Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/271
Karar No: 2022/4536
Karar Tarihi: 29.03.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/271 Esas 2022/4536 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2022/271 E.  ,  2022/4536 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
    No : 2019/1701-2021/1912

    İlk Derece
    Mahkemesi : ... 20. İş Mahkemesi

    Dava, 5434 sayılı Yasa kapsamında geçen fiili hizmet zammı süresi dikkate alınarak, yaşlılık aylığı tahsisi ve aylıkların yasal faizleri ile davalı kurumdan tahsili istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davacı ve davalı kurum vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince davacı ve davalı Kurumun istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı ve davalı Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM:
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 30.07.1971 doğum tarihli davacının 15.08.1989-14.03.2008 tarihleri arasında Türk Hava Kuvvetlerinde muvazzaf subay olarak görev yaptığını, yıpranma payı olarak 3 yıl, 10 ay, 15 gün fiili hizmet zammı (FHZ) bulunduğunu, takiben ...sicil numarasıyla 02/03/2009 tarihinde 4/a kapsamında çalışmaya başladığını, davacının hizmet birleştirmesi yapılarak tarafına yaşlılık aylığı bağlanmasına ilişkin 27/04/2018 tarihli talebinin, davalı kurumun 11/05/2018 tarih ve 4162550 sayılı yazısıyla tahsis talebinin usul ve yasal mevzuata aykırı olarak red edildiğini beyanla davacının 3 yıl, 10 ay, 15 günlük FHZ süresinin hizmet başlangıç tarihinden ve emeklilik yaş haddinden indirilerek müvekkilinin, talep tarihini takip eden 01/05/2018 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti ile 01/05/2018 tarihinden itibaren hak etmiş olacağı aylıkların, hak ediliş tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
    II-CEVAP:
    Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; davacının fiili hizmet zammı süresinin sigortalılık süresine ve ödeme gün sayısına ilave edilerek değerlendirme yapıldığını, kurum işleminde yasaya aykırılık bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    Davacı, 15.08.1989-15.03.2008 tarihleri arasında 4/c sigortalısı olarak çalışmıştır. Davacının 3 yıl 10 ay 15 gün fiili hizmet zammı bulunduğunu belirterek, 4/c ve 4/a sigortalı çalışmaları birleştirilerek yaşlılık aylığı bağlanmasına yönelik 27.04.2018 tarihli tahsis talebi kurum tarafından 50 yaş şartı sağlanmaması nedeniyle reddedilmiştir. Dava konusu uyuşmazlık esasen davacının 4/c sigortalı çalışmaları sırasında kazandığı 3 yıl 10 ay 15 günlük fiili hizmet zammı süresinin sigortalılık süresinden ve yaşından indirilip indirilmeyeceğine yöneliktir.
    Dosya, emeklilik süresinin hesabı yönünden bilirkişiye verilmiştir. Bilirkişi raporunda;
    " 506 sayılı Yasa'nın Geçici 81. maddesinde düzenlenen yaşlılık aylığına hak kazanma koşulları 08/09/1999 tarihinden 4759 sayılı Yasa ile 23/05/2002 tarihine kaydırılmıştır. Davacı ilk defa 15.08.1989 tarihinde çalışmaya başlamıştır. 3 yıl, 10 ay, 15 gün fiili hizmet zammı kadar geriye gidilmesi halinde, davacının hizmet başlangıç tarihi 01.10.1985 tarihi olacaktır. Davacının 23/05/2002 yasal değişiklik tarihinde sigortalılık süresi; (01/02/1985-23/05/2002)=16 yıl 7 ay 22 gündür. 4759 sayılı Yasa ile 23/05/2002 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 506 sayılı Yasa'nın Geçici 81/B-f maddesi yapılan değişiklikten sonra, "Sigortalılık süresi 13 (dahil) yıldan fazla, 14 yıldan az olan kadınlar 20 yıllık sigortalılık süresini ve 45 yaşını doldurmaları, sigortalılık süresi 15 yıl 6 ay (dahil) dan fazla, 17 yıldan az olan erkekler 25 yıllık sigortalılık süresini ve 49 yaşını doldurmaları ve en az 5300 gün..." düzenlemesine yer verilmiştir.
    Davacının, 27/04/2018 tahsis talep tarihinde; Sigortalılık süresi 01/10/1985-27/04/2018 tarihleri olup 32 yıl 6 ay 26 gündür, 4/C prim gününün 8085 gün, 4/A prim gününün 3250 gün olduğu, toplam prim gününün 11335 gün olduğu, davacı 30/07/1971 doğumlu olup tahsis talep tarihinin 27/04/2018 olduğu, bu tarih itibariyle yaşın 46 yıl 8 ay 27 gün olduğu, FHZ dahil yaşının 50 yıl 7 ay 12 gün olacağı fiili hizmet zammı süresi olan 3 yıl 10 ay 15 gün düşüldüğünde davacının emeklilik yaşının 46 yıl 8 ay 27 gün olacağı anlaşılmıştır. Davacıya, 506 sayılı Yasa'nın geçici 81/B-f. maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanmasına ilişkin öngörülen "49 yaş, 5300 gün, 25 hizmet yıl" olmak üzere her üç şart birlikte gerçekleşmiştir. Davacının devlet memurluğu sonrası 3587 gün (1260 günü aşan) SSK'lı çalışması mevcuttur. Bu duruma göre davacının yaşlılık aylığına hak kazandığı sonucuna varıldığı " belirtilmiştir.
    Tüm dosya kapsamından, toplanan delillerden, dosya kapsamıyla uyumlu bilirkişi raporundan, davacıya 2829 sayılı Yasa gereği tüm hizmetlerin birleştirilmesi suretiyle 506 sayılı Yasanın Geçici 81/B-F maddesine göre tahsis talep tarihi olan 27.04.2018 tarihini takip eden 01.05.2018 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiği kanaati ile:davacının davasının kabulü ile; davacının 01/05/2018 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine, karar verilmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi, 30.07.1971 doğumlu davacı ... 'in, 15.08.1989 - 14.09.1992 (3 yıl 1 ay) ve 15.09.1992-14.03.2008 (15 yıl 6 ay) olmak üzere toplam 18 yıl 7 ay 4/1-c bendi kapsamında hizmeti ve 3 yıl 10 ay 15 gün fiili hizmet zammı süresinin bulunduğu, 27.04.2018 tarihli yaşlılık aylığı tahsis talebine verilen 11/05/2018 gün ve 4162550 sayılı Kurum işleminde; davacının11.335 gün primi, 28 yıl hizmeti bulunduğu ancak 50 yaş şartını yerine getirmediğinden aylık talebinin reddedildiği görülmektedir.
    Somut olayda, davacının 23.05.2002 tarihine kadar 3 yıl 1 ay öğrencilik, 9 yıl 8 ay 8 gün muvazzaf subaylık ve bu süreyle orantılı olarak (2 yıl 5 ay 2 gün) fiili hizmet süresi zammı bulunduğu 23.05.2002 tarihindeki tüm hizmetinin 15 yıl 2 ay 10 gün olduğu ve 506 sayılı Kanun'un Geçici 81.maddesinin B bendinin (g) alt bendine göre 25 yıl sigortalılık süresi, 50 yaş ve 5375 gün primi bulunması halinde yaşlılık aylığına hak kazanacağı, tahsis talep tarihi itibariyle sigortalılık süresi ve prim gün sayısı koşulunu sağladığı, 50 yaşını 30.07.2021 tarihinde dolduracağı, 5434 sayılı Kanun'un 205/son ve 506 sayılı Kanun'un Ek 39. maddesi gereğince fiili hizmet süresi zammının tamamının yaş haddinden indirilmesi gerektiği, buna göre, 15.09.2017 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı koşullarını sağlamış olup 27.04.2018 tarihli yaşlılık aylığı tahsis talebine istinaden 01.05.2018 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığı anlaşılmaktadır.
    Mahkemece dayanak alınan bilirkişi raporunda ve kararın gerekçesinde yaşlılık aylığı koşulları hatalı tespit edilmiş ise de "01.05.2018 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine" karar verilmesi isabetlidir.
    Yukarıda yer alan açıklamalar ışığında, gerekçeli kararda yaşlılık aylığı koşullarının hatalı tespit edildiği görülmekle birlikte İlk Derece Mahkemesi kararının sonucu itibarıyla hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, istinaf başvurusunda bulunan taraf ve istinaf sebepleri gözetilerek yapılan istinaf incelemesine göre davalı Kurum vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b.1 bendi uyarınca esastan reddine, karar vermiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davacı vekili verilen kararda yaşlılık aylıklarına işleyen faizler bakımından hüküm verilmediğini bu nedenle kararın bozulması gerektiğini belirtmiştir.
    Davalı kurum vekili, Kurum işlemlerine herhangi bir hatanın mevcut olmadığını aslen davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
    V- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Eldeki davada, davacı, 5434 sayılı Yasa kapsamında hak kazandığı fiili hizmet süresi zammının tamamının tahsis şartlarında dikkate alınması ile tahsis yapılırken sigortalılık başlangıç tarihinden geriye çekilmesi ve bulunacak sigortalılık süresine göre tabi olunması gereken yaş haddinden de düşülerek, kendisine yaşlılık aylığı bağlanmasını ve aylıkların faiziyle kurumdan tahsilini talep etmiştir.
    Uyuşmazlık, 5434 sayılı Yasanın 32. vd. maddeleri hükümlerince hak kazanılan fiili hizmet zammının hizmet birleştirilmesi ve tahsis aşamasında nasıl dikkate alınması gerektiği ile bu sürenin 2829 sayılı Yasanın 8. Maddesi gereğince uygulanması gereken 506 Sayılı Yasa kapsamındaki tahsis işlemlerinde sigortalılık başlangıç tarihinden geriye gidilmek suretiyle sigortalılık süresine eklenip eklenmeyeceği ve bu süre üzerinden belirlenecek yaş haddinden de düşülüp düşülemeyeceği hususundadır.
    Uyuşmazlığın çözümü bakımından, öncelikle davacının hak kazandığı fiili hizmet zammı kavramı, niteliği ve 5434 sayılı Yasadaki itibari hizmete ilişkin hükümlerin varlığı ile 506 sayılı Yasa kapsamında yer alan itibari hizmet süresi kavramları ile birlikte yaşlılık aylığı tahsis koşulları üzerinde durulmalıdır.
    5434 Sayılı yasanın 10. Kısmında (31. ila 34. Maddeleri arasında) fiili hizmet müddeti, 11. Kısmında (35 ila 38. Maddelerinde) ise itibari hizmet süresi düzenlenmiştir.
    5434 sayılı yasanın 31. Maddesinde “Fiili hizmet müddeti; iştirakçinin 30 uncu madde gereğince bu kanunla tanınan haklardan faydalanmaya başladığı tarihten itibaren tam kesenek vermek suretiyle geçirdiği müddet” olarak tanımlanmış, 32. Maddesinde; İştirakçilerin, 5434 sayılı yasa kapsamında kesenek ödenen her yılı için görevlerine göre eklenecek fiili hizmet zamları belirlenmiş ve 32’nci maddede gösterilen vazifelere yılbaşından sonra girenlerin fiili hizmet müddet zamlarının, girdikleri ay hariç olmak üzere, o yılın geri kalan ayları için ve yılsonundan önce ayrılanların fiili hizmet müddeti zamlarının, ayrıldıkları ay da dâhil olmak üzere, yılın geçmiş ayları için hesaplanacağı belirtilmiş, ayrıca fiili hizmet müddeti zamlarının, emeklilik işlemlerinde fiili hizmet sayılacağı fakat toplamının 8 yılı geçemeyeceği belirtilmiş olsa da, Lokomotif makinist ve ateşçilerin bu süreden istisna olduğu, son olarak 34. Maddesinde ise, fiili hizmet sürelerinin her yıl ilgili kurumlarınca, yılsonlarından itibaren 3 ay içinde Sandığa göndermeye ilişkin zorunluluk düzenlenmiştir.
    Eklemek gerekirse; 5434 Sayılı Yasanın geçici 205. Maddesinde de, 32’inci madde gereğince fiilî hizmet sürelerine zam yapılanların bu maddede belirtilen yaş hadlerinden, hizmetlerine eklenen fiilî hizmet süresi zammı kadar indirim yapılır. Hükmü yer almaktadır.
    5434 Sayılı Yasada düzenlenen “itibari hizmet” süresi ise, 35.maddede “Bu kanun gereğince bağlanacak aylıklar ve yapılacak kesenek iadesi ve toptan ödemelerin hesabında fiili hizmet müddetlerine eklenen süredir” şeklinde tanımlanmış, 36. Maddede; iştirakçilerin, görevlerine göre fiili hizmet sürelerinin her yıl için fıkralarında gösterilen itibari hizmet süreleri ekleneceği belirtilmiş ve açıkça (zamlar hariç) tutulmuş olup, toplamlarının 3 aydan az ve toplamı 5 yıldan fazla olamayacağı belirtilmiştir.
    506 sayılı yasanın ek 5.maddesinde de “itibari hizmet süresi” kavramına yer verilmiş olup, bu maddede ise, “506 sayılı Kanuna göre sigortalı sayılanların, kanunda sayılan görevlerde geçen sigortalılık sürelerine, bu sürelerin her tam yılı için, hizalarında gösterilen süreler, sigortalılık süresi olarak eklenir.” hükmü ile öncelikle; 18.02.2000 tarihli 1997/1 Esas ve 2000/1 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’na göre, salt sigortalılık süresine eklenmesi gereken süre olarak tanımlanmıştır.
    506 sayılı yasanın Ek 39'uncu maddesinde de "Bu Kanunun Ek 5 ve Ek 6’ncı maddeleri gereğince sigortalılık süresine ilave edilen gün sayıları, beş yıldan çok olmamak üzere bu Kanun'un 60. ve Geçici 81'inci maddelerinde belirtilen yaş hadlerinden indirilir." düzenlemesine yer verilmiştir.
    Konu, son olarak 5510 sayılı yasa ile düzenlenmiş ve 01.10.2008 günü itibarıyla aynı tarihte yürürlüğe giren “Fiili hizmet süresi zammı” başlıklı 40. maddesinde, belirtilen iş yerlerinde ve işlerde çalışan sigortalıların prim ödeme gün sayılarına, bu iş yerlerinde ve işlerde geçen çalışma sürelerinin her 360 günü için karşılarında gösterilen gün sayılarının, fiili hizmet süresi zammı olarak ekleneceği, çalışmanın fiili hizmet süresi zammı kapsamında değerlendirilebilmesi için, tablonun (13) ve (14) numaralı sıralarında belirtilen sigortalılar hariç, sigortalının kapsamdaki iş yerleri ile birlikte işlerde fiilen çalışması ve söz konusu işlerin risklerine maruz kalmasının şart olduğu açıklanmıştır.
    5510 Sayılı Yasanın “Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortasına ilişkin bazı geçiş hükümleri” başlıklı geçici 1. Maddesinde yer alan “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında, 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve diğer bağımsız çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ve bu Kanunla mülga 2926 sayılı tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında kabul edilir.” hükmü nedeniyle, tahsis koşulları bakımından davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun 60 ve geçici 81’inci maddelerinde yaşlılık aylığından yararlanmak için; kural olarak maddede belirlenen yaşa ulaşmış olmak, belirli bir süre prim ödemek, işten ayrılmak ve talepte bulunmak koşulları öngörülmüştür. Ne var ki, Anayasa Mahkemesi 2019/104 Esas, 2021/13 Karar ve 14.01.2021 tarihli kararı ile “17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası’nın mülga 62. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “....çalıştığı işten ayrıldıktan sonra...” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline” karar vermiş ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararının gerekçesinden de anlaşılacağı üzere işten ayrılma koşulunu özünde Anayasaya aykırı kabul etmiştir.
    2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun’un 4’üncü maddesindeki; “kurumlara tabi çeşitli işlerde çalışmış olanların hizmet süreleri, aynı tarihlere rastlamamak kaydıyla bu Kanuna göre aylık bağlanmasına hak kazanıldığında birleştirilir.” hükmü uyarınca çeşitli sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak geçen hizmet süreleri de yaşlılık aylığı bağlanmasına esas olmak üzere birleştirilmekte ve sigortalının yaşlılık aylığı bağlanması için tabi olduğu yaş, prim gün sayısı ve sigortalılık süresi tespit edilmektedir.
    Yukarıda sayılan düzenlemeler birlikte irdelendiğinde; mahkemece, 2829 sayılı Yasa kapsamında hizmetleri birleştirilen ve 506 sayılı Yasa kapsamında tahsis koşulları uyuşmazlık konusu olan, davacının 5434 sayılı Yasanın 32. Vd. maddeleri hükümlerince hak kazandığı “fiili hizmet zammının” tahsis koşullarından olan yaş haddinden indirilmesine ilişkin kabul, 506 sayılı yasanın Ek 39'uncu maddesi karşısında yerinde ise de, 5434 sayılı yasada yer alan “fiili hizmet zammının”, iştirakçilerin görev yaptıkları süreler boyunca ve tam kesenek vermek suretiyle geçirdiği sürelere ilişkin olarak yapılan ek bir zam niteliğinde olduğu ve fiili hizmet süresine eklenmesi gerektiği, buna göre eklenen bu hizmetin, iştirakçilerin fiili hizmet süresini, emeklilik ikramiye miktarını ve emekli aylığı bağlama oranını artırdığı ve yaş haddinden de 8 yıla kadar indirim sağladığı, 5434 sayılı yasanın 11. Kısmında 35 vd. Maddelerinde ayrıca düzenlenmiş olan “itibari hizmet” sürelerinin de, istekle emekliye ayrılmak için gerekli olan, kadınlarda 20, erkeklerde 25 hizmet yılının hesabı ve emekli ikramiyesinin hesaplanmasında bu sürenin dikkate alınmayacağı, ancak keseneklerin iadesinde, toptan ödeme yapılmasında ödenecek paranın ve aylık bağlanmasına hak kazanılması halinde bağlanacak aylığın oranının artmasına etki ettiği dikkate alınarak, 5434 sayılı Yasanın 32.vd. maddelerinde düzenlenmiş “fiili hizmet zammının”, 506 sayılı yasadaki ve içtihadı birleştirme kararı gereğince sadece sigortalılık süresine eklenmesi gereken “itibari hizmet” süresinden farklı bir kavram olduğu açıkça anlaşılmakta olduğundan, bu sürenin 506 Sayılı Yasa kapsamında tahsise esas sigortalılığın başlangıç tarihinden geriye çekilmesi mümkün değildir. Başka bir deyişle, 5434 sayılı Yasa kapsamında hak kazanılan “fiili hizmet zammının” kişilerin fiili hizmetine eklenmesi gerektiği söylenebilir ise de, birleşen hizmetler sonrasında, 506 sayılı Yasanın 60. Ve geçici 81. Maddesindeki yaşlılık aylığı bağlanmasına ilişkin koşullar bakımından uygulama yapılırken, sigortalılık süresi yönünden, kişinin sigortalılık başlangıç tarihiden geriye doğru ekleme yapılması ile sigortalılık başlangıç tarihinin geriye çekilmesi suretiyle, ek bir sigortalılık süresine veya başkaca bir uygulama yapılmasına imkân vermediği hususu dikkate alınmalı ve buna göre tahsis koşulları yeniden irdelenmeli, sonucuna göre bir karar verilmelidir.
    Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, mahkemece yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, davacı ve davalı Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren İlk derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 29.03.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi