Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/159
Karar No: 2022/4548
Karar Tarihi: 29.03.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/159 Esas 2022/4548 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2022/159 E.  ,  2022/4548 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
    İlk DereceMahkemesi :... Anadolu 29. İş Mahkemesi


    Dava, 5434 sayılı Yasa kapsamında geçen fiili hizmet zammı süresi dikkate alınarak, 01.03.2017 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı tahsisi ve aylıkların yasal faizleri ile davalı kurumdan tahsili istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince davalı Kurumun istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM:
    Davacı vekili dilekçesinde özetle; 21.03.1970 doğumlu olan müvekkilinin 15.04.1988 - 14.03.2007 tarihleri arasında 18 yıl 11 ay süreyle Türk Hava Kuvvetlerinde muvazzaf subay olarak görev yaptığını ve bu hizmetine karşılık gelen yıpranmaya bağlı fiili hizmet zammının 3 yıl, 10 ay, 15 gün olduğunu, müvekkilinin bu görevinden sonra özel bir hava yolu şirketinde pilot olarak çalıştığını ve 28.02.2017 tarihinde kuruma müracaatla emeklilik talebinde bulunduğunu, kurumun talebini reddettiğini beyanla, müvekkilinin müracaat tarihi itibariyle 50 yaş, 9 ay, 22 gün; 32 yıl, 8 ay, 28 gün hizmet yılı ve 11403 gün prim ödeme gün sayısı bulunduğunu ve müracaat tarihi itibariyle emeklilik için aranan şartları yerine getirmiş olup emekliliğe hak kazandığını belirterek müracaat tarihini izleyen 01.03.2017 tarihinden itibaren emekli sayılarak yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitini ve biriken aylıklarının 01.03.2017 tarihi başlangıç kabul edilerek her bir aylık için aylığa hak kazanılan tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte ödenmesini talep ve dava etmiştir.
    II-CEVAP:
    Davalı vekili, özetle: davanın yasal süresi geçtikten sonra açıldığını belirterek zaman aşımı itirazında bulunmuş, davalı kurum işleminin yasalara uygun olduğunu, fiili hizmet zammı süresinin yaş haddinden indirilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk derece mahkemesi, Dava konusu uyuşmazlık, daha önce 5434 s. Kanun kapsamında hizmet süresi ve fiili hizmet zammı süresi bulunan davacının, en son 506 s. Kanun kapsamındaki çalışmaları sebebiyle, 2829 sayılı Yasa kapsamında hizmet birleştirmesi ile 506 s. Kanun gereğince yaşlılık aylığı bağlanmasında, 506 s. Kanunun "Bu Kanunun Ek 5 ve Ek 6 ıncı maddeleri gereğince sigortalılık süresine ilave edilen gün sayıları, beş yıldan çok olmamak üzere bu Kanunun 60 ve geçici 81 inci maddelerinde belirtilen yaş hadlerinden indirilir." şeklindeki ek 39 uncu madde hükmünün uygulanıp uygulanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
    Alınan bilirkişi raporu ile;
    "21.03.1970 doğumlu olan davacı yönünden 15.04.1988 tarihli işe başlama süresinin 3 yıl 10 ay 15 gün geri çekilmesi ile sigortalılık başlangıç tarihi 01.04.1984 olarak kabul edildiğinde 24.11.1983 - 23.05.1985 tarihleri arasında işe başlayan erkek sigortalıların emeklilik şartlarının 48 yaş, 25 yıl sigortalılık süresi ve 5225 prim ödeme gün sayısı olduğunun kabulü doğrultusunda 506 sayılı Yasanın geçici 81 inci maddesi kapsamında aylık bağlanması yönünden 48 yaşını dolduracağı 21.03.2018 tarihinden, 3 yıl 10 ay 15 gün fiili hizmet zammı süresinin indirilmesi halinde, yaş şartının da aslında 07.05.2014 tarihinde yerine getirilmiş sayılacağının kabulü ile yaş, prim ödeme gün sayısı ve sigortalılık süresi şeklinde belirlenmiş yaşlılık aylığı koşullarının davacının talepte bulunduğu 28.02.2017 tarihi itibariyle yerine geldiğinin anlaşılmış olması karşısında bu tarihi takip eden aybaşından itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasını hak ettiği" görüş ve kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
    Tüm dosya kapsamı ve yukarıda sayılını nedenlerle ... T.C kimlik numaralı davacı ... 'ın, yaşlılık aylığı başvurusunun yapıldığı tarih olan 28.02.2017 tarihini takip eden 01.03.2017 tarihinden itibaren emekli sayılarak yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitinin ve biriken aylıklarının 01.03.2017 tarihi başlangıç kabul edilerek her bir aylık için aylığa hak kazanılan tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte ödenmesine, karar vermiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi, 506 sayılı Yasa'nın Ek 39’uncu maddesinde, Ek 5 ve Ek 6 maddeleri gereğince sigortalılık süresine ilave edilen gün sayıları, beş yıldan çok olmamak üzere bu Yasa'nın 60 ve Geçici 81. maddelerinde belirtilen yaş hadlerinden indirileceği düzenlenmiştir.
    5434 sayılı Yasa'nın 35 ve devamı maddelerinde düzenlenen “itibari hizmet” 506 sayılı Yasa sistematiğindeki “itibari hizmet”ten farklıdır. Zira 506 sayılı Yasa'daki itibari hizmet süresi, hem sigortalılık süresini uzatmakta hem de yaşlılık aylığı oranını yükseltmektedir. 5434 sayılı Yasa'daki itibari hizmet süresi ise, yalnızca emekli aylığı oranını yükseltmektedir. Ayrıca, 5434 sayılı Yasa’nın 33, 34 ve 205. maddelerinde “fiili hizmet zammı” kavramına yer verilmiştir. Söz konusu fiili hizmet zammı, hizmet süresini, emeklilik ikramiye miktarını ve emekli aylığı bağlama oranını artırmakta ve yaş haddinden de 8 yıla kadar indirim sağlamaktadır. Bu nitelikleri dikkate alındığında 5434 sayılı Yasa'daki fiili hizmet zammının 506 sayılı Yasa'daki itibari hizmetin karşılığı olduğu, buna bağlı olarak da 5434 sayılı Yasa'daki fiili hizmet zammının 506 sayılı Yasa kapsamındaki hizmetlerle birleştirilmeleri durumunda sigortalılık süresine eklenmesi ve yaş haddinden de indirilmesi gerekmektedir.
    Dosyadaki bilgi ve belgelerin tetkikinde; 21.03.1970 doğumlu olan davacının 15.04.1988- 14.03.2007 tarihleri arasında Türk Silahlı Kuvvetlerinde muvazzaf subay olarak görev yaptığı, 3 yıl 10 ay 15 gün fiili hizmet zammı süresi bulunduğu, 01.08.2007 tarihinde 4/a sigortalısı olarak çalışmaya başladığı, 28.02.2017 tarihinde fiili hizmet zammı süresi de dikkate alınmak üzere ve hizmet birleştirmesi yapmak suretiyle tahsis başvurusunda bulunduğu, kurumun 49 yaşını ikmal etmediği gerekçesi ile talebi reddettiği anlaşılmıştır.
    Belirtilen yasal düzenlemeler gereği davacının sigorta başlangıç tarihinin fiili hizmet zammı süresi kadar geriye çekilmesi ve yaş haddinden indirilmesi gerekmekte olup buna göre 15.04.1988 tarihinden 3 yıl 10 ay 15 gün fiili hizmet süresi kadar geriye gidildiğinde 31.05.1984 tarihine ulaşıldığı, bu başlangıç tarihine göre 25 yıl 48 yaş 5225 prim gün şartlarının yerine getirilmesi gerektiği, davacının tahsis başvurusunda bulunduğu tarihte 46 yaş 11 ay 7 günlük olduğu, ancak fiili hizmet zammının yaş haddinden de indirilmesi zorunlu olup, yaş haddinden düşüldüğünde 06.04.1966 tarihine ulaşıldığı, davacının tahsis talep tarihinde 50 yaşını ikmal ederek 32 yıl sigortalılık 50 yaş 11373 prim günü ile emeklilik koşullarını sağladığı, mahkeme kararının yerinde olduğu anlaşılmakla, davalı kurumun başvurusunun reddine, dair karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davalı kurum vekili, Kurum işlemlerine herhangi bir hatanın mevcut olmadığını aslen davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
    V- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Eldeki davada, davacı, 5434 sayılı Yasa kapsamında hak kazandığı fiili hizmet süresi zammının tamamının tahsis şartlarında dikkate alınması ile tahsis yapılırken sigortalılık başlangıç tarihinden geriye çekilmesi ve bulunacak sigortalılık süresine göre tabi olunması gereken yaş haddinden de düşülerek, kendisine yaşlılık aylığı bağlanmasını ve aylıkların faiziyle kurumdan tahsilini talep etmiştir.
