Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2017/3252
Karar No: 2022/1504
Karar Tarihi: 22.03.2022

Danıştay 10. Daire 2017/3252 Esas 2022/1504 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2017/3252 E.  ,  2022/1504 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ONUNCU DAİRE
    Esas No : 2017/3252
    Karar No : 2022/1504

    TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- …
    2- …
    3- …
    4- …
    VEKİLLERİ : Av. …

    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı / ANKARA
    VEKİLİ : 1. Hukuk Müşaviri Yrd. …

    İSTEMİN_KONUSU : ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacıların yakını …'nun, 05/02/2007 tarihinde polis tarafından açılan ateş sonucu vefat ettiğinden bahisle, bu olay nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararlara karşılık olarak 20.000,00 TL (miktar arttırımı sonrası 68.272,00 TL) maddi, 300.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesince, Danıştay Onuncu Dairesi'nin 13/04/2012 tarih ve E:2011/10810, K:2012/1447 sayılı, davanın süre aşımı yönünden reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararının bozulmasına yönelik kararına uyularak uyuşmazlığın esası yönünden yapılan yargılama neticesinde; ... Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında, polis memuru sanıkların bilinçli taksirle bir kişinin ölümüne ve bir kişinin nitelikli yaralanmasına sebep oldukları anlaşılarak altışar yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verildiği, dava dosyasındaki bilgi belgeler ile ... Ağır Ceza Mahkemesi'nin anılan kararı birlikte değerlendirildiğinde, …'nun kusurlu olmakla birlikte davalı idarenin görevli personelinin bilinçli taksirle …'nun ölümüne sebep oldukları anlaşılmakla idarenin hizmet kusuru bulunduğu konusunda kuşkuya yer bulunmadığı, polis memurlarının yargılandığı davada verilen mahkeme kararının gerekçesinde, İstanbul koşullarında güvenlik güçleri olan sanıkların suç failleri olarak düşündükleri, maktulün de içinde bulunduğu kişileri, takviye kuvvet isteme ve çevrede gerekli can güvenliğini sağlama, aynı zamanda kendilerine de zarar gelmeyecek şekilde koruma önlemleri alma imkanı varken bu gerekliliğe uymayarak ve acele davranarak da bu olaya sebebiyet vermiş olmalarının başlı başına sorumluluk gerektirdiği, olayın bir bütün halinde dosyada var olan takdiri ve teknik kanıtlarla birlikte değerlendirildiğinde sanıkların öngördükleri ancak istemedikleri ölüm sonucunu bilerek, kaçmakta olan araca çukurda olan bir bölgede ateş etmek suretiyle ölüme neden oldukları belirtilerek sanıklara verilen cezada lehlerine herhangi bir tahrik indirimi yapılmadığı, mahkeme kararının bu gerekçesi dikkate alındığında maktule herhangi bir kusur izafe edilemeyeceği ve dolayısıyla idarenin yüzde yüz kusurlu olduğu gerekçesiyle maddi tazminat yönünden 23/02/2016 tarihli bilirkişi raporu esas alınarak davanın kısmen kabulü ile anne …'na 36.364,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi, baba …'na 31.908,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ödenmesine, fazlaya ilişkin istemler yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
    I- Davacılar tarafından; İdare Mahkemesince müteveffanın kardeşleri olan davacılar Emre Dervişoğlu ve Ümran Dervişoğlu'nun maddi ve manevi tazminat istemleri hakkında hüküm kurulmadığı, müteveffanın ölüm anına kadar kardeşlerine de maddi katkı sağlamakta olduğu, destekten yoksun kalma tazminatı yönünden de manevi tazminat yönünden de kardeşlerin de hak sahibi olduğu, faiz başlangıç tarihinin olay tarihi olarak belirlenmesi gerekirken dava tarihi olarak hüküm kurulmasının hatalı olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacılar yakınının aktif çalışma hayatının eksik hesaplandığı, maddi tazminat hesabının hatalı oluğu ileri sürülerek temyize konu kararın aleyhlerine olan kısımlarının bozulması istenilmektedir.
    II- Davalı idare tarafından; hükme esas alınan ceza mahkemesi kararının temyiz aşamasında bozulduğu, ceza yargılamasının bekletici mesele yapılması gerektiği, olayda polis memurlarının mevzuatın verdiği yetki dahilinde silah kullandığı, kanunun verdiği yetkiye dayanan ve bu yetkinin sınırları içinde kalan fiil nedeniyle Türk Borçlar Kanunu'nun 63. maddesi uyarınca idarenin sorumluluğunun bulunmadığı, zararın doğumuna davacıların yakınının neden olduğu, dolayısıyla zararla idarenin eylemi arasında illiyet bağının bulunmadığı, illiyet bağının bulunduğu kabul edilerek zararın hesaplanması halinde müterafik kusur durumunun dikkate alınması gerektiği, manevi tazminatın idarenin olaydaki kusurunun niteliğini ve ağırlığını ifade edecek ölçüde saptanması gerektiği ileri sürülerek temyize konu kararın aleyhlerine olan kısımlarının bozulması istenilmektedir.

    TARAFLARIN_SAVUNMASI : Davalı idare tarafından temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmakta olup, davacılar tarafından savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
    DÜŞÜNCESİ : Davacıların temyiz isteminin reddine karar verilmesi, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.


    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE :

    MADDİ OLAY :
    Davacıların yakını …, 05/02/2007 tarihinde silahla vurulması neticesinde vefat etmiştir.
    Davacılar, ölüm olayının polis memurlarının yetki sınırlarını aşarak orantısız şekilde ateş etmesi sonucu vefat ettiğini ileri sürerek, olay nedeniyle uğradıkları zararların tazmini istemiyle 11/03/2008 tarihinde davalı idareye başvuru yapmışlardır.
    Başvurunun 20/03/2008 tarihli ön kararla reddi üzerine, 11/06/2008 tarihinde bakılan dava açılmıştır.

    İLGİLİ MEVZUAT:
    Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
    İdare, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
    İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
    Öte yandan; idarenin hukuki sorumluluğundan söz edebilmek için, ortada bir zararın bulunmasının yanında, bunun idareye yüklenebilen bir işlem veya eylemden doğması, başka bir anlatımla, zararla idari faaliyet arasında nedensellik bağının kurulabilmesi gerekir.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Temyize konu kararda, davacıların yakınının ölümüne sebep olduğu ileri sürülen polis memurlarının bilinçli taksirle adam öldürme ve başka bir şahsa yönelik olarak bilinçli taksirle yaralama suçlarını işlediklerinin kabulü ile hapis cezasına mahkum edilmelerine ilişkin ... Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına dayanılarak, davalı idarenin davacıların yakınının vefat ettiği olayda hizmet kusurunun bulunduğu sonucuna varıldığı görülmektedir.
    Ancak; İdare Mahkemesince hükme esas alınan ceza mahkemesi kararı, Yargıtay ... Ceza Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, maktulün (davacıların yakınının) araç dışında Karanfil Sokak üzerinde, otopsi raporuna göre iki mermi isabetiyle sol scapula ve sol el bilek kemik kırıklarıyla müterafik büyük damar delinmesi sonucu mekanik asfiksiden öldüğü, mağdurun ise iki mermi isabetiyle basit tıbbi müdahale ile giderilemez şekilde yaralandığı, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Balistik Şubesi'nin … tarih ve … sayılı, … tarih ve … sayılı raporlarına göre, olay yerinden elde edilen 5 adet kurusıkı kovanın maktulün içinde bulunduğu araçtan ele geçen blow marka tabancadan, iki adet kuru sıkı kovanın ise farklı kuru sıkı fişek atan tabancadan atıldığının, 27 adet kovanın sanıklar … ve …'e ait tabancalardan ve sanıklara zimmetli MP 5 marka silahtan atıldığının tespit edildiği, maktulden çıkartılan mermi çekirdeğinin sanıklara ait tabancalardan ve sanıklara zimmetli silahtan atılmadığının, kurşun parçasının ise teşhise elverişli özellik taşımadığının belirlendiği, maktul ve mağdurun kim ya da kimlerin silahından çıkan kurşunla vurulduğunu gösterir, her türlü kuşkudan uzak, kesin ve yeterli kanıt bulunmadığı anlaşılmakla, sanıkların beraatlerine karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle bozulmuştur.
    …. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, anılan bozma kararına uyularak verilen … tarih ve E:…, K:.. sayılı kararla, bozma kararında yer alan gerekçeyle polis memurlarının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223. maddesinin 2. fıkrasının (e) bendi uyarınca beraatlerine karar verilmiş, bu karar Yargıtay ... Ceza Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla onanarak aynı tarihte kesinleşmiştir.
    Dolayısıyla; İdare Mahkemesince, karar tarihi itibarıyla Yargıtay kararı ile ortadan kaldırılan mahkumiyet kararının hükme esas alınmış olması hukuka aykırı olup, anılan ceza mahkemesi kararına dayanılarak davalı idarenin, davacıların yakınının ölümü ile sonuçlanan olayda hizmet kusurunun bulunduğunun kabul edilmesi de mümkün değildir.
    ... Ağır Ceza Mahkemesince, Yargıtay ... Ceza Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı bozma kararına uyularak verilen ve 11/03/2015 tarihinde kesinleşen … tarih ve E:…, K:… sayılı karar incelendiğinde, davacıların yakınından çıkarılan mermi çekirdeğinin polis memurlarına ait tabancalardan ve zimmetli silahtan atılmadığının, kurşun parçasının ise teşhise elverişli özellik taşımadığının belirlendiği, davacılar yakınının kim ya da kimlerin silahından çıkan kurşunla vurulduğunu gösterir her türlü kuşkudan uzak, kesin ve yeterli delilin bulunmadığı görülmektedir.
    Bu durumda; davacıların yakınının 05/02/2007 tarihinde vefat etmesi sonucunda meydana geldiği ileri sürülen zararları doğuran eylemin idareden kaynaklandığına ilişkin her türlü şüpheden uzak, açık, net ve somut bir delil bulunmadığı, bir başka anlatımla, iddia olunan zararın idarenin işlem ya da eyleminden kaynaklandığını ortaya koyan bir illiyet bağının olmadığı dikkate alındığında, olay nedeniyle idarenin tazmin sorumluluğunun bulunmadığı, bu nedenle davacıların maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
    Bu itibarla; İdare Mahkemesince, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davalı idarenin davacıların yakınının ölümünde hizmet kusurunun bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmesinde hukuki isabet bulunmamakta olup, temyizen incelenen İdare Mahkemesi kararının bozulması gerekmektedir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Davacıların temyiz isteminin REDDİNE,
    2. Davalı idarenin temyiz isteminin KABULÜ ile temyize konu ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
    3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
    4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/03/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi