Esas No: 2022/2336
Karar No: 2022/4490
Karar Tarihi: 29.03.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/2336 Esas 2022/4490 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/2336 E. , 2022/4490 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
İlk DereceMahkemesi : ... 1. İş Mahkemesi
Dava, tazminat istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul ve kısmen reddine dair verilen karara karşı, davacılar ve davalı vekillerinin istinafa başvurması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince davalı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında kısmen kabul ve kısmen redde dair karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 8.Hukuk Dairesince verilen karar davalı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I- İSTEM:
Davacılar vekili asıl dava dosyasına ilişkin dava dilekçesinde özetle; müvekkili sigortalının 10.02.2014 tarihli iş kazasında sürekli iş göremezliğe uğradığını beyanla belirsiz alacak davası niteliğinde geçici iş göremez kaldığı süre için şimdilik 1.000 TL, sürekli iş göremezliğe uğraması nedeniyle şimdilik 1.000 TL, SGK tarafından karşılanmayan 22.490 TL tedavi, ilaç ve medikal gideri ile belgelenemeyen tedavi gideri kapsamında 1.000 TL’nin manevi tazminat olarak ise müvekkili sigortalı Ufuk lehine 200.000 TL, annesi ... ve babası ... lehine 20.000 TL’şer manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davacı vekili birleşen dava dosyasına ilişkin dava dilekçesinde özetle; müvekkili sigortalının aynı iş kazası nedeniyle bakıma muhtaç duruma gelmesi nedeniyle 1.000 TL bakıcı giderinin kaza tarihinden yasal faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davacı vekili 19.12.2017 tarihli dilekçesiyle geçici ve sürekli iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminat istemleri, tedavi gideri ile bakıcı gideri olarak toplam maddi tazminat istemini 1.108.458 TL’ye artırmıştır.
Davacı vekili 14.09. 2020 tarihli dilekçesiyle geçici ve sürekli iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminat istemini 829.681,82 TL’ye, bakıcı giderinden kaynaklı istemini 1.126.250 TL’ye artırmıştır.
II- CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının ve 3. şahsın ağır kusuru nedeniyle müvekkili şirketin kusursuz sorumluluğu açısından illiyet bağının kesildiğini, olayın meydana gelmesinde kusur ve sorumluluğu bulunmayan müvekkili şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, davacının kullandığı aracın yoldan çıkması ve şarampole girerek devrilmesi ile tek taraflı olarak kazanın meydana geldiğini, trafik kaza tespit tutanağında kazanın olay yerinde yapılan incelemesinde ... isimli sürücü'nün kullanmış olduğu ... plakalı aracı dalgın ve hızlı araç kullanması sonucu direksiyon hakimiyetini kaybetmesiyle yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası sonucu sürücü ... ile araçta yolcu olarak bulunan ...'nın yaralandığının tespit edildiğini, söz konusu kazanın bir trafik iş kazası olarak değerlendirilse dahi kastı veya işçilerin sağlığı ve işgüvenliği ile mevzuat hükümlerine aykırı hareketi veya suç sayılabilir bir hareketi olmayan, aracın güvenliği ile ilgili her türlü önlemi alan ve tüm işgüvenliği kurallarına uygun davranan, davacıya işiyle ilgili talimat verirken ve gözetim ve denetimde bulunurken, zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiği açık olan müvekkili şirketin, tehlike ile zarar arasında uygun illiyet bağı bulunmadığı, olayın davacının tam kusuru ile meydana geldiği de dikkate alındığında sorumluluğu yoluna gidilemeyeceğini, müvekkili şirketin kusurundan ya da sorumluluğundan söz edilemeyeceğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
III- MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 13.10.2020 tarihli kararında:
“A) Davacı ...’ün;
1-Maddi tazminat alacağı talebi yönünden,
a)Sürekli iş göremezlik zararı alacağı talebinin kabulü ile 829.681,82 TL’nin 19/02/2014 olay tarihinden yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
b)Tedavi ve yol gideri alacağı talebinin kabulü ile 8.181,84 TL’nin 19/02/2014 olay tarihinden yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
c)Bakıcı gideri alacağı talebinin kısmen kabulü ile 675.750,00 TL’nin 19/02/2014 olay tarihinden yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine,
c)Geçici iş göremezlik zararı ile belgeli ilaç medikal giderleri alacağı taleplerinin ayrı ayrı reddine.
