Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/5134
Karar No: 2016/392
Karar Tarihi: 20.01.2016

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2015/5134 Esas 2016/392 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davalı, müvekkilinden bono nedeniyle alacaklı olduğunu iddia ederken, davacı, bononun hile yoluyla kendisinden alındığını savunarak, borçlu olmadığının tespit edilmesi ve takibin iptal edilmesiyle %40 oranında tazminatın davalıdan alınması için menfi tespit davası açmıştır. Mahkeme, imza incelemesi sonucunda keşideci imzasının davacıya ait olduğunu belirlemiş, hile iddiası ise kanıtlanamamıştır. Ayrıca, bononun tanzim tarihiyle davayı açma tarihi arasında bir yıldan fazla süre geçtiği için hak düşürücü süre nedeniyle senedin onanmış sayılması gerektiği belirtilmiştir. Buna göre, davanın kabulüne ve davalının alacağı kanıtlayamadığı gerekçesiyle tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Ancak Yargıtay tarafından yapılan incelemede, yerel mahkemenin ispat külfetini davacıda değil de davalıda olduğu yönündeki gerekçesinde hata bulunduğu ve usul ve yasaya aykırı bir karar verildiği belirtilerek, kararın davalı yararına bozulması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Kanun Maddeleri: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 39/1 maddesi (Hak düşürücü süreler).
19. Hukuk Dairesi         2015/5134 E.  ,  2016/392 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... ile davalı vek. Av. ..."nın gelmiş olmalarıyla, duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    - K A R A R -

    Davacı vekili, müvekkilinin keşideci davalının lehtar olarak yer aldığı bir adet 180.000 sterlin bedelli bonoya dayalı olarak davalı tarafından müvekkili aleyhine takip başlatılmış ise de müvekkilinin davalıyı tanımadığını, müvekkilinin vekili olarak hareket eden davadışı ..."ün hile ile bu bonoyu müvekkiline imzalattırdıktan sonra davalıya verdiğini, bono nedeniyle davalıya bir borcu bulunmadığını belirterek, senet nedeniyle müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline ve %40 oranında tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, bono nedeniyle müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu, davacı iddialarının doğru bulunmadığını bildirerek, davanın reddini savunmuş ve %20 oranında tazminatın davacıdan tahsilini istemiştir.
    Mahkemece, bono nedeniyle alacaklı olduğuna dair ispat yükünün davalıda olduğu, taraf beyanları tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davalının alacaklı olduğunu ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, koşulları oluşmadığından davacının tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
    Dava bonodan dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir. Dava dilekçesinde imzanın davacıya ait olmadığı ve hile ile alınmış olabileceği ileri sürülmüş, cevaba cevap dilekçesinde ise açıkca hile iddiasına da dayanılmıştır.
    Menfi tespit davalarında birbiriyle çelişmeyen birden çok sebebe dayanılabilir. Mahkemece senet üzerinde imza incelemesi yaptırılmış ve keşideci imzasının davacıya ait olduğu saptanmıştır. Hile iddiası yönünden ise taraflar dinlenmiş, ancak dinlenen taraflar senedin hile ile alındığı konusunda görgüye dayalı beyanlarda bulunmamışlardır. Böylece hile iddiası da kanıtlanamamıştır. Kaldı ki senedin tanzim tarihiyle dava tarihi arasında bir yıldan fazla süre geçmiş ve böylece dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 s. TBK 39/1 maddesinde öngörülen hak düşürücü süre nedeniyle senedin onanmış sayılacağı sonucuna varılması gerekmiştir.
    Öte yandan somut olayda ispat külfeti senede karşı bu yönde iddialarda bulunan davacıda olup yerel mahkemenin ispat külfetinin davalıda olduğu ve davalının alacağını kanıtlayamadığı yönündeki gerekçesinde de isabet bulunmamaktadır.
    Hal böyle olunca usul ve yasaya aykırı görülen hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 20/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi