Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/14707
Karar No: 2013/4090

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/14707 Esas 2013/4090 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, davalının rekabet yasağını ihlal etmesi nedeniyle cezai şart tazminatı talep etmiştir. Mahkeme, iş sözleşmesinin işveren tarafından feshedildiği ve rekabet yasağı ihlalinin iş sözleşmesi süresince değil fesih sonrası gerçekleştiği gerekçesiyle davanın iş mahkemesinde değil ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği kararı vermiştir. Ayrıca, cezai şartın Anayasa ve uluslar arası sözleşmelerle teminat altına alınan çalışma özgürlüğüne aykırı olduğu için geçerli olamayacağı ve davanın reddine karar verilmiştir. Kanun maddeleri olarak, iş sözleşmelerinde rekabet yasağına ilişkin düzenlemenin 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 348. maddesinde yer aldığı, bu tip davalarda ticaret mahkemelerinin görevli olduğu ve mutlak ticari dava niteliği taşıyan davalarda ticaret mahkemeleri tarafından görülmesi gerektiği belirtilmiştir.
22. Hukuk Dairesi         2012/14707 E.  ,  2013/4090 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    DAVA : Davacı, cezai şart alacağının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.
    Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı, davalının müvekkili şirketin Dilovası-Gebze adresindeki fabrikasında 01.09.2005-31.01.2011 tarihleri arasında genel müdürlüğe bağlı pazarlama direktörü ve boya yönetimi takımı üyesi olarak çalıştığını, davalının çalıştığı süre boyunca tüm gizli bilgi ve belgelere sahip olduğunu ve şirketin beş ile on yıllık orta ve uzun vadeli tüm satış, pazarlama ve geliştirme politika ve stratejileri, hedefleri, tüm finansal sonuç ve öngörüleri, satış kanalları ve tüm müşteri bilgileri, ürün stratejisi ve bilgileri, gelir gider hesapları, bilançolar, karlılıklar ve bütçeler, personel bilgileri ile müvekkili şirketin tüm gizli bilgi ve 3. kişlere açık olmayan şirket sırlarına sahip olduğunu, davalı ile müvekkili arasında ki 06.09.2005 tarihli taahhütname ve muvafakatname imzalandığını, buna göre davalının iki yıl süre ile müvekkili şirketin faaliyet gösterdiği yerlerde ve çalışma konusuna giren bir işte çalışmayacağını taahhüt ettiğini, ancak davalının işten ayrıldıktan kısa bir süre sonra müvekili şirket ile aynı işi yapan başka bir firmada önceki görevi kapsamında üst düzey yönetici olarak göreve başladığını, davalı ile müvekkili arasındaki taahhütnameye aykırı davrandığından dolayı cezai şart tazminatının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı vekili, müvekkilinin Anayasa ve uluslararası sözleşmeler ile teminat altına alınan çalışma özgürlüğü olduğunu, Anayasanın 48. maddesinin 1. fıkrası uyarınca işçinin meslek ve çalışma yerini seçme özgürlüğünü mümkün olduğu kadar korumak gerektiğini, davacı tarafın dayanmış olduğu taahhütname ve muvafakatname başlıklı belgenin sözleşme olmadığını ve bu belgeye dayanılamayacağını belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, taraflar arasındaki ihtilafın iş sözleşmesinin işçinin istifası ile sona erip ermediği noktasında toplandığı, davacının dilekçesinde ihbar süresi kullandırılmak sureti ile işveren tarafından sonlandırılmasını talep ettiği, işverenin de talebini kabul ederek iş sözleşmesini kıdem tazminatını ödemek ve ihbar süresini kullandırmak sureti ile sona erdirdiği ve işveren feshini düzenleyen 04 kodu ile Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirdiği,

    belgelerin aksinin aynı kuvvette belge ile kanıtlanmadığı, bu hali ile iş sözleşmesinin işveren tarafından feshedildiği, taahhütname uyarınca cezai şart istenebilmesi için 4857 sayıl İş Kanunu"nun 25/II maddesindeki haklı ve 18. maddedeki geçerli sebebin varlığının kanıtlanması gerektiği, işverenin herhangi bir haklı ve geçerli sebep ileri sürerek ispat etmediğinden cezai şart isteyemeyeceği gibi cezai şart maddesinin Marmara, Ege ve Batı Karadeniz bölgelerini kapsar şekilde düzenlendiği, Türkiyenin ekonomi ve sanayi haritası göz önüne alındığında davacı ile aynı iş kolunda olan tüm işyerleri bu bölgelerde olup, emeği ile geçinen işçinin iki yıl boyunca çalışamaması anlamına geleceğinden, işçinin çalışma özgürlüğünü engeller ve açlığa mahkum eder şekilde cezai şart konulması Anayasa ve uluslar arası sözleşmeler ile teminat altına alınan çalışma özgürlüğüne aykırı olduğundan geçerli olamayacağı ve bu şarta dayandırılarak tazminat istenemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmiştir.
    Dava, rekabet yasağının ihlalinden doğduğu ileri sürülen cezai şartın tahsili istemine ilişkin olup, öncelikle dikkate alınması gereken husus uyuşmazlığın 4857 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve iş mahkemesinin görevli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
    5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 1. maddesine göre, iş mahkemelerinin görevi “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş sözleşmesinden veya iş kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi” dir.
    Davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 348. maddesi “İş sahibinin müşterilerini tanımak veya işlerinin esrarına nüfuz etmek hususlarında işçiye müsait olan bir hizmet sözleşmesinde her iki taraf, sözleşmesinin hitamından sonra, işçinin kendi namına iş sahibi ile rekabet edecek bir iş yapamamasını ve rakip bir müessesede çalışamamasını ve böyle bir müessesede şerik veya sair sıfatla alakadar olamamasını şart edebilirler. Rekabet memnuiyetine dair olan şart, ancak işçinin müşterileri tanımasından ve esrara nüfuzundan istifade ederek iş sahibine hissolunacak derecede bir zarar husulüne sebebiyet verebilecek ise caizdir. İşçi, sözleşmesinin yapıldığı zamanda reşit değil ise rekabet memnuiyetine dair olan şart batıldır.” hükmünü haiz olup, madde metninden de anlaşılacağı üzere bu madde sözü edilen sırlara vakıf işçinin sözleşme yapmak şartıyla işten ayrılması halinde aynı işi kendi adına yapmamasını, rakip bir müessesede çalışmamasını ve böyle bir müessesede şerik veya sair sıfatla alakadar olmamasını düzenlemektedir. Düzenleme, iş sözleşmesi içinde yer almakla birlikte iş sözleşmesi süresi içinde yapılmaması gereken bir hususta değil, iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra yapılmaması gereken bir hususta düzenleme getirmektedir.
    İş sözleşmesinin devamı sırasında rekabet yasağının ihlali şeklindeki sadakatsizlik iş mahkemesinde görülecek bir davanın konusunu oluşturur. Bu rekabet yasağının sözleşmeden veya kanundan kaynaklanmasının hukuki sonuçları aynıdır.
    Oysa somut uyuşmazlıkta davacı taraf, davalının sözleşmenin sona ermesinden sonra gerçekleşen eylemi sebebiyle cezai şart istemektedir. Rekabet yasağının iş sözleşmesinin bitiminden sonraki bir tarihte ihlal edilmesi iş mahkemelerini görevli olmaktan çıkarmaktadır. Ayrıca rekabet yasağının belirlenmesinde ticari sırrın ne olduğu uzman mahkemelerce değerlendirilmesi gereken ve piyasa şartlarıyla sıkı sıkıya bağlı bulunan ticari bir konudur. Kaldı ki, davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 4. maddesiyle kanun koyucu çok açık bir şekilde 818 sayılı Kanun"un 348. maddesinden kaynaklanan davaların mutlak ticari davalardan olduğunu öngörmüştür. Mutlak ticari davalar herhangi bir unsurun, bağlama noktasının veya sebebin davanın ticari niteliğini değiştirmediği, mahkemenin kanaatinin rol oynamadığı davalardandır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29.02.2012 tarihli 2011/11-781 esas, 2012/109 karar sayılı ilamında da hizmet sözleşmesinin sona ermesinden sonra gerçekleşen rekabet yasağına aykırılığı düzenleyen, 818 sayılı Kanun’un 348. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gereken uyuşmazlıklara ilişkin davaların 6762 sayılı Kanun’un 4/1-3. maddesi gereğince mutlak ticari dava niteliği taşıdığı ve mutlak ticari davaların görülme yerinin ise açık biçimde ticaret mahkemeleri olduğu belirtilmiştir.
    Açıklanan sebeplerle, mahkemece ticaret mahkemelerinin görevine giren davanın görev yönünden reddi yerine esasına girilerek hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi