16. Hukuk Dairesi 2016/13015 E. , 2019/7137 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu,... Mahallesi çalışma alanında bulunan 213 ada 3, 270 ada 1 ve 375 ada 44 parsel sayılı muhtelif yüzölçümündeki taşınmazlar, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle sırasıyla davalılar ..., ... ve ... adlarına tespit ve tescil edilmiştir. Davacılar ... ve ..., miras yoluyla gelen hakka dayanarak tapu iptali ve tescil istemiyle davalılar ... ve ... aleyhine dava açmışlardır. Yargılama sırasında 375 ada 44 parsel sayılı taşınmaz maliki ... davaya dahil edildikten sonra davacılar, 375 ada 44 parsel sayılı taşınmaz için açtıkları davadan vazgeçerek bu taşınmaz yerine 261 ada 1 parseli davaya konu etmişlerdir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, dava konusu 375 ada 44 parsel sayılı taşınmaz yönünden feragat nedeniyle, diğer parseller açısından ise davanın esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve davalı tarafından dayanılan 13.02.1976 tarihli satış senedinin belirtilen hudutlar itibarıyla taşınmazın tamamını kapsadığının anlaşılmış olmasına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, 213 ada 3 sayılı parsel hakkındaki usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,
2- Dava konusu 270 ada 1 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise Mahkemece, çekişmeli taşınmazın tamamının muris ... tarafından davalı olan damadı ..."ya satılmış olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Ne var ki, varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Çekişmeli taşınmaz üzerindeki yeni damın, muris ... tarafından damadı ..."e satıldığı davalının dosyaya ibraz ettiği bila tarihli "Senettir" başlıklı satış senedi ve dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile sabittir. Ancak, senette, taşınmazın tamamının sonradan davalı ..."ya satıldığına dair bir ibare yer almadığı gibi; tanık ... ve Bilal Sarı"nın, taşınmazın tamamının davalıya satıldığına ilişkin, mahkemece hükme esas alınan beyanları da soyut niteliktedir. Bu durum karşısında, çekişmeli taşınmazın muris ..."tan geldiği ve zemininin satışa konu olmadığı anlaşılmakla, taraflarca taksim iddiasında da bulunulmadığına göre taşınmazda davacıların miras paylarının bulunduğu kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, mahkemece, bu parsel yönünden davanın kısmen kabulü ile davacıların miras payları yönünden tapu kaydının iptali ve davacılar adına tesciline; satışa konu yeni damın ise davalı ..."ya ait olduğunun 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 19/2. maddesi uyarınca tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek davanın reddine karar verilmiş olması isabetsiz olup, temyiz itirazları bu nedenle yerinde
görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
3- Dava konusu 375 ada 44 parsel ve 261 ada 1 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Mahkemece, dava konusu 375 ada 44 parsel sayılı taşınmaz yönünden feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de, dosya kapsamı incelendiğinde davacı vekilinin bu taşınmaz yönünden feragat beyanı bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacı vekili keşif esnasındaki beyanında; dava dilekçesinde 375 ada 44 parsel olarak bildirilen taşınmazın ada pafta bilgilerinin sehven yanlış yazıldığını, asıl dava etmek istedikleri parselin bu parsel olmayıp 261 ada 1 parsel olduğunu belirtmiştir. Bu durumda dava dilekçesi ile aleyhine dava açılan davalı ... 261 ada 1 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğuna göre, doğru hasıma karşı açılan davada parsel konusunda maddi hata yapıldığının ve 261 ada 1 parsel sayılı taşınmazın dava konusu olduğunun kabulü gerekir. Hal böyle olunca gerçekte dava konusu olmadığı anlaşılan 375 ada 44 parsel sayılı taşınmaz yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçesiyle red kararı verilmesi isabetizdir.
Öte yandan dava konusu 261 ada 1 parsel sayılı taşınmaz yönünden davalı tanığının beyanları ile mahalli bilirkişinin beyanları çeliştiği halde, mahkemece söz konusu çelişkiler giderilmemiş ve taşınmazın öncesinin kime ait olduğu hususu kesin olarak belirlenmemiş olduğu gibi, davalı tarafın dayandığı senedin çekişmeli taşınmazı kapsayıp kapsamadığının tespiti bakımından uygulama yapılmamış; 6100 sayılı HMK’nın 31. maddesinde yer alan "Hakimin davayı aydınlatma ödevi" ilkesi kapsamında, senette adı yazılı senet tanıklarının da dinlenmesi gerektiği üzerinde durulmamış ve beyanlarına başvurulan yerel bilirkişi ve tanığın da bu hususta beyanlarının alınmamış olması nedeniyle yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Bu şekilde eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulamaz.
Bu durum karşısında, doğru sonuca varılabilmesi için; mahkemece öncelikle, "hakimin davayı aydınlatma" ödevi kapsamında taraflara dayanak senetteki tanıkları dinletme taleplerinin bulunup bulunmadığı sorulmalı, talep etmeleri halinde tüm senet tanıkları, mahalli bilirkişiler ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisi hazır olduğu halde taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı ve davalı tarafın dayandığı 02.09.1984 tarihli senet, mahalli bilirkişilerin gösterimi ve fen bilirkişisi eliyle yöntemince uygulanarak çekişmeli taşınmazı kapsayıp kapsamadığı belirlenmeye çalışılmalı, mahalli bilirkişilerce bilinemeyen sınırlar yönünden taraf tanıkları ve senet tanıklarının beyanına başvurulmalı, mahalli bilirkişiler, taraf tanıkları ve senet tanıklarından ayrıca; çekişmeli taşınmazda iddia edildiği şekilde bir satış işlemi olup olmadığı, var ise zilyetliğin davalıya devredilip edilmediği, zilyetliğin hangi tarihten beri, kim tarafından, ne şekilde yürütüldüğü hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı, çelişkinin giderilmemesi halinde hangi beyana üstünlük tanındığının gerekçesi karar yerinde açıklanmalı; fen bilirkişisinden, keşfi takibe ve denetlemeye elverişli krokili rapor alınmalı, bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece belirtilen hususlar gözetilmeksizin eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.11.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.