1. Hukuk Dairesi 2016/4394 E. , 2019/4588 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili ve davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 12.09.2019 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Avukat ...., davalılar ... vd. vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz eden davalılar ... vd. vekili Avukat ve temyiz edilen davacı ... vekili Avukat gelmedi, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ile tazminat isteklerine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan babası ...’nın 1641, 1672, ve 1845 parsel sayılı taşınmazlarını ara malik konumundaki davalılardan ...’a satış yoluyla temlik ettiğini, onun da bilahare 1641 ve 1672 parselleri davalılardan mirasbırakanın gelini ...’a devrettiğini, mirasbırakanın 1751 ile 917 ada 5 parsel sayılı taşınmazlarını ise ara malik konumundaki davalılardan ...’a satış yoluyla devrettiğini, onun da 5 parseli davalılardan mirasbırakanın oğlu ...’e, 1751 parseli ise dava dışı üçüncü kişiye satış suretiyle temlik ettiğini, mirasbırakanın gerçekte oğlu davalı ...’e devretmek amacıyla temliki işlemleri yaptığını, murisin aynı kasıtla 1836 parsel sayılı taşınmazını da oğlu davalı ...’e satış yoluyla temlik ettiğini, temliklerin mirasçıdan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, 1751 parsel dışındaki taşınmazlar yönünden tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini, 1751 parsel yönünden ise, taşınmaz bedelinin davalı ...’ten tahsilini istemiştir.
Davalılar, muris tarafından doğrudan ya da ara malik kullanılarak yapılan bütün devir ve temlik işlemlerinin yasadaki tanıma uygun olarak gerçekleştiğini, davalıların taşınmazları satın alma güçlerinin bulunduğunu, davalı ...’in çekişmeli taşınmazları alabilmek amacıyla 3 kamyonu ile ..."da bulunan evini sattığını, ayrıca mirasbırakanın bankalarda bulunan 120.000,00 TL"nin mirasçılar arasında paylaşıldığını, mirasbırakanın davacı ve diğer kız çocuklarına da birer taşınmaz verdiğini, bu parsellerdeki kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile kız çocuklarına ikişer daire kaldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, mirasbırakan tarafından yapılan temliklerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle tapu iptali ve tescil isteği yönünden davanın kabulüne, 1751 parsel yönünden ise davalı ... temliklerde taraf olmadığından ve dava tarihinden önce taşınmazın maliki olan dava dışı... da davada taraf gösterilmediği gerekçesiyle bedel isteği yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, mirasbırakan ...’nın 21.11.2005 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacı kızı ... ile davalı oğlu ... ve dava dışı kızları ... ve ...’nin kaldıkları, davalılardan ...’un diğer davalı ...’in eşi olduğu, mirasbırakanın 1836 parsel sayılı taşınmazdaki 1/4 payının tamamını 21.03.1990 tarihinde oğlu olan davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiği, mirasbırakanın 1641, 1672, ve 1845 parsel sayılı taşınmazlarını ise vekil davalı ... eliyle 04.02.2005 tarihinde davalılardan ....’a, onun da 1672 ve 1641 sayılı parselleri 29.06.2009 tarihinde davalı ...’a satış suretiyle devrettiği, yine mirasbırakanın 1751 parsel sayılı taşınmazını 04.04.2005 tarihinde, 917 ada 5 parsel sayılı taşınmazını ise 03.05.2005 tarihinde davalılardan ...’a, onun da 917 ada 5 sayılı parseli 29.06.2009 tarihinde davalı ...’e, 1751 sayılı parseli ise 12.01.2010 tarihinde dava dışı....’ya satış yoluyla temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Tüm dosya içeriğinden, dava tarihinden önce dava dışı ....’ya devredilen dava konusu 1751 parsel sayılı taşınmazın temliklerinde davalılardan ...’in taraf olmadığı gerekçesiyle anılan parsele yönelik bedel isteği yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığından davacının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine.
Davalıların temyiz itirazlarına gelince;
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (nitelikli-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 0l.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de 4721 s. Türk Medeni Kanunu" nun (TMK) 706, 6098 s. Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237 (818 s. Borçlar Kanunu"nun (BK) 213) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki kişisel ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı da kuşkusuzdur.
O halde, mirasbırakandan tüm mirasçılarına intikal eden taşınır taşınmaz mallar ve haklar araştırılmalı, tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgeler mercilerinden getirtilmeli her bir mirasçıya nakledilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınmalı böylece yukarda değinilen anlamda bir paylaştırma kastının bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır.
Somut olaya gelince; hükme yeterli bir araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme imkanı yoktur. Davalılar mirasbırakanın davacı kızı ile dava dışı diğer kızlarına da birer adet taşınmaz devrettiğini savunduğu halde, davalıların bu savunması üzerinde durulmadığı, mirasbırakandan tüm mirasçılarına intikal eden taşınır veya taşınmaz bulunup bulunmadığının araştırılmadığı görülmektedir.
Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılması, mirasbırakan tarafından sağlığında tüm mirasçılarına kazandırılan taşınır ve taşınmaz mallar ile hakların araştırılması, tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgelerin mercilerinden getirtilmesi, her bir mirasçıya nakledilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişilerden rapor alınması; böylece, mirasbırakanın tüm temlikleri değerlendirilerek davalılara yaptığı temlikler bakımından gerçek iradesinin duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi, sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapıp yapmadığının, mirasçıdan mal kaçırmak amacının bulunup bulunmadığının, olayda 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yerinin olup olmadığının değerlendirilmesi, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
Kabule göre de, dava konusu 1836 parsel sayılı taşınmazda mirasbırakanın toplam 1/4 oranında payı olduğu halde, davalı ...’in 3.kişilerden edindiği kendisine ait olan 3/4 payın da kabul kapsamına alınmak suretiyle taşınmazın tamamı üzerinden davacının miras payı oranında iptal ve tescile karar verilmiş olması da isabetsizdir.
Davalıların bu yönlere değinen ve yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.09.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.