2-Manevi tazminat alacağı talebinin kısmen kabulü ile takdiren 150.000,00 TL’nin 19/02/2014 olay tarihinden yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Manevi tazminat alacağı talebine yönelik fazla istemin reddine.
B)Davacılar ... ve ...’ün manevi tazminat alacağı taleplerinin kısmen kabulü ile; takdiren 7.500,00’er TL’nin 19/02/2014 olay tarihinden yasal faizi ile davalıdan tahsili ile ayrı ayrı davacılara ödenmesine,
Manevi tazminat alacağı talebine yönelik fazla istemin reddine” şeklinde karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
Bölge Adliye Mahkemesinin 18.02.2021 tarihli kararında:
“A)Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/(1) b)1. maddesi gereğince esastan reddine,
B)Davacılar vekilinin diğer istinaf sebeplerinin reddine, hakkaniyet indirimi ve manevi tazminata ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile ... 1. İş Mahkemesinin 2018/597E.- 2020/822 K. sayılı kararının HMK’nın 353/(1) b) 2. maddesi gereğince kaldırılmasına
Davanın ve Birleşen davanın kısmen kabulüne,
Davacı ...’ün;
1-Maddi tazminat alacağı talebi yönünden,
a)Sürekli iş göremezlik zararı alacağı talebinin kabulü ile 829.681,82 TL’nin 19/02/2014 olan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
b)Tedavi ve yol gideri alacağı talebinin kabulü ile 8.181,84 TL’nin 19/02/2014 olan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
c)Bakıcı gideri alacağı talebinin kısmen kabulü ile 901.000,00 TL’nin 19/02/2014 olan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine,
d)Geçici iş göremezlik zararı ile belgeli ilaç medikal giderleri alacağı taleplerinin ayrı ayrı reddine.
2-Manevi tazminat alacağı talebinin kısmen kabulü ile takdiren 150.000,00 TL’nin 19/02/2014 olan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,fazlaya dair istemin reddine,
3-Davacılar ... ve ...’ün manevi tazminat alacağı taleplerinin kabulü ile; takdiren 20.000,00’er TL’nin 19/02/2014 olan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile ayrı ayrı davacılara ödenmesine,” şeklinde karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; maluliyetin tespiti açısından davacının mevcutlu olarak Adli Tıp Kurumuna sevk edilerek rapor düzenlenmesinin istenmesinin gerekirken bu şekilde rapor düzenlenmediğini, müvekkili şirkete kusur verilmesinin hatalı olduğunu davacı eylemi ile illiyet bağının kesildiğini, aracı kullanan işçiye müvekkilinin müdahalede bulunamayacağını, hesaba esas ücretin 2014 yılında 1,32 kat olarak alınmasına karşın, sonrasında 2016 yılında asgari ücretteki yüksek zam nedeniyle aynı oranlı bir artışın olmayacağı halde bu oran uygulanarak hesap yapılmaya devam edilmesinin hatalı olduğunu, hesaptan 5510 sayılı Kanunun 21/4.maddesi gereği az tenzilat yapılmasının hatalı olduğunu, ikinci talep artırım dilekçesine itibar edilmesinin hatalı olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesince hakkaniyet indiriminin azaltılmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, reddolan toplam miktar üzerinden müvekkili lehine vekalet ücreti takdiri gerektiği halde hakkaniyet indirimi yapılan tutardan vekalet ücreti takdir edilmemesinin hatalı olduğunu, manevi tazminatların fazla olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
A) Davalı vekilinin Davacı ... ile ... lehine hükmedilen manevi tazminat hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde:
Mülga 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 20.07.2016 tarihinden itibaren uygulanan 8. maddesinin 3. fıkrasına göre, “Bölge Adliye Mahkemesinin para ile değerlendirilemeyen dava ve işler hakkındaki kararları ile miktar veya değeri beşbin lirayı geçen davalar hakkındaki nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden başlayarak sekiz gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.” Bu fıkradaki “beşbin” ibaresi 6763 sayılı Kanunun 5. maddesi ile “kırk bin Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir.
Mülga 5521 sayılı Kanunun, 6763 sayılı Kanun 5. maddesi ile değişik beşinci fıkrasına göre parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı öngörülmüştür.
25.10.2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8. maddesinde “temyiz edilemeyen kararlar” sayılmış ancak miktar itibariyle kesinliğe bu maddede yer verilmemiş, 7/3. maddede, 6100 sayılı HMK’nın kanun yollarına ilişkin hükümlerinin, iş mahkemelerince verilen kararlar hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca, Bölge adliye mahkemelerinin miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararların temyiz yoluna başvurulamayacağı hükme bağlanmıştır. HMK Ek madde 1 hükmüne göre de, 362. maddedeki parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı belirtilmiştir.
HMK 362/2. maddesine göre “Birinci fıkranın (a) bendindeki kararlarda alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda, kırk bin Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması hâlinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kırk bin Türk Lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Ancak, karşı taraf temyiz yoluna başvurduğu takdirde, diğer taraf da düzenleyeceği cevap dilekçesiyle kararı temyiz edebilir”
HMK 366. maddenin yollaması ile temyiz yolunda da uygulanan 346. madde uyarınca, temyiz dilekçesi kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme temyiz dilekçesinin reddine karar verir. Ancak temyiz edilen karar kesin olduğu halde bu konuda inceleme yapılıp karar verilmeksizin dosya Yargıtay’a gönderilmiş ise, 01.06.1990 tarih, 1989/3 E. - 1990/4 K. sayılı içtihadı birleştirme kararı gereğince dosyanın mahalline çevrilmesine gerek olmaksızın Yargıtay tarafından temyiz talebinin reddine karar verebilecektir.
Yukarıda belirtildiği şekilde, iş mahkemelerinin kararlarının istinaf incelemesi sonucu Bölge adliye mahkemelerince verilen kararlarda karar tarihine göre kesinlik sınırı: 20.07.2016 - 01.12.2016 tarihleri arasında 5.000,00 TL; 02.12.2016 tarihi sonrası için 40.000,00 TL; 01.01.2017 sonrası için 41.530,00 TL, 01.01.2018 tarihi sonrası için 47.530,00 TL; 01.01.2019 tarihi sonrası için 58.800,00 TL, 01.01.2020 tarihi sonrası için 72.070 TL, 01.01.2021 tarihi sonrası için 78.630,00 TL’dir.
Somut olay incelendiğinde, ilk derece mahkemesince verilen 13.10.2020 tarihli kararda manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulü ile davacı anne ... ve baba ... lehine 7.500,00 TL’şer manevi tazminata hükmedildiği, kararın davacılar ve davalı vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 01.12.2020 tarihli kararıyla davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile aynı davacılar lehine 20.000 TL’şer manevi tazminata hükmedildiği anlaşılmıştır. 6100 sayılı HMK’nun 110.maddesi kapsamında dava yığılması (objektif dava birleşmesi) kapsamında her bir talebin ayrı bir dava olduğu ve diğer hükümlerden ayrı olarak hüküm ve sonuç doğuracağının bu yönle de kesinlik sınırının ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği gözetildiğinde davacı ... ve ... lehlerine hükmedilen manevi tazminat hükümlerinin Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihinde yürürlükte olan 78.630,00 TL’lik temyiz (kesinlik) sınırının altında kaldığı anlaşılmakla, davalı vekilinin bu kısma yönelik temyiz istemlerinin kesinlik nedeniyle reddine karar verilmiştir.
B) Davalı vekillinin davacı ... lehine maddi ve manevi tazminat hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde:
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplerle temyiz edenin sıfatına, temyiz kapsam ve nedenlerine göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
1- Taraflar arasında usuli kazanılmış hakkın varlığı konusunda uyuşmazlık bulunduğu anlaşılmaktadır. Usuli kazanılmış hak (Usuli müktesep hak) kavramı davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.( HGK.nun 12.07.2006 T., 2006/4-519 E, 2006/527 K, 03.12.2008 T., 2008/10-730 E., 2008/732 K.) Usuli kazanılmış hak ilkesi kamu düzeniyle ilgilidir. (09.05.1960 T., 21/9; 04.02.1959 gün 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı)
Somut olayda ilk derece mahkemesinin 28.12.2017 tarihli kararının davacılar vekili tarafından bakıcı gideri alacağından %40 indirimin fazla olduğu, tedavi giderine tam olarak hükmedilmesi ve manevi tazminatların azlığı noktasından; davalı vekili tarafından ise iş kazasının gerçekleştiği aracın davacı sigortalı tarafından kullanılması nedeniyle illiyet bağının davacı kusuru ile kesildiği, hükme esas alınan sürekli iş göremezlik oranının hatalı belirlendiği, hesap raporunun hatalı olduğu ve manevi tazminatın fazlalığı noktasından istinaf edildiği, Bölge Adliye Mahkemesinin 12.07.2018 tarihli kararıyla davacının sürekli iş göremezlik oranına itirazlarının karşılanması yönünden ilk derece mahkemesi kararının kaldırıldığı, bu yönle ilk karara esas alınan 03.10.2017 tarihli hesap raporundaki verilerin davacı tarafından istinaf edilmemesi nedeniyle bu verilen davalı lehine usuli kazanılmış hak teşkil ettiği halde kaldırma kararından sonra alınan 01.06.2020 tarihli hesap raporunda işlemiş (bilinen) devre sonunun 31.12.2020 tarihine çekilmek suretiyle yapılan hesabın hükme esas alınması hatalı olmuştur.
2- 6100 sayılı H.M.K.'nun 107. maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davası, özellikle zararın baştan belirlenemediği ancak bir incelemeden sonra zararın tam olarak tespitinin mümkün olduğu tazminat taleplerinde söz konusu olur. Alacaklının böylesi bir davayı açabilmesi için alacağının miktarını tam ve kesin olarak belirlemesinin objektif olarak mümkün olmaması gerekir. Alacak miktarı biliniyorsa ya da bilinebilecek durumda ise böyle bir dava açılamaz. Çünkü bu durumda her davada arandığı gibi hukuki yarar aranacak olup alacak miktarının biliniyor yada bilinebilecek olması halinde davacının hukuki yararından söz edilemez.
Belirsiz alacak davasında yapılan yargılama sırasında alacağın miktarının tam olarak belirlenmesi ile davacı talebini iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın artırabilecektir. Alacağın belirli hale gelmesi sonrasında ortaya çıkan yeni talep eksik belirtilirse davacının bundan sonraki yeni artırma isteği iddianın genişletilmesi yasağıyla karşılaşacaktır. Çünkü böylesi bir durumda alacağın belirsizliği değil davacının kendi ihmalinden kaynaklanan bir durum söz konusudur.
Somut olayda davacı sigortalının maddi tazminat isteminin belirsiz alacak davası niteliğinde dava konusu edildiği ve 03.10.2017 tarihli rapor ile bilinir hale gelmesi üzerine davacılar vekilinin 19.12.2017 tarihli dilekçesiyle maddi tazminat istemlerini bu raporda hesap edilen miktarlara artırmasına karşın; Bölge Adliye Mahkemesince verilen kaldırma kararı üzerine alınan 01.06.2020 tarihli rapora itibarla davacılar vekilinin 14.09.2020 tarihli ikinci bir talep artırım dilekçesi sunduğu ilk derece mahkemesince bu ikinci talep artırım dilekçesine itibarla karar verilmiş ise de varılan sonuç usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Bu açıklamalar doğrultusunda mahkemece yapılacak iş, davacı sigortalı ...’ün maddi tazminat alacaklarının belirlenmesi noktasında 03.10.2017 tarihli hesap raporunda tespit olunan miktarlar yönünden davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğunu gözetmek, öte yandan belirsiz alacak davasında alacağın belirli hale gelmesinden sonra bir kez talep artırım talebinde bulunulabileceğini, ikinci kez yapılan talep artırımın hukuken sonuç doğurmayacağını dikkate alarak davacı tarafça yapılan 19.12.2017 tarihli ilk talep artırım dilekçesini dikkate almak, özellikle bakıcı gideri istemiyle verilecek kararda dosya kapsamındaki bilgi belgelere göre hakkaniyet indiriminin %20 olarak belirlenmesinin hakkaniyete uygun olduğunu gözeterek hükme esas alınacak rapora bu oranı uygulayarak davacının bakıcı giderini belirlemek, usuli kazanılmış hakları da dikkate alarak davacının diğer maddi tazminat istemleri ile manevi tazminat istemleri hakkında bir karar vermekten ibarettir.
Bölge Adliye Mahkemesince, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bölge Adliye Mahkemesince ilk derece mahkemesinin ortadan kaldırılarak yeniden esas hakkında verdiği karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/2 maddesi gereğince BOZULMASINA, davalı tarafça yatırılan temyiz harçlarının istek halinde davalıya iadesine, dosyanın kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 29.03.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.