresi belirtilmiş ise bu sürenin uygulanması gerekmektedir. İş mahkemelerince veya iş mahkemesi sıfatıyla verilen kararlara karşı temyiz süresi 30.1.1950 gün ve mülga 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 02.03.2005 gün ve 5308 sayılı Kanunla değişmeden önceki 8. maddesine göre sekiz gündür.
    Yine mülga 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun geçici 1. maddesine göre 20.07.2016 tarihinden itibaren uygulanan 5308 sayılı Kanunla değişik 8. maddesinin 3. fıkrasına göre, “Bölge adliye mahkemesinin para ile değerlendirilemeyen dava ve işler hakkındaki kararları ile miktar veya değeri beşbin lirayı geçen davalar hakkındaki nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden başlayarak sekiz gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.” Bu fıkradaki “beşbin” ibaresi 6763 sayılı Kanunun 5. maddesi ile “kırk bin Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir.
    25.10.2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 7. maddenin 3 ve 4. fıkrasına göre “12.1.2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun kanun yollarına ilişkin hükümleri, iş mahkemelerince verilen kararlar hakkında da uygulanır. Kanun yoluna başvuru süresi, ilamın taraflara tebliğinden itibaren işlemeye başlar.”
    HMK’nın 5.8.2017 tarihinde yürürlüğe giren 7035 sayılı kanunun 31. maddesi ile değişik 361/1. maddesine göre “Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinden verilen temyizi kabil nihai kararlar ile hakem kararlarının iptali talebi üzerine verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir.”
    5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nda katılma yolu ile temyize ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak anılan Yasanın 15. maddesi, İş Mahkemeleri Kanunu’nda açıklık bulunmayan hallerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) uygulanacağını düzenlemektedir. İş mahkemelerine özgü kurallar dışında, dava açılmasıyla başlayan bütün yargılama işlem ve yöntemlerinde olduğu gibi iş mahkemelerinden verilen kararlara karşı kanun yoluna başvurmalarda, HMUK hükümlerinin aynen uygulanması gerekir. Bu nedenle 6100 sayılı HMK’nın Geçici madde 3 atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 26.09.2004 gün ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 433/2. fıkrası gereğince karşı taraf, hükmü süresinde temyiz etmemiş olsa bile, cevap dilekçesinde hükme ilişkin itirazlarını temyiz dilekçesinin kendisine tebliğinden itibaren 10 günlük süre içerisinde bildirerek temyiz isteğinde bulunabilir. Yargıtay 16.06.1975 gün ve 1975/6-8 E.K. sayılı İBK kararından da aynı sonuç çıkmaktadır (HGK 16.11.2016 t. 2014/22-1260 E, 2016/1068 K.). Belirtilen hüküm yine 5236 sayılı Kanunla eklenen Geçici madde 2’ye göre, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar uygulanmasına devam olunmuştur.
    7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 7/3. maddesinde HMK’nın kanun yollarına ilişkin hükümleri, iş mahkemelerince verilen kararlar hakkında da uygulanır denildiğinden katılma yolu ile temyizin de HMK’ya tabi olduğu belirlenmiştir. HMK 366. maddenin yollaması ile temyiz yolunda da uygulanan 348/1. madde uyarınca, İstinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile iki haftalık süre içerisinde vereceği cevap dilekçesi ile temyiz yoluna başvurabilir.
    Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, iş mahkemelerince verilen ve HUMK hükümlerine göre temyiz edilen kararlarda temyiz süresi tebliğ tarihinden itibaren 8 gün, katılma yolu ile temyiz süresi ise temyiz dilekçesinin tebliği tarihinden itibaren 10 gündür. Bölge Adliye Mahkemelerince verilip HMK hükümlerine göre temyiz edilen kararlarda temyiz süresi, 20.07.2016-24.10.2017 tarihleri arasında 8 gün, 25.10.2017 tarihinden sonra ise 2 haftadır. Katılma yolu ile temyiz süresi ise 2 haftadır.
    Öte yandan COVİD-19 salgını sebebiyle 7226 sayılı kanun geçici 1. madde ve 29/04/2020 tarih , 2480 sayılı Cumhurbaşkanı kararı ile tüm adli süreler 13/03/2020 tarihinden itibaren 15/06/2020 tarihine kadar durdurulmuş olup bu sürelerin, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlayacağı durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılacağı belirtilmiştir. O halde bu döneme rastlayan sürelerin 30/06/2020 tarihine uzayacağı açıktır.
    Yine HMK 366. maddenin yollaması ile temyiz yolunda da uygulanan 346. madde uyarınca, temyiz dilekçesi kanuni süre geçtikten sonra verilirse, kararı veren mahkeme temyiz dilekçesinin reddine karar vermesi gerekir. Ancak temyiz edilen karar temyiz süresi geçtiği halde bu konuda inceleme yapılıp karar verilmeksizin dosya Yargıtay’a gönderilmiş ise, 01.06.1990 tarih, 1989/3 E, 1990/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı gereğince dosyanın mahalline çevrilmesine gerek olmaksızın Yargıtay tarafından temyiz talebinin süre yönünden reddine karar verebilecektir.
    Eldeki davada, ilk derece mahkemesince bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde verilen 18.02.2020 tarihli kararda temyiz süresi iki hafta olarak gösterilmiş, davalı .... vekiline karar Elektironik Tebligat Yönetmeliğinin 9/6.maddesi gereğince 10/06/2020 tarihinde tebliğ edilmiş sayılmış, iş bu davalı vekilinin temyiz dilekçesini mahkemeye 7226 sayılı Kanun ve Cumhurbaşkanlığı kararında belirtilen süreden sonra 01/07/2020 tarihinde sunulduğu anlaşılmaktadır.
    O halde davalı ... Ağır Sanayi İnş. ve Taah. A.Ş. vekilinin temyiz dilekçesinin yasal temyiz süresi geçtikten sonra verildiği anlaşıldığından temyiz dilekçesinin süre aşımı yönünden reddine, karar vermek gerekmiştir.
    2- Davacı ve davalı ... (RM Çelik) vekillerinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede:
    Dava sigortalının iş kazasından maluliyeti nedeniyle maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
    Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı Kararı).
    Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki Kuru, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, ... Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 ..., 1974, sayfa 395 vd.)
    Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
    Somut olayda mahkemece verilen 01.06.2016 tarihli ilk kararın (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 26.03.2018 tarih ve 2016/18235 E- 2018/2779 K sayılı ilamıyla “öncelikle kaza tarihinden önce davacı işçiye banka kanalıyla yapılmakta olan maaş ödemelerine ilişkin kayıt ve belgelerin dosyaya getirtilmesi, aynı zamanda davacının yaptığı kaynakçı ustalığı işi dikkate alınarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, TÜİK ve ilgili meslek odalarından, sendika üyesi işçi olması halinde ise bağlı bulunduğu sendikadan yapmış olduğu iş ile ilgili alabileceği ücreti araştırmak, aynı zamanda davalı tarafça kaza tarihinden sonra davacıya yapılan ödemelerin ifaya dönük olup olmadığını değerlendirmek, ifaya ilişkin olmasının kabulü halinde tazminat alacağından indirmek, ifa amacı taşımayan maaş ödemesi veya sosyal yardım amacıyla yapılan ödeme niteliğinde olduğunun tespiti halinde ise tazminat alacağından tenzil etmeden maddi tazminat alacağını belirlemekten ibaret” olduğu gerekçesiyle bozulduğu anlaşılmaktadır.
    Bozmaya uyan mahkemece kaza tarihinden önce davacı işçiye banka kanalıyla yapılmakta olan maaş ödemeleri yerine kaza tarihinden sonraki hesap hareketleri dosya içerisine getirilerek eksik araştırma yürütülmüş, emsal ücret araştırması kapsamında asgari ücretin 2,86 katı düzeyinde belirlenen ücreti dikkate alarak hesap yapan bilirkişinin 12.11.2019 tarihli hesap raporuna itibar edilmiş, kaza tarihinden sonra yapılan ödemelerin tenzili noktasında ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 55.maddesi kapsamında davalı işveren tarafından yapılan ödemelerin hangi gerekçe ile “ifa amacını taşıyan ödemeler” olarak kabul edildiği gerekçede açıkça belirtilmeden yapılan ödemelerin tamamı maddi tazminat alacağından tenzil edilerek sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
    O halde mahkemece yapılacak iş, uyulan bozma kararı gereklerine uygun olarak davacıya kaza tarihinden önce davalı işveren tarafından banka kanalıyla yapılmakta olan maaş ödemelerine ilişkin kayıt ve belgeler var ise (özellikle davalı adına açıldığı anlaşılan Garanti Bankası, Tuzla Şubesi ...nolu banka hesabına dair kaza öncesi maaş ödemelerini gösterir hesap ekstresini) dosyaya getirtmek, bu belgelerle beraber dosya kapsamındaki emsal ücret araştırmalarını dikkate alarak, davacının olay tarihinde yaptığı “kaynakçı ustalığı” işine uygun olarak alabileceği ücreti belirlemek, öte yandan, kaza tarihinden sonra işveren tarafından yapılan ödemelerin davacı tarafça “maaş niteliğinde olduğu ve açıkça ifaya yönelik olduğu kabul edilmemesine” karşın hangi gerekçe ile Türk Borçlar Kanunun 55. Maddesi kapsamında ifaya yönelik ödeme olarak kabul edildiği (gerekçesi de kararda) açıklanarak maddi tazminat alacağından tenzil edilip edilmeyeceği noktasında bir karar vermekten ibarettir.
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davacı ve davalı ... (RM Çelik) vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları dikkate alınarak bu aşamada bozma sebebine göre tarafların temyiz itirazlarının sair yönleri incelenmeksizin ilk derece mahkemesince verilen karar bozulmalıdır.
    SONUÇ:
    Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgililere iadesine,
    davacı avukatı yararına takdir edilen 3.815,00 TL duruşma avukatlık parasının davalılara yükletilmesine, davalı ... (RM Çelik) avukatı yararına takdir edilen 3.815,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıya yükletilmesine, 29.03.2022 tarihinde karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi