13. Hukuk Dairesi 2016/18404 E. , 2017/154 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı bankanın, 2011 yılında kullanılan 2 ayrı tüketici kredisinden ve 2013 yılında açılan kredi kartı hesabının kullanımından kaynaklı ödenmeyen kredi borcu nedeniyle, davalı bankadaki maaş hesabının bloke edildiğini, işlemin haksız olup 4077 sayılı Kanun"un 6. maddesi ile İcra İflas Kanunu 84. maddesine aykırılık taşıdığını ileri sürerek, bloke işleminin kaldırılması ve haksız kesintilerin iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı banka, bloke işleminin yasal ve taraflar arasında yapılan sözleşmeye uygun olduğunu, davacının, 20.01.2011 tarihli verdiği dilekçesi ile kredi taksitlerinin hesabından kesilmesini taahhüt ettiğini beyanla davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davalı bankaca, kredi ve kart borçlarına yönelik uygulan bloke ve takas mahsup işleminin, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 6. maddesindeki haksız şart ile ilgili emredici hükmüne aykırılık taşıdığı gerekçesi ile davanın kabulüne ve davacıya ait mevduat hesabındaki blokajın kaldırılmasına, kesintilerin kesinti tarihlerinden itibaren işletilecek yasal faizleri ile tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı bankadan aldığı maaşına, kullandığı kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle, konulan blokenin kaldırılması amacıyla eldeki davayı açmıştır. Davalı banka ise davacıya kullandırılan tüketici kredisi sözleşmelerine istinaden maaş hesabı karşılığında tüketici kredisi kullandırıldığını, sözleşme ve ekindeki taahhütname ile takas mahsup haklarının olduğunu, yapılan işlemin sözleşmeye uygun olduğunu savunmuştur. Taraflar arasında imzalanan kredi sözleşmeleri ile davacının davalı bankadan kullandığı kredinin teminatı olarak 20.01.2011 ve 01.07.2011 tarihli sözleşmelerin 11 maddesi ile banka nezdinde bulunan tüm alacakları, mevduat ve bloke hesapları üzerinde hapis, mahsup ve takas etme yetkisini davalı bankaya verdiği açıktır. Ayrıca davacının 20.01.2011 tarihinde davalı bankaya bu tarihli kredinin taksit tutarlarının, krediye ait geri ödeme planında gösterilen şekilde vadelerinde, maaş hesabından ödenmesine yönelik imzalı talimatının bulunduğu görülmektedir. Banka bu yetkiyi davacının borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödemediği takdirde kullanacaktır. Davacının bankadan aldığı kredi borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödemesi gerekir. Ödememesi halinde kredi borcunun teminatı olarak bankaya sözleşmelerin 11. maddesi gereğince yetki vermesinin haksız şart olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Zira davacı sözleşmenin her sayfasını ayrı ayrı imzalamış olup, serbest iradesi ile sözleşme şartlarına uygun olarak kredi borcu taksitlerinin bankadan aldığı maaştan ödenmesi için otomatik ödeme talimatı verdiğine göre artık sözleşmenin söz konusu hükmünün müzakere edilerek kararlaştırılmadığı söylenemez. Aksinin kabulü halinde; kredi isteyen kişinin mali durumu ve maaş gelirine göre borcunun ödenebileceği güvencesiyle kredi veren bankanın alacağının imkansızlaşması, kötü niyetli bir kredi borçlusunun borcunu hiç ödememesi gibi bir sonuç doğacaktır. Bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken davalı bankadan kredi alabilmek için davacının serbest iradesi ile kabul edip onayladığı söz konusu sözleşme hükmünün haksız şart olarak nitelendirilip, yanlış değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, peşin alınan 25,20 TL harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 17/01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.