Esas No: 2022/285
Karar No: 2022/4550
Karar Tarihi: 29.03.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/285 Esas 2022/4550 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/285 E. , 2022/4550 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
İlk DereceMahkemesi: ... 1. İş Mahkemesi
Dava, 5434 sayılı Yasa kapsamında geçen fiili hizmet zammı süresi dikkate alınarak, 01.11.2018 tarihi itibari ile yaşlılık aylığı tahsisi ve aylıkların yasal faizleri ile davalı kurumdan tahsili istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; davacının 31.03.1970 doğumlu olup, 15.04.1988-14.03.2007 tarihleri arasında Türk Hava Kuvvetleri'nde muvazzaf subay olarak görev yaptığını, 18 yıl 11 aya karşılık yıpranma payı olarak 3 yıl 10 ay 15 gün fiili hizmet zammının mevcut olduğunu, 4/a kapsamında 07.03.2007 tarihinde işe girerek 34 09 200708836 sigorta sicil numarasıyla özel hava yolunda pilot olarak çalıştığını, 4/c ve 4/a çalışmalarının birleştirilmesini talep ettiğini, yaşlılık aylığı tahsis talebinin şartları yerine getirmediği gerekçesiyle kurum tarafından reddedildiğini, 3 yıl 10 ay 15 günlük fiili hizmet zammı süresinin davacının doğum tarihini ve hizmet başlangıç tarihini geriye çekmesi gerekirken işlemin kurum tarafından yanlış yapıldığını belirterek müracaat tarihini izleyen ay başı olan 01/11/2018 den itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespiti ile bu tarihten itibaren her bir aylığın yasal faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum vekili, özetle: davanın yasal süresi geçtikten sonra açıldığını belirterek zaman aşımı itirazında bulunmuş, davalı kurum işleminin yasalara uygun olduğunu, fiili hizmet zammı süresinin yaş haddinden indirilemeyeceğini davacı hakkında gereken ve yasal indirim yapıldığını başkaca bir uygulama yapma olanağının bulunmadığını, belirterek davanın reddini savunmuştur.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesi, Mahkemece yapılan yargılama, SGK kayıtları, bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının 31/03/1970 doğumlu olup, 5434 sayılı yasa kapsamında T.C. Emekli Sandığında geçen çalışma sürelerinin 19/04/1988-14/09/1991 arası 3 yıl 5 ay olduğu, 15/09/1991-14/03/2007 arası 15 yıl 6 ay olduğu, yine aynı yasa kapsamında 3 yıl 10 ay 15 gün fiili hizmet zammının bulunduğu bu nedenle toplam hizmetinin 22 yıl 9 ay 15 gün olduğu, sigorta başlangıcının 15/04/1988 olduğu ve fiili hizmet zammı dikkate alındığında sigorta başlangıcının 30/05/1984 olarak kabulü ile bu tarih dikkate alınarak yaşlılık aylığı koşullarının tespit edilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Davacının doğum tarihi olan 31/03/1970 ten fiili hizmet zammı süresi olan 3 yıl 10 ay 15 gün çıkarıldığında 16/05/1966 tarihinin bulunduğu, bu başlangıç tarihi esas alınarak mevcut durumuna göre 506 sayılı yasanın geçici 81. maddesine göre davacının emeklilik şartlarının 48 yaş, 25 yıl, 5225 gün prim ödeme gün sayısı olması gerektiği anlaşılmıştır. Davacının 30/05/1984 tarihinde işe girişi kabul edildiğinde 25 yıllık sigortalılık süresinin 30/05/2009 tarihinde dolacağı ve tahsis talep tarihi itibariyle 25 yılın dolduğu anlaşılmıştır. Yaş bakımından ise 16/05/1966 esas alındığında 48 yaş şartını 16/05/2014 tarihinde tamamlamıştır. Hizmet süresi bakımından ise 4/a ve 4/b çalışmalarının toplamı 11.897 gün olup, prim ödeme gün sayısınıda doldurmuştur. Ayrıca T.C. Emekli Sandığı çalışmasından sonra SSK sigortalılığı mevcut gün sayısı olarak 4124 olduğundan hizmetlerin birleştirilmesi hakkındaki yasalar çerçevesinde 1260 gün şartıda gerçekleşmiş bulunmaktadır. Davacının 22/10/2018 tarihli tahsis talebinin geçerli olduğu, bu tarihi takip eden ay başı olan 01/11/2018 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığı kanısına varılmış, 5510 sayılı yasanın 42. maddesi gereğince yaşlılık aylığı tahsis tarihini takip eden 3 aylık yasal sürenin sonundan itibaren faiz hakkı doğacağı anlaşılmış, davacının davasının kabulüne dair hüküm kurulmuştur.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi, Dosyadaki kayıt ve belgelere göre; 31.03.1970 doğumlu davacı ...'in;
1.15.04.1988 - 14.09.1991 (3 yıl 5 ay) ve 15.09.1991-14.03.2007 (15 yıl 6 ay) tarihleri arasında olmak üzere toplam 18 yıl 11 ay 4/1-c bendi kapsamında hizmeti ve 3 yıl 10 ay 15 gün fiili hizmet zammı süresinin bulunduğu,
2.Davacının 23.05.2002 tarihine kadar 3 yıl 5 ay öğrencilik, 10 yıl 8 ay 8 gün muvazzaf subaylık ve bu süreyle orantılı olarak 962 (2 yıl 8 ay 2 gün) gün fiili hizmet süresi zammı bulunduğu ve böylece 23.05.2002 tarihindeki tüm hizmetinin 16 yıl 9 ay 10 gün olduğu ve 506 sayılı Kanun'un Geçici 81.maddesinin B bendinin (f) alt bendine göre 25 yıl sigortalılık süresi, 49 yaş ve 5300 gün primi bulunması halinde yaşlılık aylığına hak kazanacağı,
3.Davacının 22.10.2018 tarihli yaşlılık aylığı tahsis talebine verilen 23.10.2018 gün ve 14105420 sayılı Kurum işleminin incelenmesinde, davacının 11897 gün primi bulunduğu ancak 49 yaş şartını yerine getiremediğinden aylık talebinin reddedildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacının tahsis talep tarihi itibariyle sigortalılık süresi ve prim gün sayısı koşulunu sağladığı açıktır.
Uyuşmazlık; 506 sayılı Kanun'un Geçici 81. maddesine göre yaşlılık aylığına hak kazanma koşulları belirlenirken, 23.05.2002 tarihi itibariyle hesaplanacak olan sigortalılık süresine fiili hizmet zammı süresinin tamamının mı yoksa 23.05.2002 tarihine kadarki hizmeti ile orantılı kısmının mı ilave edilmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından yayımlanan 2018/38 sayılı Genelgenin "4.2. Kanunun Geçici 48 inci Maddesine Göre Prim Farkını Ödeyenlerin Fiili Hizmet Süresi Zammından Yararlanmasına İlişkin Usul ve Esaslar" başlıklı bölümünde yer alan "...Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce çalışmaya başlayan 4/1-(a) kapsamındaki sigortalıların 5434 sayılı Kanunun mülga 32 nci maddesine tabi fiili hizmet süresi zamlarının bulunması halinde sigortalıların öncelikle 8/9/1999 ve/veya 23/5/2002 tarihindeki sigortalılık süreleri tespit edilecek ve bu tarihlere kadar 5434 sayılı Kanunun mülga 32 nci maddesi kapsamında geçen fiili hizmet süresi zamları anılan tarihler itibariyle tespit edilen sigortalılık süresine ilave edilecek ve sigortalının hangi tarih itibariyle aylığa hak kazandığı tespit edilecektir. Tahsis talep tarihi itibariyle sigortalılık süresi şartının yerine gelip gelmediğinin tespitinde sigortalıların 2008/Ekim ay başına kadar 5434 sayılı Kanunun mülga 32 nci maddesi kapsamında geçen fiili hizmet süresi zamları dikkate alınacaktır..." düzenlemesi gereğince sigortalının 23.05.2002 tarihine kadarki hizmetiyle orantılı fiili hizmet zammı süresinin 23.05.2002 tarihine kadarki hizmetine ilave edilerek aylık koşullarının belirlenmesi gerekmektedir. Kurumun yukarıda açıklanan düzenlemesi kademeli geçiş hükümlerini düzenleyen 506 sayılı Kanun'un Geçici 81. maddesine de uygundur.
Somut olayda; davacının 506 sayılı Kanun'un Geçici 81.maddesinin B bendinin (f) alt bendine göre 25 yıl sigortalılık süresi, 49 yaş ve 5300 gün primi bulunması halinde yaşlılık aylığına hak kazanacağı, 49 yaşını 31.03.2019 tarihinde doldurduğu, 5434 sayılı Kanun'un 205/son ve 506 sayılı Kanun'un Ek 39'uncu gereği fiili hizmet süresi zammının tamamının yaş haddinden indirilmesi gerektiği, buna göre 16.05.2015 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı koşullarını sağlamış olup 22.10.2018 tarihli yaşlılık aylığı tahsis talebine istinaden 01.11.2018 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazanmıştır.
Yukarıda yer alan maddi ve hukuki açıklamalar ışığında, her ne kadar mahkeme kararında "3 yıl 10 ay 15 günlük fiili hizmet zammı süresinin hizmet başlangıç tarihinden geriye çekilmesi gerektiği" belirtilmiş ise de İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yer alan gerekçe doğrultusunda sonucu itibariyle usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalı Kurum vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b.1 bendi uyarınca oy birliğiyle esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı kurum vekili, kurum işlemlerine herhangi bir hatanın mevcut olmadığını aslen davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
V- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Eldeki davada, davacı, 5434 sayılı Yasa kapsamında hak kazandığı fiili hizmet süresi zammının tamamının tahsis şartlarında dikkate alınması ile tahsis yapılırken sigortalılık başlangıç tarihinden geriye çekilmesi ve bulunacak sigortalılık süresine göre tabi olunması gereken yaş haddinden de düşülerek, kendisine yaşlılık aylığı bağlanmasını ve aylıkların faiziyle kurumdan tahsilini talep etmiştir.
Uyuşmazlık, 5434 sayılı Yasanın 32. vd. maddeleri hükümlerince hak kazanılan fiili hizmet zammının hizmet birleştirilmesi ve tahsis aşamasında nasıl dikkate alınması gerektiği ile bu sürenin 2829 sayılı Yasanın 8. Maddesi gereğince uygulanması gereken 506 Sayılı Yasa kapsamındaki tahsis işlemlerinde sigortalılık başlangıç tarihinden geriye gidilmek suretiyle sigortalılık süresine eklenip eklenmeyeceği ve bu süre üzerinden belirlenecek yaş haddinden de düşülüp düşülemeyeceği hususundadır.
Uyuşmazlığın çözümü bakımından, öncelikle davacının hak kazandığı fiili hizmet zammı kavramı, niteliği ve 5434 sayılı Yasadaki itibari hizmete ilişkin hükümlerin varlığı ile 506 sayılı Yasa kapsamında yer alan itibari hizmet süresi kavramları ile birlikte yaşlılık aylığı tahsis koşulları üzerinde durulmalıdır.
5434 sayılı Yasanın 10. kısmında (31. ila 34. maddeleri arasında) fiili hizmet müddeti, 11. kısmında (35 ila 38. maddelerinde) ise itibari hizmet süresi düzenlenmiştir.
5434 sayılı Yasanın 31. maddesinde “Fiili hizmet müddeti; iştirakçinin 30 uncu madde gereğince bu kanunla tanınan haklardan faydalanmaya başladığı tarihten itibaren tam kesenek vermek suretiyle geçirdiği müddet” olarak tanımlanmış, 32. Maddesinde; İştirakçilerin, 5434 sayılı Yasa kapsamında kesenek ödenen her yılı için görevlerine göre eklenecek fiili hizmet zamları belirlenmiş ve 32’nci maddede gösterilen vazifelere yılbaşından sonra girenlerin fiili hizmet müddet zamlarının, girdikleri ay hariç olmak üzere, o yılın geri kalan ayları için ve yılsonundan önce ayrılanların fiili hizmet müddeti zamlarının, ayrıldıkları ay da dâhil olmak üzere, yılın geçmiş ayları için hesaplanacağı belirtilmiş, ayrıca fiili hizmet müddeti zamlarının, emeklilik işlemlerinde fiili hizmet sayılacağı fakat toplamının 8 yılı geçemeyeceği belirtilmiş olsa da, Lokomotif makinist ve ateşçilerin bu süreden istisna olduğu, son olarak 34. maddesinde ise, fiili hizmet sürelerinin her yıl ilgili kurumlarınca, yılsonlarından itibaren 3 ay içinde Sandığa göndermeye ilişkin zorunluluk düzenlenmiştir.
Eklemek gerekirse; 5434 sayılı Yasanın geçici 205. maddesinde de, 32’inci madde gereğince fiilî hizmet sürelerine zam yapılanların bu maddede belirtilen yaş hadlerinden, hizmetlerine eklenen fiilî hizmet süresi zammı kadar indirim yapılır. Hükmü yer almaktadır.
5434 sayılı Yasada düzenlenen “itibari hizmet” süresi ise, 35.maddede “Bu kanun gereğince bağlanacak aylıklar ve yapılacak kesenek iadesi ve toptan ödemelerin hesabında fiili hizmet müddetlerine eklenen süredir” şeklinde tanımlanmış, 36. maddede; iştirakçilerin, görevlerine göre fiili hizmet sürelerinin her yıl için fıkralarında gösterilen itibari hizmet süreleri ekleneceği belirtilmiş ve açıkça (zamlar hariç) tutulmuş olup, toplamlarının 3 aydan az ve toplamı 5 yıldan fazla olamayacağı belirtilmiştir.
506 sayılı Yasanın ek 5.maddesinde de “itibari hizmet süresi” kavramına yer verilmiş olup, bu maddede ise, “506 sayılı Kanuna göre sigortalı sayılanların, kanunda sayılan görevlerde geçen sigortalılık sürelerine, bu sürelerin her tam yılı için, hizalarında gösterilen süreler, sigortalılık süresi olarak eklenir.” hükmü ile öncelikle; 18.02.2000 tarihli 1997/1 Esas ve 2000/1 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’na göre, salt sigortalılık süresine eklenmesi gereken süre olarak tanımlanmıştır.
506 sayılı yasanın Ek 39'uncu maddesinde de "Bu Kanunun Ek 5 ve Ek 6’ncı maddeleri gereğince sigortalılık süresine ilave edilen gün sayıları, beş yıldan çok olmamak üzere bu Kanun'un 60. ve Geçici 81'inci maddelerinde belirtilen yaş hadlerinden indirilir." düzenlemesine yer verilmiştir.
Konu, son olarak 5510 sayılı Yasa ile düzenlenmiş ve 01.10.2008 günü itibarıyla aynı tarihte yürürlüğe giren “Fiili hizmet süresi zammı” başlıklı 40. maddesinde, belirtilen iş yerlerinde ve işlerde çalışan sigortalıların prim ödeme gün sayılarına, bu iş yerlerinde ve işlerde geçen çalışma sürelerinin her 360 günü için karşılarında gösterilen gün sayılarının, fiili hizmet süresi zammı olarak ekleneceği, çalışmanın fiili hizmet süresi zammı kapsamında değerlendirilebilmesi için, tablonun (13) ve (14) numaralı sıralarında belirtilen sigortalılar hariç, sigortalının kapsamdaki iş yerleri ile birlikte işlerde fiilen çalışması ve söz konusu işlerin risklerine maruz kalmasının şart olduğu açıklanmıştır.
5510 sayılı Yasanın “Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortasına ilişkin bazı geçiş hükümleri” başlıklı geçici 1. Maddesinde yer alan “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında, 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve diğer bağımsız çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ve bu Kanunla mülga 2926 sayılı tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında kabul edilir.” hükmü nedeniyle, tahsis koşulları bakımından davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun 60 ve geçici 81’inci maddelerinde yaşlılık aylığından yararlanmak için; kural olarak maddede belirlenen yaşa ulaşmış olmak, belirli bir süre prim ödemek, işten ayrılmak ve talepte bulunmak koşulları öngörülmüştür. Ne var ki, Anayasa Mahkemesi 2019/104 Esas, 2021/13 Karar ve 14.01.2021 tarihli kararı ile “17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası’nın mülga 62. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “....çalıştığı işten ayrıldıktan sonra...” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline” karar vermiş ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararının gerekçesinden de anlaşılacağı üzere işten ayrılma koşulunu özünde Anayasaya aykırı kabul etmiştir.
2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun’un 4’üncü maddesindeki; “kurumlara tabi çeşitli işlerde çalışmış olanların hizmet süreleri, aynı tarihlere rastlamamak kaydıyla bu Kanuna göre aylık bağlanmasına hak kazanıldığında birleştirilir.” hükmü uyarınca çeşitli sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak geçen hizmet süreleri de yaşlılık aylığı bağlanmasına esas olmak üzere birleştirilmekte ve sigortalının yaşlılık aylığı bağlanması için tabi olduğu yaş, prim gün sayısı ve sigortalılık süresi tespit edilmektedir.
Yukarıda sayılan düzenlemeler birlikte irdelendiğinde; mahkemece, 2829 sayılı Yasa kapsamında hizmetleri birleştirilen ve 506 sayılı Yasa kapsamında tahsis koşulları uyuşmazlık konusu olan, davacının 5434 sayılı Yasanın 32. vd. maddeleri hükümlerince hak kazandığı “fiili hizmet zammının” tahsis koşullarından olan yaş haddinden indirilmesine ilişkin kabul, 506 sayılı Yasanın Ek 39'uncu maddesi karşısında yerinde ise de, 5434 sayılı Yasada yer alan “fiili hizmet zammının”, iştirakçilerin görev yaptıkları süreler boyunca ve tam kesenek vermek suretiyle geçirdiği sürelere ilişkin olarak yapılan ek bir zam niteliğinde olduğu ve fiili hizmet süresine eklenmesi gerektiği, buna göre eklenen bu hizmetin, iştirakçilerin fiili hizmet süresini, emeklilik ikramiye miktarını ve emekli aylığı bağlama oranını artırdığı ve yaş haddinden de 8 yıla kadar indirim sağladığı, 5434 sayılı Yasanın 11. kısmında 35 vd. maddelerinde ayrıca düzenlenmiş olan “itibari hizmet” sürelerinin de, istekle emekliye ayrılmak için gerekli olan, kadınlarda 20, erkeklerde 25 hizmet yılının hesabı ve emekli ikramiyesinin hesaplanmasında bu sürenin dikkate alınmayacağı, ancak keseneklerin iadesinde, toptan ödeme yapılmasında ödenecek paranın ve aylık bağlanmasına hak kazanılması halinde bağlanacak aylığın oranının artmasına etki ettiği dikkate alınarak, 5434 sayılı Yasanın 32. vd. maddelerinde düzenlenmiş “fiili hizmet zammının”, 506 sayılı yasadaki ve içtihadı birleştirme kararı gereğince sadece sigortalılık süresine eklenmesi gereken “itibari hizmet” süresinden farklı bir kavram olduğu açıkça anlaşılmakta olduğundan, bu sürenin 506 Sayılı Yasa kapsamında tahsise esas sigortalılığın başlangıç tarihinden geriye çekilmesi mümkün değildir. Başka bir deyişle, 5434 sayılı Yasa kapsamında hak kazanılan “fiili hizmet zammının” kişilerin fiili hizmetine eklenmesi gerektiği söylenebilir ise de, birleşen hizmetler sonrasında, 506 sayılı Yasanın 60. Ve geçici 81. Maddesindeki yaşlılık aylığı bağlanmasına ilişkin koşullar bakımından uygulama yapılırken, sigortalılık süresi yönünden, kişinin sigortalılık başlangıç tarihiden geriye doğru ekleme yapılması ile sigortalılık başlangıç tarihinin geriye çekilmesi suretiyle, ek bir sigortalılık süresine veya başkaca bir uygulama yapılmasına imkân vermediği hususu dikkate alınmalı ve buna göre tahsis koşulları yeniden irdelenmeli, sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, mahkemece yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Kabule göre de; aylıkların geç ödenmesi nedeniyle işleyen faizler bakımından, 5510 sayılı Yasa’nın 42. maddesinin “Kurum, sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanacak gelir, aylık veya toptan ödemeleri, gerekli belgelerin ve incelemelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde hesap ve tespit ederek sonuçlarını yazı ile bildirir.” hükmü uyarınca, Kurum'un, yaşlılık aylığı tahsis tarihini takip eden 3 aylık sürenin sonundan itibaren faiz alacağı ile sorumlu tutulacağı nazara alındığında, mahkemece bu durumun dikkate alınmaması ve infazda tereddüt uyandıracak şekilde karar verilmesi de, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun reddine ilişkin kararının kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 29.03.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.