20. Hukuk Dairesi 2016/7859 E. , 2018/2089 K.
"İçtihat Metni".....
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Orman Yönetimi, Karabucak mahallesinde bulunan 202 ada 297 parsel ile 4291, 4295, 4299, 4301 ve 4303 parsel sayılı sırasıyla 459,52 m², 385,23 m², 382,35 m², 407,30 m², 403,13 m² ve 406,80 m² yüzölçümündeki taşınmazların, kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldıklarını ileri sürerek, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tescilleri istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, 3402 sayılı Kanunun 12. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin 25/02/2009 gün ve 5841 sayılı Kanunun 2. maddesi ile 3402 sayılı Kanunun 12. maddesinin 3. fıkrasına eklenen hüküm ile devlet veya diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanacağı düzenlemesi yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 19/12/2012 tarih ve 2012/5830 E. - 14638 K. sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle: “çekişmeli parselin kadastro tespitinin kesinleşmesinden sonra, 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü süreler dolmuşsa da, 5841 sayılı Kanunun 2. maddesiyle 3402 sayılı Kanunun 12. maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen üçüncü tümcesinde yer alan “İddia ve taşınmazın niteliğine…” ibaresinin Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 gün ve 2009/31-77 E.K. sayılı kararıyla iptal edildiği, gerekçeli kararın 23.07.2011 tarihli ve 28003 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiği belirtilip, mahkemece yargılamaya devam edilmesi, işin esasına girilerek tarafların sav ve savunmaları ile delillerinin sorulup, oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne ve dava konusu 4291, 4295, 4299, 4301, 4303 ve 202 ada 297 nolu parsellerin tapu kayıtlarının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tescillerine karar verilmiş, hüküm davalılar ... ve arkadaşları vekili tarafından tüm parsellere yönelik temyiz edilmekle Dairenin 17/02/2015 gün 700-656 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “ Mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, 05.03.2007 tarihinde yürürlüğe giren Orman Kadastro Teknik İzahnamesinin 36. maddesinde yazılı “Orman sınır nokta ve hatlarının arza uygulanmasında; tutanaklardan, orman kadastro haritalarından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon ve röper nokta ve krokilerinden yararlanılır…Sınırlama tutanakları, ölçü değerleri ve orman kadastro haritaları ile zemindeki durum arasında çelişki olduğunda, tutanaktaki kararlar ile orman sınır noktası ve hatlarının yazılı tarifleri esas alınmak suretiyle ölçü, harita ve zemin kontrolü yapılarak gerçek duruma
....
uygun olanı uygulanır” hükmü ile 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin “Teknik İşler” başlıklı Sekizinci Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazların orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası ve zeytincilik paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, çekişmeli taşınmazların 3573 sayılı Kanun kapsamında tevzi edilen yerlerden olup olmadığı kesin olarak belirlenmeli, aynı iddiayla dava konusu edilen parsellerin tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde, yukarıda anılan Yönetmelik ve Teknik İzahnamede yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. ” denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulmasının ardından yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan tapu kaydının iptal ve tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 1948 yılında kesinleşen orman kadastrosu ile 1991 yılında ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulamaları bulunmaktadır.
Yörede 1958 yılında 3573 sayılı Kanun ile tevzi çalışması yapılmış, 1979 yılında ise tapulama yapılarak kesinleşmiştir.
Çekişmeli parseller 2664 sayılı tapulama parselinden ifrazen oluşmuştur. 2664 parsel ise Mayıs 1978 tarih 30 sıra numaralı (48 numaralı zeytincilik parseli) zeytincilik tapusu uygulanmak suretiyle zeytinlik niteliğiyle kişiler adına tespit edilmiştir.
Dosya kapsamına, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna, özellikle çekişmeli taşınmazlara komşu bulunan ve dava konusu taşınmazlarla aynı zeytincilik kök parselinden gelen 4290, 4292, 4296, 4298, 4300 ve 4302 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin olarak Orman Yönetimi tarafından açılan benzer nitelikli davalarda mahkemece verilen red kararları Daire tarafından onanarak kesinleşmiş bulunduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 21/03/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.