Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/9428
Karar No: 2022/4541
Karar Tarihi: 29.03.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/9428 Esas 2022/4541 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2021/9428 E.  ,  2022/4541 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
    No : 2019/1934-2021/800

    İlk Derece
    Mahkemesi : ... 20. İş Mahkemesi
    No : 2018/365-2019/65

    Dava, 5434 sayılı Yasa kapsamında geçen fiili hizmet zammı süresi dikkate alınarak, yaşlılık aylığı tahsisi ve aylıkların yasal faizleri ile davalı kurumdan tahsili istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince davalı Kurumun istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM:
    Davacı vekili dilekçesinde özetle; 11.03.1971 doğumlu olan müvekkilinin Hava Harp Okulu öğrencisi olarak 01.10.1989-30.08.1994 ve muvazzaf subay olarak da 30.08.1994-29.04.2010 tarihleri arasında Emekli Sandığına tabi olarak hizmet verdiğini, 04.02.2013-04.08.2014 tarihleri arasında 4/a kapsamında çalışan müvekkilinin 07.08.2014 tarihinden bugüne kadar da aralıksız olarak 4/a kapsamında çalışmaya devam ettiğini, ... Bağcılar Sosyal Güvenlik Merkezinin 06/06/2018 tarihli 51171429-205.02.01.E5530176 sayılı cevap yazısıyla müvekkilinin "50 yaş şartını yerine getirmediği gerekçesiyle" talebinin reddedildiğini belirterek müvekkilinin çalışmaya başladığı tarihte yürürlükte bulunan 506 sayılı Kanun'un Ek 39.maddesindeki fiili hizmet zammı süresinin, yaş haddinden indirilmesi (doğum tarihinden geriye çekilmesi) ve hizmet başlangıç tarihinden de geriye çekilmesi gerektiği hususlarının açıkça belirtildiğini, dolayısıyla TSK'nde 30/08/1994-29/04/2010 tarihleri arasında muvazzaf subay olarak hizmet veren müvekkilinin bu hizmetlerine karşılık gelen FHZ süresinin yaş haddinden indirilerek ve hizmet başlangıç tarihinin de bu süre kadar geriye çekilerek müvekkilinin emekli aylığına hak kazanmasının sağlanması gerektiğini, emekliliği hak ettiği tarihten itibaren ödenmeyen emekli aylıklarının yasal faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

    II-CEVAP:
    Davalı Kurum vekili, özetle: davanın yasal süresi geçtikten sonra açıldığını belirterek zaman aşımı itirazında bulunmuş, davalı kurum işleminin yasalara uygun olduğunu, fiili hizmet zammı süresinin yaş haddinden indirilemeyeceğini davacı hakkında gereken ve yasal indirim yapıldığını başkaca bir uygulama yapma olanağının bulunmadığını, belirterek davanın reddini savunmuştur.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk derece mahkemesi, davacının 5434 sayılı Yasa kapsamında 15/09/1990-15/09/2009 tarihleri arasında 6840 prim ödeme gün sayısının bulunduğu Sigortalılık Hizmet cetvelinden anlaşılmış olup Türk Silahlı Kuvvetlerinde muvazzaf subay olan davacının bu hizmeti 5434 sayılı Yasanın 32. maddesi kapsamındaki Türk Silahlı Kuvvetlerinde Subay, yedek subay, astsubay, uzman jandarma ve uzman erbaşlar için belirtilen her 360 günlük hizmeti için 90 gün fiili hizmet zammından yararlanması şeklinde olduğundan davacının da 15/09/1994 tarihinden itibaren ilişiğinin kesildiği 15/09/2009 tarihine kadar hava subayı olarak hizmetinin bulunduğu ve bu tarih aralığına ait prim ödeme gün sayısının 5400 gün olduğu ile bu durumda Fiili Hizmet Zammının; (bu kapsamda çalışılan gün sayısı x 0,25) formülü ile hesaplandığında (5400 x 0,25 =1350 gün) olarak hesaplandığı ve bu sürenin de 3 yıl, 9 ay'a isabet ettiği tespit edilmiştir.
    Buna göre davacının 3 yıl, 9 aylık fiili hizmet zammının hem sigortalılık başlangıcını hem de yaş koşulunu geriye götürecek şekilde uygulanması gerektiğinin tespitinin mümkün olabileceği ile davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 15/09/1990 tarihinden 3 yıl, 9 ay geriye götürülerek 15/12/1986 tarihi olarak tespit edilebileceği ile 506 sayılı Kanunun Geçici 81. maddesinin B-C bentlerine istinaden emeklilik şartlarının 24/11/1986-23/05/1988 tarihleri arasında işe başlayan erkek sigortalılar bakımından 25 yıl sigortalılık süresi, 5375 gün prim ödeme şartı ve 50 yaş olduğunun dikkate alınmasıyla ayrıca 5434 sayılı hizmetlerinden sonra 506 sayılı yasa kapsamında 1854 gün hizmetinin bulunduğu dikkate alındığında 2829 sayılı Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkındaki yasanın hükümleri çerçevesinde 1260 gün şartını da yerine getirdiği düşünüldüğünde 11/03/1971 doğum tarihli olan davacı bakımından 3 yıl, 9 aylık fiili hizmet zammının yaştan da düşürülmesiyle doğum tarihinin 11/06/1967 tarihi olarak kabul edilmesine göre 50 yaşını 11/06/2017 tarihinde doldurmuş olacağının kabulü karşısında sigortalılık başlangıcının 15/12/1986 tarihi olmasına göre 25 yıllık sigortalılık süresini 2011 yılında doldurmuş olacağı yine 5375 gün prim ödeme gün şartını toplam 10044 prim ödeme gün sayısı bulunmasına göre fazlasıyla tamamlamış olacağı ve fiili hizmet zammının yaştan da düşürülmesiyle 50 yaşını doldurduğu 11/06/2017 tarihi itibariyle emeklilik şartlarını tamamlamış olduğu,
    Davacının yaşlılık aylığı tahsisi şartlarının 11.06.2017 tarihi itibariyle tamamlandığının göz önüne alınmasıyla 24/04/2018 tarihli 3303055 sayılı yaşlılık aylığı tahsis talebine göre 01/05/2018 tarihi itibariyle yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitinin, ödenmeyen aylıklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesinin ve aksi yöndeki Bağcılar Sosyal Güvenlik Merkezinin 06/06/2018 tarihli 51171429-205.02.01-E.5530176 sayılı kararının iptalinin yerinde olacağı" belirtilmiştir.
    Tüm dosya kapsamından, toplanan delillerden, dosya kapsamıyla uyumlu bilirkişi raporundan, davacıya 2829 sayılı Yasa gereği tüm hizmetlerin birleştirilmesi suretiyle 506 sayılı Yasanın Geçici 81/B maddesine göre tahsis talep tarihi olan 24.04.2018 tarihini takip eden 01.05.2018 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması kanaati ile, davanın kabulüne dair karar vermiştir.


    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi, 2829 sayılı Kanun gereği 15.09.1990 ile 15.09.2009 tarihleri arasındaki 5434 sayılı Kanun kapsamındaki hizmetleri 4/a kapsamındaki hizmetleriyle birleştirilen davacının fiili hizmet zammı sürelerinin 506 sayılı Kanun'un Ek 5, 6 ve 39'uncu maddeleri kapsamında itibari hizmet kabul edilerek yaş haddinden de indirilmesinin mümkün olduğu kanaati benimsenmiştir.
    Davacının 5434 sayılı yasa kapsamında 15.09.1990 ile 15.09.2009 tarihleri arasında 6840 prim ödeme gün sayısının bulunduğu sigortalılık hizmet cetvelinden anlaşılmış olup, Türk Silahlı Kuvvetlerinde muvazzaf subay olan davacının bu hizmeti 5434 sayılı Yasanın 32. maddesi kapsamındaki Türk Silahlı Kuvvetlerinde Subay, yedek subay, astsubay, uzman jandarma ve uzman erbaşlar için belirtilen her 360 günlük hizmeti için 90 gün fiili hizmet zammından yararlanması şeklinde olduğundan davacının da 15.09.1994 tarihinden itibaren ilişiğinin kesildiği 15.09.2009 tarihine kadar hava subayı olarak hizmetinin bulunduğu ve bu tarih aralığına ait prim ödeme gün sayısının 5400 gün olduğu ve bu durumda fiili hizmet zammının (bu kapsamda çalışılan gün sayısı x 0,25) formülü ile hesaplandığında (5400 x 0,25 = 1350 gün) olarak hesaplandığı ve bu sürenin de 3 yıl, 9 ay'a isabet ettiği tespit edilmiştir.
    Buna göre davacının 3 yıl, 9 aylık fiili hizmet zammının hem sigortalılık başlangıcını hem de yaş koşulunu geriye götürecek şekilde uygulanması gerektiği, davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 15.09.1990 tarihinden 3 yıl, 9 ay geriye götürülerek 15.12.1986 tarihi olarak tespit edileceği, 506 sayılı Kanun'un Geçici 81. Maddesinin B-C bentlerine istinaden emeklilik şartlarının 24.11.1986 - 23.05.1988 tarihleri arasında işe başlayan erkek sigortalılar bakımından 25 yıl sigortalılık süresi, 5375 gün prim ödeme şartı ve 50 yaş olduğunun dikkate alınmasıyla ayrıca 5434 sayılı hizmetlerinden sonra 506 sayılı yasa kapsamında 1854 gün hizmetinin bulunduğu da dikkate alındığında 2829 sayılı Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkındaki Yasa'nın hükümleri çerçevesinde 1260 gün şartını da yerine getirdiği dikkate alındığında 11.03.1971 doğumlu olan davacı bakımından 3 yıl, 9 aylık fiili hizmet zammının yaştan da düşürülmesiyle doğum tarihinin 11.06.1967 tarihi olarak kabul edilmesine göre 50 yaşını 11.06.2017 tarihinde doldurmuş olacağının kabulü karşısında, sigortalılık başlangıcının 15.12.1986 tarihi olmasına göre 25 yıllık sigortalılık süresini 2011 yılında doldurmuş olacağı yine 5375 gün prim ödeme gün şartını toplam 10044 prim ödeme gün sayısı bulunmasına göre fazlasıyla tamamlamış olacağı ve fiili hizmet zammının yaştan da düşürülmesiyle 50 yaşını doldurduğu 11.06.2017 tarihi itibariyle emeklilik şartlarını tamamlamış olacağı belirlenmiştir.
    Belirtilen nedenlerle ilk derece mahkemesince davacının 24.04.2018 tarihli 3303055 sayılı yaşlılık aylığı tahsis talebine göre, 01.05.2018 tarihi itibariyle yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine ve ödenmeyen aylıklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı herhangi bir yön görülmemiş; yaşlılık aylığının bağlanmasında zaman aşımının söz konusu olmadığı da gözetilmek sureti ile, davalı Kurum vekilinin istinaf isteminin reddine dair karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davalı kurum vekili, Kurum işlemlerine herhangi bir hatanın mevcut olmadığını aslen davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
    V- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Eldeki davada, davacı, 5434 sayılı Yasa kapsamında hak kazandığı fiili hizmet süresi zammının tamamının tahsis şartlarında dikkate alınması ile tahsis yapılırken sigortalılık başlangıç tarihinden geriye çekilmesi ve bulunacak sigortalılık süresine göre tabi olunması gereken yaş haddinden de düşülerek, kendisine yaşlılık aylığı bağlanmasını ve aylıkların faiziyle kurumdan tahsilini talep etmiştir.
    Uyuşmazlık, 5434 sayılı Yasanın 32. vd. maddeleri hükümlerince hak kazanılan fiili hizmet zammının hizmet birleştirilmesi ve tahsis aşamasında nasıl dikkate alınması gerektiği ile bu sürenin 2829 sayılı Yasanın 8. Maddesi gereğince uygulanması gereken 506 sayılı Yasa kapsamındaki tahsis işlemlerinde sigortalılık başlangıç tarihinden geriye gidilmek suretiyle sigortalılık süresine eklenip eklenmeyeceği ve bu süre üzerinden belirlenecek yaş haddinden de düşülüp düşülemeyeceği hususundadır.
    Uyuşmazlığın çözümü bakımından, öncelikle davacının hak kazandığı fiili hizmet zammı kavramı, niteliği ve 5434 sayılı Yasadaki itibari hizmete ilişkin hükümlerin varlığı ile 506 sayılı Yasa kapsamında yer alan itibari hizmet süresi kavramları ile birlikte yaşlılık aylığı tahsis koşulları üzerinde durulmalıdır.
    5434 sayılı Yasanın 10. kısmında (31. ila 34. maddeleri arasında) fiili hizmet müddeti, 11. kısmında (35 ila 38. maddelerinde) ise itibari hizmet süresi düzenlenmiştir.
    5434 sayılı Yasanın 31. maddesinde “Fiili hizmet müddeti; iştirakçinin 30 uncu madde gereğince bu kanunla tanınan haklardan faydalanmaya başladığı tarihten itibaren tam kesenek vermek suretiyle geçirdiği müddet” olarak tanımlanmış, 32. Maddesinde; İştirakçilerin, 5434 sayılı yasa kapsamında kesenek ödenen her yılı için görevlerine göre eklenecek fiili hizmet zamları belirlenmiş ve 32’nci maddede gösterilen vazifelere yılbaşından sonra girenlerin fiili hizmet müddet zamlarının, girdikleri ay hariç olmak üzere, o yılın geri kalan ayları için ve yılsonundan önce ayrılanların fiili hizmet müddeti zamlarının, ayrıldıkları ay da dâhil olmak üzere, yılın geçmiş ayları için hesaplanacağı belirtilmiş, ayrıca fiili hizmet müddeti zamlarının, emeklilik işlemlerinde fiili hizmet sayılacağı fakat toplamının 8 yılı geçemeyeceği belirtilmiş olsa da, Lokomotif makinist ve ateşçilerin bu süreden istisna olduğu, son olarak 34. maddesinde ise, fiili hizmet sürelerinin her yıl ilgili kurumlarınca, yılsonlarından itibaren 3 ay içinde Sandığa göndermeye ilişkin zorunluluk düzenlenmiştir.
    Eklemek gerekirse; 5434 sayılı Yasanın geçici 205. maddesinde de, 32’inci madde gereğince fiilî hizmet sürelerine zam yapılanların bu maddede belirtilen yaş hadlerinden, hizmetlerine eklenen fiilî hizmet süresi zammı kadar indirim yapılır. Hükmü yer almaktadır.
    5434 sayılı Yasada düzenlenen “itibari hizmet” süresi ise, 35. maddede “Bu kanun gereğince bağlanacak aylıklar ve yapılacak kesenek iadesi ve toptan ödemelerin hesabında fiili hizmet müddetlerine eklenen süredir” şeklinde tanımlanmış, 36. maddede; iştirakçilerin, görevlerine göre fiili hizmet sürelerinin her yıl için fıkralarında gösterilen itibari hizmet süreleri ekleneceği belirtilmiş ve açıkça (zamlar hariç) tutulmuş olup, toplamlarının 3 aydan az ve toplamı 5 yıldan fazla olamayacağı belirtilmiştir.
    506 sayılı Yasanın ek 5. maddesinde de “itibari hizmet süresi” kavramına yer verilmiş olup, bu maddede ise, “506 sayılı Kanuna göre sigortalı sayılanların, kanunda sayılan görevlerde geçen sigortalılık sürelerine, bu sürelerin her tam yılı için, hizalarında gösterilen süreler, sigortalılık süresi olarak eklenir.” hükmü ile öncelikle; 18.02.2000 tarihli 1997/1 Esas ve 2000/1 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’na göre, salt sigortalılık süresine eklenmesi gereken süre olarak tanımlanmıştır.
    506 sayılı Yasanın Ek 39'uncu maddesinde de "Bu Kanunun Ek 5 ve Ek 6’ncı maddeleri gereğince sigortalılık süresine ilave edilen gün sayıları, beş yıldan çok olmamak üzere bu Kanun'un 60. ve Geçici 81'inci maddelerinde belirtilen yaş hadlerinden indirilir." düzenlemesine yer verilmiştir.
    Konu, son olarak 5510 sayılı Yasa ile düzenlenmiş ve 01.10.2008 günü itibarıyla aynı tarihte yürürlüğe giren “Fiili hizmet süresi zammı” başlıklı 40. maddesinde, belirtilen iş yerlerinde ve işlerde çalışan sigortalıların prim ödeme gün sayılarına, bu iş yerlerinde ve işlerde geçen çalışma sürelerinin her 360 günü için karşılarında gösterilen gün sayılarının, fiili hizmet süresi zammı olarak ekleneceği, çalışmanın fiili hizmet süresi zammı kapsamında değerlendirilebilmesi için, tablonun (13) ve (14) numaralı sıralarında belirtilen sigortalılar hariç, sigortalının kapsamdaki iş yerleri ile birlikte işlerde fiilen çalışması ve söz konusu işlerin risklerine maruz kalmasının şart olduğu açıklanmıştır.
    5510 sayılı Yasanın “Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortasına ilişkin bazı geçiş hükümleri” başlıklı geçici 1. maddesinde yer alan “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında, 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve diğer bağımsız çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ve bu Kanunla mülga 2926 sayılı tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında kabul edilir.” hükmü nedeniyle, tahsis koşulları bakımından davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun 60 ve geçici 81’inci maddelerinde yaşlılık aylığından yararlanmak için; kural olarak maddede belirlenen yaşa ulaşmış olmak, belirli bir süre prim ödemek, işten ayrılmak ve talepte bulunmak koşulları öngörülmüştür. Ne var ki, Anayasa Mahkemesi 2019/104 Esas, 2021/13 Karar ve 14.01.2021 tarihli kararı ile “17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası’nın mülga 62. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “....çalıştığı işten ayrıldıktan sonra...” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline” karar vermiş ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararının gerekçesinden de anlaşılacağı üzere işten ayrılma koşulunu özünde Anayasaya aykırı kabul etmiştir.
    2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun’un 4’üncü maddesindeki; “kurumlara tabi çeşitli işlerde çalışmış olanların hizmet süreleri, aynı tarihlere rastlamamak kaydıyla bu Kanuna göre aylık bağlanmasına hak kazanıldığında birleştirilir.” hükmü uyarınca çeşitli sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak geçen hizmet süreleri de yaşlılık aylığı bağlanmasına esas olmak üzere birleştirilmekte ve sigortalının yaşlılık aylığı bağlanması için tabi olduğu yaş, prim gün sayısı ve sigortalılık süresi tespit edilmektedir.
    Yukarıda sayılan düzenlemeler birlikte irdelendiğinde; mahkemece, 2829 sayılı Yasa kapsamında hizmetleri birleştirilen ve 506 sayılı Yasa kapsamında tahsis koşulları uyuşmazlık konusu olan, davacının 5434 sayılı Yasanın 32. vd. maddeleri hükümlerince hak kazandığı “fiili hizmet zammının” tahsis koşullarından olan yaş haddinden indirilmesine ilişkin kabul, 506 sayılı Yasanın Ek 39'uncu maddesi karşısında yerinde ise de, 5434 sayılı Yasada yer alan “fiili hizmet zammının”, iştirakçilerin görev yaptıkları süreler boyunca ve tam kesenek vermek suretiyle geçirdiği sürelere ilişkin olarak yapılan ek bir zam niteliğinde olduğu ve fiili hizmet süresine eklenmesi gerektiği, buna göre eklenen bu hizmetin, iştirakçilerin fiili hizmet süresini, emeklilik ikramiye miktarını ve emekli aylığı bağlama oranını artırdığı ve yaş haddinden de 8 yıla kadar indirim sağladığı, 5434 sayılı Yasanın 11. kısmında 35 vd. Maddelerinde ayrıca düzenlenmiş olan “itibari hizmet” sürelerinin de, istekle emekliye ayrılmak için gerekli olan, kadınlarda 20, erkeklerde 25 hizmet yılının hesabı ve emekli ikramiyesinin hesaplanmasında bu sürenin dikkate alınmayacağı, ancak keseneklerin iadesinde, toptan ödeme yapılmasında ödenecek paranın ve aylık bağlanmasına hak kazanılması halinde bağlanacak aylığın oranının artmasına etki ettiği dikkate alınarak, 5434 sayılı Yasanın 32.vd. maddelerinde düzenlenmiş “fiili hizmet zammının”, 506 sayılı Yasadaki ve içtihadı birleştirme kararı gereğince sadece sigortalılık süresine eklenmesi gereken “itibari hizmet” süresinden farklı bir kavram olduğu açıkça anlaşılmakta olduğundan, bu sürenin 506 sayılı Yasa kapsamında tahsise esas sigortalılığın başlangıç tarihinden geriye çekilmesi mümkün değildir. Başka bir deyişle, 5434 sayılı Yasa kapsamında hak kazanılan “fiili hizmet zammının” kişilerin fiili hizmetine eklenmesi gerektiği söylenebilir ise de, birleşen hizmetler sonrasında, 506 sayılı Yasanın 60. ve geçici 81. maddesindeki yaşlılık aylığı bağlanmasına ilişkin koşullar bakımından uygulama yapılırken, sigortalılık süresi yönünden, kişinin sigortalılık başlangıç tarihiden geriye doğru ekleme yapılması ile sigortalılık başlangıç tarihinin geriye çekilmesi suretiyle, ek bir sigortalılık süresine veya başkaca bir uygulama yapılmasına imkân vermediği hususu dikkate alınmalı ve buna göre tahsis koşulları yeniden irdelenmeli, sonucuna göre bir karar verilmelidir.
    Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, mahkemece yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    Kabule göre de; aylıkların geç ödenmesi nedeniyle işleyen faizler bakımından, 5510 sayılı Yasa’nın 42. maddesinin “Kurum, sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanacak gelir, aylık veya toptan ödemeleri, gerekli belgelerin ve incelemelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde hesap ve tespit ederek sonuçlarını yazı ile bildirir.” hükmü uyarınca, Kurum'un, yaşlılık aylığı tahsis tarihini takip eden 3 aylık sürenin sonundan itibaren faiz alacağı ile sorumlu tutulacağı nazara alındığında, mahkemece bu durumun dikkate alınmaması ve infazda tereddüt uyandıracak şekilde karar verilmesi de, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun reddine ilişkin kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk derece Mahkemesine gönderilmesi ile kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,29.03.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi