Esas No: 2022/1320
Karar No: 2022/4526
Karar Tarihi: 29.03.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/1320 Esas 2022/4526 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/1320 E. , 2022/4526 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
İlk DereceMahkemesi: ... 2. İş Mahkemesi
Dava, 5434 sayılı Yasa kapsamında geçen fiili hizmet zammı süresi dikkate alınarak, 01.04.2018 tarihi itibari ile yaşlılık aylığı tahsisi ve aylıkların yasal faizleri ile davalı kurumdan tahsili istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; 01.04.1972 doğumlu olup 15.09.1990-15.03.2010 tarihleri arasında Türk Hava Kuvvetlerinde 19 yıl 6 ay muvazzaf subaylığına karşılık fiili hizmet zammının 3 yıl 10 ay 14 gün olduğunu, bu görevinden sonra SSK’ya tabi sigortalı olarak hava yolu şirketlerinde pilot olarak çalışmaya başladığını, 07.03.2018 tarihli yaşlılık aylığı tahsis talebinin davalı Kurum tarafından 04.05.2018 tarihli yazısı ile 51 yaşını doldurmadığımdan bahisle reddedildiğini, davalı Kurumun fiili hizmet süresini yaş şartından düşmediğini, davalı Kurum işleminin usul ve yasaya aykın olduğunu ileri sürerek; 07.03.2018 tarihinde yaşlılık aylığına müstahak olduğunun ve mahrum kalman aylıkların yasal faizi ile birlikte tahsili gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum vekili, özetle: davanın yasal süresi geçtikten sonra açıldığını belirterek zaman aşımı itirazında bulunmuş, davalı kurum işleminin yasalara uygun olduğunu, fiili hizmet zammı süresinin yaş haddinden indirilemeyeceğini davacı hakkında gereken ve yasal indirim yapıldığını başkaca bir uygulama yapma olanağının bulunmadığını, belirterek davanın reddini savunmuştur.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesi, 506 sayılı Kanun’un Ek 5’inci maddesinde öngörülen itibari hizmet süresinin salt sigortalılık süresine eklenmesi gerekir ve ayrıca bu sürenin fiili prim ödeme gün sayısına eklenmesi söz konusu olmaz." 506 sayılı Kanun’un Ek 39’uncu maddesine göre, "'Ek 5 ve Ek 6 maddeleri gereğince sigortalılık süresine ilave edilen gün sayıları, beş yıldan çok olmamak üzere bu Kanun ’un 60. ve Geçici 81 ’inci maddelerinde belirtilen yaş hadlerinden indirilir. ”
5434 sayılı Kanun’da da “itibari hizmet” kavramına yer verilmiştir. Ne var ki; anılan Kanun’un 35 ve devamı maddelerinde düzenlenen “itibari hizmet” 506 sayılı Kanun sistematiğindeki “itibari hizmet’ten farklıdır. Zira 506 sayılı Kanundaki itibari hizmet süresi, hem sigortalılık süresini uzatmakta hem de yaşlılık aylığı oranını yükseltmektedir. 5434 sayılı Kanundaki itibari hizmet süresi ise, yalnızca emekli aylığı oranını yükseltmektedir. Ancak, 5434 sayılı Kanun’da bir de “fiili hizmet zammı” kavramına yer verilmiş olup, 5434 sayılı Kanun’un 33,34 ve 205’inci maddelerinde düzenlenmiştir. Söz konusu fiili hizmet zammı; hizmet süresini, emeklilik ikramiye miktarını ve emekli aylığı] bağlama oranını artırmakta ve yaş haddinden de 8 yıla kadar indirim sağlamaktadır. Bu nitelikleri nazara alındığında 5434 sayılı Kanundaki fiili hizmet zammının 506 sayılı Kanundaki itibari hizmetin] karşılığı olduğu, buna bağlı olarak da; 5434 sayılı Kanun fiili hizmet zammının 506 sayılı Kanun kapsamındaki hizmetlerle birleştirilmeleri durumunda sigortalılık süresine eklenmesi ve yaş haddinden de indirilmesi gerekeceği açıktır.
Davacı 01.04.1972 doğumlu olup 15/10/1990-15/03/2010 tarihleri arsında 5434 sayılı yasa yapsamında 19 yıl 6 ay çalışmış olup yine aynı yasa kapsamında 3 yıl 10 ay 15 gün fiili hizmet zammı bulunmaktadır.
23.05.2002 tarihi itibariyle hizmet süresi 15.10.1990-23.05.2002 tarihleri arasında (11 yıl 8 ay 8 gün olup bu süreye 1 yıl 11 ay 2 gün itibari hizmet süresi de eklendiğinde) 13 yıl 7 ay 10 gündür.
Bu durumda 23.05.2002 tarihi itibariyle hizmet süresi2 506 sayılı yasanın geçici 81. Maddesine göre davacının yaşlılık aylığı tahsis şartları, 25 yıl sigortalılık süresi, 51 yaş ve 5.450 prim ödeme gün sayısıdır.
Davacının 07.03.2018 tahsis talep tarihi itibari ile 5434 sayılı yasa kapsamında 19 yıl 6 ay hizmeti ve 3 yıl 10 ay 14 gün gün fiili hizmet zammı toplamı olarak 23 yıl 4 ay 15 gün gün, 5510 sayılı Yasanın 4a kapsamında ise 2.747 gün olduğu göz önüne alındığında öngörülen sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısını tamamladığı açık olup bu hususta bir uyuşmazlık da bulunmamaktadır.
Ancak, 01.04.1972 doğumlu olan davacı, 07.03.2018 tahsis talep tarihi itibari ile 45 yıl 11 ay 6 günlük olup Kurum tarafından davacının fili hizmet zammı süresi yaş haddinden indirilmediğinden 51 yaş şartı nedeni ile talebi reddedilmiştir.
Yukarıda arz edilen nedenlerle davacının 51 yaş süresinden 3 yıl 10 ay 15 gün günlük fiili hizmet zammı süresi düşüldüğünde davacının yaşlılık aylığı yaş haddi şartı 47 yıl 1 ay 15 gün olarak bulunmaktadır. Davacının 01.04.1972 tarihinde doğduğu göz önüne alındığında 16.05.2019 tarihinde yaşlılık aylığına hak kazandığı, davacının fiili hizmet zammı süresinin yaş haddinden indirilmesi halinde dahi 07.03.2018 tarihinde tahsis talep şartlarından yaş şartını tamamlamadığından yaşlılık aylığına hak kazanamayacağı, talebin yerinde olmadığı bu nedenle tüm dosya kapsamı ve farklı bilirkişi raporları üzerindeki inceleme sonucunda davanın reddine dair karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi davacı, 506 sayılı Kanun kapsamındaki hizmet süresi ile 5434 sayılı Kanun kapsamındaki hizmet süresinin birleştirilmek ve 5434 sayılı Kanun kapsamındaki fiili hizmet zammı süresinin, davacıya yaşlılık aylığı bağlanırken hizmet süresine eklenmesi yanında tabi olduğu yaştan da indirilmesi gerektiğinin tespitini talep etmiştir.
Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun 60 ve geçici 81. maddelerinde yaşlılık aylığından yararlanmak için; kural olarak maddede belirlenen yaşa ulaşmış olmak, belirli bir süre prim ödemek, işten ayrılmak ve talepte bulunmak koşulları öngörülmüştür.
2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun’un 4’üncü maddesindeki; "kurumlara tabi çeşitli işlerde çalışmış olanların hizmet süreleri, aynı tarihlere rastlamamak kaydıyla bu Kanuna göre aylık bağlanmasına hak kazanıldığında birleştirilir." hükmü uyarınca çeşitli sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak geçen hizmet süreleri de yaşlılık aylığı bağlanmasına esas olmak üzere birleştirilmekte ve sigortalının yaşlılık aylığı bağlanması için tabi olduğu yaş, prim gün sayısı ve sigortalılık süresi tespit edilmektedir.
506 sayılı Kanun’un Ek 39. maddesine göre, "Ek 5 ve Ek 6 maddeleri gereğince sigortalılık süresine ilave edilen gün sayıları, beş yıldan çok olmamak üzere bu Kanun'un 60 ve Geçici 81. maddelerinde belirtilen yaş hadlerinden indirilir."
5434 sayılı Kanun’da "itibari hizmet" kavramına yer verilmiştir. Ne var ki; anılan Kanun'un 35 ve devamı maddelerinde düzenlenen "itibari hizmet" 506 sayılı Kanun sistematiğindeki itibari hizmetten farklıdır. Zira 506 sayılı Kanun'daki itibari hizmet süresi, hem sigortalılık süresini uzatmakta hem de yaşlılık aylığı oranını yükseltmektedir. 5434 sayılı Kanun'daki itibari hizmet süresi ise, yalnızca emekli aylığı oranını yükseltmektedir.
Ancak, 5434 sayılı Kanun’da bir de "fiili hizmet zammı" kavramına yer verilmiş olup, 5434 sayılı Kanun’un 33, 34 ve 205. maddelerinde düzenlenmiştir. Söz konusu fiili hizmet zammı; hizmet süresini, emeklilik ikramiye miktarını ve emekli aylığı bağlama oranını artırmakta ve yaş haddinden indirim sağlamaktadır. Bu nitelikleri nazara alındığında 5434 sayılı Kanundaki fiili hizmet zammının 506 sayılı Kanundaki itibari hizmetin karşılığı olduğu, buna bağlı olarak da; 5434 sayılı Kanun fiili hizmet zammının 506 sayılı Kanun kapsamındaki hizmetlerle birleştirilmeleri durumunda sigortalılık süresine eklenmesi ve yaş haddinden de indirilmesi gerekeceği açıktır.
5510 sayılı Yasa'nın 42. maddesi gereğince Kuruma tanınan üç aylık işlem süresinin varlığı karşısında; Kurumun yaşlılık aylığı tahsis tarihini takip eden 3 aylık sürenin sonundan itibaren faiz alacağı ile sorumlu tutulması gerekir.(Yargıtay 10 HD 17.12.2015 gün 2015/10756 E- 2015/23065 K ) Tahsis talebine Kurumca aynı ay içinde red cevabı verilmesi durumunda ise Kurum, tahsis talebinin reddedildiği tarihi takip eden aybaşından itibaren faiz alacağından sorumludur. (Yargıtay 10.HD 24.2.2015 gün 2015/12005 E- 2015/22365 K)
Dosyadaki kayıt ve belgelere göre; 01.04.1972 doğumlu davacı ... 'ün ', 15.09.1990 - 14.09.1994 (4 yıl ) ve 15.09.1994-14.03.2010 (15 yıl 6 ay) olmak üzere toplam 18 yıl 6 ay 4/1-c bendi kapsamında hizmeti ve 3 yıl 10 ay 15 gün fiili hizmet zammı süresinin bulunduğu,
07.03.2018 tarihli yaşlılık aylığı tahsis talebine verilen 04.05.2018 gün ve 51171429 sayılı Kurum işleminde; davacının11.229 gün primi, 29 yıl hizmeti bulunduğu ancak 51 yaş şartını yerine getirmediğinden aylık talebinin reddedildiği görülmektedir.
Uyuşmazlık, 506 sayılı Kanun'un Geçici 81.maddesine göre yaşlılık aylığına hak kazanma koşulları belirlenirken, 23.05.2002 tarihi itibarıyla hesaplanacak sigortalılık süresine fiili hizmet zammı süresinin tamamının mı, 23.05.2002 tarihine kadarki hizmeti ile orantılı kısmının mı eklenmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda, davacının 23.05.2002 tarihine kadar 4 yıl öğrencilik, 7 yıl 8 ay 8 gün muvazzaf subaylık ve bu süreyle orantılı olarak (1 yıl 11 ay 2 gün) fiili hizmet süresi zammı bulunduğu
23.05.2002 tarihindeki tüm hizmetinin 13 yıl 7 ay 10 gün olduğu ve 506 sayılı Kanun'un Geçici 81.maddesinin B bendinin (h) alt bendine göre 25 yıl sigortalılık süresi, 51 yaş ve 5450 gün primi bulunması halinde yaşlılık aylığına hak kazanacağı, tahsis talep tarihi itibariyle sigortalılık süresi ve prim gün sayısı koşulunu sağladığı,
51 yaşını 01.04.2023 tarihinde dolduracağı, 5434 sayılı Kanun'un 205/son ve 506 sayılı Kanun'un Ek 39. maddesi gereğince fiili hizmet süresi zammının tamamının yaş haddinden indirilmesi gerektiği, buna göre,
16.05.2019 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı koşullarını sağlayacak olup 07.03.2018 tarihli tahsis talep tarihinde yaşlılık aylığına hak kazanmadığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, yaşlılık aylığına hak kazanmadığı kabul edilerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi yerindedir.
Yukarıda yer alan açıklamalar ışığında, yaşlılık aylığına hak kazanma koşulları belirlenirken, 23.05.2002 tarihi itibarıyla hesaplanacak olan sigortalılık süresine fiili hizmet zammı süresinin tamamının değil de 23.05.2002 tarihine kadarki hizmeti ile orantılı kısmının eklenmesi gerektiği, mahkemece yaşlılık aylığı koşullarının doğru tespit edildiği, davacının 07.03.2018 tarihli tahsis talep tarihi itibarıyla yaşlılık aylığına hak kazanmadığı anlaşılmakla, İlk Derece Mahkemesi kararının hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, istinaf başvurusunda bulunan taraf ve istinaf sebepleri gözetilerek yapılan istinaf incelemesine göre davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK'nun 353/1-b.1 bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili, davalı kurumun yaptığı işlemlerin yerinde olmadığını aslen fiili hizmet zammının hem sigortalılık başlangıç tarihinden hem de yaş haddinden geriye çekilmesi ile kendisine yaşlılık aylığı tahsisi yapılması gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
V- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Eldeki davada, davacı, 5434 sayılı Yasa kapsamında hak kazandığı fiili hizmet süresi zammının tamamının tahsis şartlarında dikkate alınması ile tahsis yapılırken sigortalılık başlangıç tarihinden geriye çekilmesi ve bulunacak sigortalılık süresine göre tabi olunması gereken yaş haddinden de düşülerek, kendisine yaşlılık aylığı bağlanmasını ve aylıkların faiziyle kurumdan tahsilini talep etmiştir.
Uyuşmazlık, 5434 sayılı Yasanın 32. vd. maddeleri hükümlerince hak kazanılan fiili hizmet zammının hizmet birleştirilmesi ve tahsis aşamasında nasıl dikkate alınması gerektiği ile bu sürenin 2829 sayılı Yasanın 8. Maddesi gereğince uygulanması gereken 506 Sayılı Yasa kapsamındaki tahsis işlemlerinde sigortalılık başlangıç tarihinden geriye gidilmek suretiyle sigortalılık süresine eklenip eklenmeyeceği ve bu süre üzerinden belirlenecek yaş haddinden de düşülüp düşülemeyeceği hususundadır.
Uyuşmazlığın çözümü bakımından, öncelikle davacının hak kazandığı fiili hizmet zammı kavramı, niteliği ve 5434 sayılı Yasadaki itibari hizmete ilişkin hükümlerin varlığı ile 506 sayılı Yasa kapsamında yer alan itibari hizmet süresi kavramları ile birlikte yaşlılık aylığı tahsis koşulları üzerinde durulmalıdır.
5434 Sayılı yasanın 10. Kısmında (31. ila 34. Maddeleri arasında) fiili hizmet müddeti, 11. Kısmında (35 ila 38. Maddelerinde) ise itibari hizmet süresi düzenlenmiştir.
5434 sayılı yasanın 31. Maddesinde “Fiili hizmet müddeti; iştirakçinin 30 uncu madde gereğince bu kanunla tanınan haklardan faydalanmaya başladığı tarihten itibaren tam kesenek vermek suretiyle geçirdiği müddet” olarak tanımlanmış, 32. Maddesinde; İştirakçilerin, 5434 sayılı yasa kapsamında kesenek ödenen her yılı için görevlerine göre eklenecek fiili hizmet zamları belirlenmiş ve 32’nci maddede gösterilen vazifelere yılbaşından sonra girenlerin fiili hizmet müddet zamlarının, girdikleri ay hariç olmak üzere, o yılın geri kalan ayları için ve yılsonundan önce ayrılanların fiili hizmet müddeti zamlarının, ayrıldıkları ay da dâhil olmak üzere, yılın geçmiş ayları için hesaplanacağı belirtilmiş, ayrıca fiili hizmet müddeti zamlarının, emeklilik işlemlerinde fiili hizmet sayılacağı fakat toplamının 8 yılı geçemeyeceği belirtilmiş olsa da, Lokomotif makinist ve ateşçilerin bu süreden istisna olduğu, son olarak 34. Maddesinde ise, fiili hizmet sürelerinin her yıl ilgili kurumlarınca, yılsonlarından itibaren 3 ay içinde Sandığa göndermeye ilişkin zorunluluk düzenlenmiştir.
Eklemek gerekirse; 5434 Sayılı Yasanın geçici 205. Maddesinde de, 32’inci madde gereğince fiilî hizmet sürelerine zam yapılanların bu maddede belirtilen yaş hadlerinden, hizmetlerine eklenen fiilî hizmet süresi zammı kadar indirim yapılır. Hükmü yer almaktadır.
5434 sayılı Yasada düzenlenen “itibari hizmet” süresi ise, 35.maddede “Bu kanun gereğince bağlanacak aylıklar ve yapılacak kesenek iadesi ve toptan ödemelerin hesabında fiili hizmet müddetlerine eklenen süredir” şeklinde tanımlanmış, 36. Maddede; iştirakçilerin, görevlerine göre fiili hizmet sürelerinin her yıl için fıkralarında gösterilen itibari hizmet süreleri ekleneceği belirtilmiş ve açıkça (zamlar hariç) tutulmuş olup, toplamlarının 3 aydan az ve toplamı 5 yıldan fazla olamayacağı belirtilmiştir.
506 sayılı yasanın ek 5.maddesinde de “itibari hizmet süresi” kavramına yer verilmiş olup, bu maddede ise, “506 sayılı Kanuna göre sigortalı sayılanların, kanunda sayılan görevlerde geçen sigortalılık sürelerine, bu sürelerin her tam yılı için, hizalarında gösterilen süreler, sigortalılık süresi olarak eklenir.” hükmü ile öncelikle; 18.02.2000 tarihli 1997/1 Esas ve 2000/1 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’na göre, salt sigortalılık süresine eklenmesi gereken süre olarak tanımlanmıştır.
506 sayılı yasanın Ek 39'uncu maddesinde de "Bu Kanunun Ek 5 ve Ek 6’ncı maddeleri gereğince sigortalılık süresine ilave edilen gün sayıları, beş yıldan çok olmamak üzere bu Kanun'un 60. ve Geçici 81'inci maddelerinde belirtilen yaş hadlerinden indirilir." düzenlemesine yer verilmiştir.
Konu, son olarak 5510 sayılı yasa ile düzenlenmiş ve 01.10.2008 günü itibarıyla aynı tarihte yürürlüğe giren “Fiili hizmet süresi zammı” başlıklı 40. maddesinde, belirtilen iş yerlerinde ve işlerde çalışan sigortalıların prim ödeme gün sayılarına, bu iş yerlerinde ve işlerde geçen çalışma sürelerinin her 360 günü için karşılarında gösterilen gün sayılarının, fiili hizmet süresi zammı olarak ekleneceği, çalışmanın fiili hizmet süresi zammı kapsamında değerlendirilebilmesi için, tablonun (13) ve (14) numaralı sıralarında belirtilen sigortalılar hariç, sigortalının kapsamdaki iş yerleri ile birlikte işlerde fiilen çalışması ve söz konusu işlerin risklerine maruz kalmasının şart olduğu açıklanmıştır.
5510 Sayılı Yasanın “Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortasına ilişkin bazı geçiş hükümleri” başlıklı geçici 1. Maddesinde yer alan “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında, 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve diğer bağımsız çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ve bu Kanunla mülga 2926 sayılı tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında kabul edilir.” hükmü nedeniyle, tahsis koşulları bakımından davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun 60 ve geçici 81’inci maddelerinde yaşlılık aylığından yararlanmak için; kural olarak maddede belirlenen yaşa ulaşmış olmak, belirli bir süre prim ödemek, işten ayrılmak ve talepte bulunmak koşulları öngörülmüştür. Ne var ki, Anayasa Mahkemesi 2019/104 Esas, 2021/13 Karar ve 14.01.2021 tarihli kararı ile “17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası’nın mülga 62. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “....çalıştığı işten ayrıldıktan sonra...” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline” karar vermiş ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararının gerekçesinden de anlaşılacağı üzere işten ayrılma koşulunu özünde Anayasaya aykırı kabul etmiştir.
2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun’un 4’üncü maddesindeki; “kurumlara tabi çeşitli işlerde çalışmış olanların hizmet süreleri, aynı tarihlere rastlamamak kaydıyla bu Kanuna göre aylık bağlanmasına hak kazanıldığında birleştirilir.” hükmü uyarınca çeşitli sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak geçen hizmet süreleri de yaşlılık aylığı bağlanmasına esas olmak üzere birleştirilmekte ve sigortalının yaşlılık aylığı bağlanması için tabi olduğu yaş, prim gün sayısı ve sigortalılık süresi tespit edilmektedir.
Yukarıda sayılan düzenlemeler birlikte irdelendiğinde; mahkemece, 2829 sayılı Yasa kapsamında hizmetleri birleştirilen ve 506 sayılı Yasa kapsamında tahsis koşulları uyuşmazlık konusu olan, davacının 5434 sayılı Yasanın 32. Vd. maddeleri hükümlerince hak kazandığı “fiili hizmet zammının” tahsis koşullarından olan yaş haddinden indirilmesine ilişkin kabul, 506 sayılı yasanın Ek 39'uncu maddesi karşısında yerinde ise de, 5434 sayılı yasada yer alan “fiili hizmet zammının”, iştirakçilerin görev yaptıkları süreler boyunca ve tam kesenek vermek suretiyle geçirdiği sürelere ilişkin olarak yapılan ek bir zam niteliğinde olduğu ve fiili hizmet süresine eklenmesi gerektiği, buna göre eklenen bu hizmetin, iştirakçilerin fiili hizmet süresini, emeklilik ikramiye miktarını ve emekli aylığı bağlama oranını artırdığı ve yaş haddinden de 8 yıla kadar indirim sağladığı, 5434 sayılı yasanın 11. Kısmında 35 vd. Maddelerinde ayrıca düzenlenmiş olan “itibari hizmet” sürelerinin de, istekle emekliye ayrılmak için gerekli olan, kadınlarda 20, erkeklerde 25 hizmet yılının hesabı ve emekli ikramiyesinin hesaplanmasında bu sürenin dikkate alınmayacağı, ancak keseneklerin iadesinde, toptan ödeme yapılmasında ödenecek paranın ve aylık bağlanmasına hak kazanılması halinde bağlanacak aylığın oranının artmasına etki ettiği dikkate alınarak, 5434 sayılı Yasanın 32.vd. maddelerinde düzenlenmiş “fiili hizmet zammının”, 506 sayılı yasadaki ve içtihadı birleştirme kararı gereğince sadece sigortalılık süresine eklenmesi gereken “itibari hizmet” süresinden farklı bir kavram olduğu açıkça anlaşılmakta olduğundan, bu sürenin 506 Sayılı Yasa kapsamında tahsise esas sigortalılığın başlangıç tarihinden geriye çekilmesi mümkün değildir. Başka bir deyişle, 5434 sayılı Yasa kapsamında hak kazanılan “fiili hizmet zammının” kişilerin fiili hizmetine eklenmesi gerektiği söylenebilir ise de, birleşen hizmetler sonrasında, 506 sayılı Yasanın 60. Ve geçici 81. Maddesindeki yaşlılık aylığı bağlanmasına ilişkin koşullar bakımından uygulama yapılırken, sigortalılık süresi yönünden, kişinin sigortalılık başlangıç tarihiden geriye doğru ekleme yapılması ile sigortalılık başlangıç tarihinin geriye çekilmesi suretiyle, ek bir sigortalılık süresine veya başkaca bir uygulama yapılmasına imkân vermediği hususu dikkate alınmalı ve buna göre tahsis koşulları yeniden irdelenmeli, sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, mahkemece yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun reddine ilişkin kararının kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:
... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren İlk derece Mahkemesine gönderilmesi ile kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 29.03.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.