    Uyuşmazlık, 5434 sayılı Yasanın 32. vd. maddeleri hükümlerince hak kazanılan fiili hizmet zammının hizmet birleştirilmesi ve tahsis aşamasında nasıl dikkate alınması gerektiği ile bu sürenin 2829 sayılı Yasanın 8. Maddesi gereğince uygulanması gereken 506 Sayılı Yasa kapsamındaki tahsis işlemlerinde sigortalılık başlangıç tarihinden geriye gidilmek suretiyle sigortalılık süresine eklenip eklenmeyeceği ve bu süre üzerinden belirlenecek yaş haddinden de düşülüp düşülemeyeceği hususundadır.
    Uyuşmazlığın çözümü bakımından, öncelikle davacının hak kazandığı fiili hizmet zammı kavramı, niteliği ve 5434 sayılı Yasadaki itibari hizmete ilişkin hükümlerin varlığı ile 506 sayılı Yasa kapsamında yer alan itibari hizmet süresi kavramları ile birlikte yaşlılık aylığı tahsis koşulları üzerinde durulmalıdır.
    5434 Sayılı yasanın 10. Kısmında (31. ila 34. Maddeleri arasında) fiili hizmet müddeti, 11. Kısmında (35 ila 38. Maddelerinde) ise itibari hizmet süresi düzenlenmiştir.
    5434 sayılı yasanın 31. Maddesinde “Fiili hizmet müddeti; iştirakçinin 30 uncu madde gereğince bu kanunla tanınan haklardan faydalanmaya başladığı tarihten itibaren tam kesenek vermek suretiyle geçirdiği müddet” olarak tanımlanmış, 32. Maddesinde; İştirakçilerin, 5434 sayılı yasa kapsamında kesenek ödenen her yılı için görevlerine göre eklenecek fiili hizmet zamları belirlenmiş ve 32’nci maddede gösterilen vazifelere yılbaşından sonra girenlerin fiili hizmet müddet zamlarının, girdikleri ay hariç olmak üzere, o yılın geri kalan ayları için ve yılsonundan önce ayrılanların fiili hizmet müddeti zamlarının, ayrıldıkları ay da dâhil olmak üzere, yılın geçmiş ayları için hesaplanacağı belirtilmiş, ayrıca fiili hizmet müddeti zamlarının, emeklilik işlemlerinde fiili hizmet sayılacağı fakat toplamının 8 yılı geçemeyeceği belirtilmiş olsa da, Lokomotif makinist ve ateşçilerin bu süreden istisna olduğu, son olarak 34. Maddesinde ise, fiili hizmet sürelerinin her yıl ilgili kurumlarınca, yılsonlarından itibaren 3 ay içinde Sandığa göndermeye ilişkin zorunluluk düzenlenmiştir.
    Eklemek gerekirse; 5434 Sayılı Yasanın geçici 205. maddesinde de, 32’inci madde gereğince fiilî hizmet sürelerine zam yapılanların bu maddede belirtilen yaş hadlerinden, hizmetlerine eklenen fiilî hizmet süresi zammı kadar indirim yapılır. Hükmü yer almaktadır.
    5434 Sayılı Yasada düzenlenen “itibari hizmet” süresi ise, 35.maddede “Bu kanun gereğince bağlanacak aylıklar ve yapılacak kesenek iadesi ve toptan ödemelerin hesabında fiili hizmet müddetlerine eklenen süredir” şeklinde tanımlanmış, 36. Maddede; iştirakçilerin, görevlerine göre fiili hizmet sürelerinin her yıl için fıkralarında gösterilen itibari hizmet süreleri ekleneceği belirtilmiş ve açıkça (zamlar hariç) tutulmuş olup, toplamlarının 3 aydan az ve toplamı 5 yıldan fazla olamayacağı belirtilmiştir.
    506 sayılı yasanın ek 5.maddesinde de “itibari hizmet süresi” kavramına yer verilmiş olup, bu maddede ise, “506 sayılı Kanuna göre sigortalı sayılanların, kanunda sayılan görevlerde geçen sigortalılık sürelerine, bu sürelerin her tam yılı için, hizalarında gösterilen süreler, sigortalılık süresi olarak eklenir.” hükmü ile öncelikle; 18.02.2000 tarihli 1997/1 Esas ve 2000/1 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’na göre, salt sigortalılık süresine eklenmesi gereken süre olarak tanımlanmıştır.
    506 sayılı yasanın Ek 39'uncu maddesinde de "Bu Kanunun Ek 5 ve Ek 6’ncı maddeleri gereğince sigortalılık süresine ilave edilen gün sayıları, beş yıldan çok olmamak üzere bu Kanun'un 60. ve Geçici 81'inci maddelerinde belirtilen yaş hadlerinden indirilir." düzenlemesine yer verilmiştir.
    Konu, son olarak 5510 sayılı yasa ile düzenlenmiş ve 01.10.2008 günü itibarıyla aynı tarihte yürürlüğe giren “Fiili hizmet süresi zammı” başlıklı 40. maddesinde, belirtilen iş yerlerinde ve işlerde çalışan sigortalıların prim ödeme gün sayılarına, bu iş yerlerinde ve işlerde geçen çalışma sürelerinin her 360 günü için karşılarında gösterilen gün sayılarının, fiili hizmet süresi zammı olarak ekleneceği, çalışmanın fiili hizmet süresi zammı kapsamında değerlendirilebilmesi için, tablonun (13) ve (14) numaralı sıralarında belirtilen sigortalılar hariç, sigortalının kapsamdaki iş yerleri ile birlikte işlerde fiilen çalışması ve söz konusu işlerin risklerine maruz kalmasının şart olduğu açıklanmıştır.
    5510 Sayılı Yasanın “Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortasına ilişkin bazı geçiş hükümleri” başlıklı geçici 1. Maddesinde yer alan “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında, 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve diğer bağımsız çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ve bu Kanunla mülga 2926 sayılı tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında kabul edilir.” hükmü nedeniyle, tahsis koşulları bakımından davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun 60 ve geçici 81’inci maddelerinde yaşlılık aylığından yararlanmak için; kural olarak maddede belirlenen yaşa ulaşmış olmak, belirli bir süre prim ödemek, işten ayrılmak ve talepte bulunmak koşulları öngörülmüştür. Ne var ki, Anayasa Mahkemesi 2019/104 Esas, 2021/13 Karar ve 14.01.2021 tarihli kararı ile “17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası’nın mülga 62. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “....çalıştığı işten ayrıldıktan sonra...” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline” karar vermiş ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararının gerekçesinden de anlaşılacağı üzere işten ayrılma koşulunu özünde Anayasaya aykırı kabul etmiştir.
    2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun’un 4’üncü maddesindeki; “kurumlara tabi çeşitli işlerde çalışmış olanların hizmet süreleri, aynı tarihlere rastlamamak kaydıyla bu Kanuna göre aylık bağlanmasına hak kazanıldığında birleştirilir.” hükmü uyarınca çeşitli sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak geçen hizmet süreleri de yaşlılık aylığı bağlanmasına esas olmak üzere birleştirilmekte ve sigortalının yaşlılık aylığı bağlanması için tabi olduğu yaş, prim gün sayısı ve sigortalılık süresi tespit edilmektedir.
    Yukarıda sayılan düzenlemeler birlikte irdelendiğinde; mahkemece, 2829 sayılı Yasa kapsamında hizmetleri birleştirilen ve 506 sayılı Yasa kapsamında tahsis koşulları uyuşmazlık konusu olan, davacının 5434 sayılı Yasanın 32. Vd. maddeleri hükümlerince hak kazandığı “fiili hizmet zammının” tahsis koşullarından olan yaş haddinden indirilmesine ilişkin kabul, 506 sayılı yasanın Ek 39'uncu maddesi karşısında yerinde ise de, 5434 sayılı yasada yer alan “fiili hizmet zammının”, iştirakçilerin görev yaptıkları süreler boyunca ve tam kesenek vermek suretiyle geçirdiği sürelere ilişkin olarak yapılan ek bir zam niteliğinde olduğu ve fiili hizmet süresine eklenmesi gerektiği, buna göre eklenen bu hizmetin, iştirakçilerin fiili hizmet süresini, emeklilik ikramiye miktarını ve emekli aylığı bağlama oranını artırdığı ve yaş haddinden de 8 yıla kadar indirim sağladığı, 5434 sayılı yasanın 11. Kısmında 35 vd. maddelerinde ayrıca düzenlenmiş olan “itibari hizmet” sürelerinin de, istekle emekliye ayrılmak için gerekli olan, kadınlarda 20, erkeklerde 25 hizmet yılının hesabı ve emekli ikramiyesinin hesaplanmasında bu sürenin dikkate alınmayacağı, ancak keseneklerin iadesinde, toptan ödeme yapılmasında ödenecek paranın ve aylık bağlanmasına hak kazanılması halinde bağlanacak aylığın oranının artmasına etki ettiği dikkate alınarak, 5434 sayılı Yasanın 32.vd. maddelerinde düzenlenmiş “fiili hizmet zammının”, 506 sayılı yasadaki ve içtihadı birleştirme kararı gereğince sadece sigortalılık süresine eklenmesi gereken “itibari hizmet” süresinden farklı bir kavram olduğu açıkça anlaşılmakta olduğundan, bu sürenin 506 Sayılı Yasa kapsamında tahsise esas sigortalılığın başlangıç tarihinden geriye çekilmesi mümkün değildir. Başka bir deyişle, 5434 sayılı Yasa kapsamında hak kazanılan “fiili hizmet zammının” kişilerin fiili hizmetine eklenmesi gerektiği söylenebilir ise de, birleşen hizmetler sonrasında, 506 sayılı Yasanın 60. ve geçici 81. maddesindeki yaşlılık aylığı bağlanmasına ilişkin koşullar bakımından uygulama yapılırken, sigortalılık süresi yönünden, kişinin sigortalılık başlangıç tarihiden geriye doğru ekleme yapılması ile sigortalılık başlangıç tarihinin geriye çekilmesi suretiyle, ek bir sigortalılık süresine veya başkaca bir uygulama yapılmasına imkân vermediği hususu dikkate alınmalı ve buna göre tahsis koşulları yeniden irdelenmeli, sonucuna göre bir karar verilmelidir.
    Eldeki dava bakımından ise, 28.02.2017 tarihinde tahsis talebinde bulunduğu anlaşılan davacı hakkında, 5510 Sayılı Yasanın geçici 1. Maddesinin 2. Fıkrası gereği uygulanması gereken 2829 sayılı Yasa kapsamında uygulama yapılırken son 7 yıllık süre içerisinde en fazla 506 Sayılı Yasa kapsamındaki hizmetlerinin geçtiği anlaşılmakla, tahsis şartları bakımından 506 Sayılı Yasanın 60 ve geçici 81. Maddeleri hükümlerine tabi olduğu anlaşılmakta olduğundan, 18 yaşından sonra ve ilk kez Emekli Sandığı kapsamına alındığı 15.04.1988 tarihine göre, tahsis talep tarihi itibari ile 28 yıl 10 ay 13 gün, 23.05.2002 tarihi itibari ile de 14 yıl 1 ay 8 gün sigortalılığına ve 11373 gününün bulunmasına göre, geçici 81. maddenin ilk fıkrasının (B) bendinin (g) alt bendi gereğince 25 yıl sigortalılık süresi 5375 gün ve 50 yaş şartlarına tabi olduğu belirgin olup, 21.03.1970 doğumlu davacının 50 yaşını doldurduğu 21.03.2020 tarihinden 3 yıl 10 ay 15 günlük fiili hizmet süresi zammının geriye çekilmesi gereklidir.
    Bu kapsamda irdeleme yapılarak ve davacının talebi de gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    Kabule göre de; aylıkların geç ödenmesi nedeniyle işleyen faizler bakımından, 5510 sayılı Yasa’nın 42. maddesinin “Kurum, sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanacak gelir, aylık veya toptan ödemeleri, gerekli belgelerin ve incelemelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde hesap ve tespit ederek sonuçlarını yazı ile bildirir.” hükmü uyarınca, Kurum'un, yaşlılık aylığı tahsis tarihini takip eden 3 aylık sürenin sonundan itibaren faiz alacağı ile sorumlu tutulacağı nazara alındığında, mahkemece bu durumun dikkate alınmaması ve infazda tereddüt uyandıracak şekilde karar verilmesi de, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davalı kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun reddine ilişkin kararının kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ:
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk derece Mahkemesine gönderilmesi ile kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 29.03.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi