22. Hukuk Dairesi 2012/13311 E. , 2013/4075 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram genel tatili ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, müvekkilinin davalı işyerinde pompacı olarak çalıştığını, çalıştığı dönem içerisindeki fazla çalışma, hafta tatili ücreti ve ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının ödenmediğini belirterek işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiştir.
Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinde kanuni sınırlar içerisinde fazla mesai yapmayı ve hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatillerde çalışma yapmayı kabul ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davacının fazla çalışmasının olduğu kabul edilmiş, ulusal bayram ve genel tatil alacağı ise dava esnasında ödeme yapılması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına ve hafta tatillerini ise gece çalışması olduğu dönemlerde kullandığından dolayı hafta tatili alacağının reddine karar verilmiştir.
Karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Davacı işçinin hafta tatili ücretine hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 46. maddesinde, işçinin tatil gününden önce aynı Kanun"un 63. maddesine göre belirlenmiş olan iş günlerinde çalışmış olması şartıyla, yedi günlük zaman dilimi içinde yirmidört saat dinlenme hakkının bulunduğu belirtilmiş, işçinin hafta tatili gününde çalışma karşılığı olmaksızın bir günlük ücrete hak kazanacağı da 46. maddenin ikinci fıkrasında hüküm altına alınmıştır.
Hafta tatili izni kesintisiz en az yirmidört saattir. Bunun altında bir süre haftalık izin verilmesi durumunda, usulüne uygun şekilde hafta tatili izni kullandığından söz edilemez. Hafta tatili bölünerek kullandırılamaz. Buna göre hafta tatilinin yirmidört saatten az olarak kullandırılması halinde hafta tatili hiç kullandırılmamış sayılır.
2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunun 3. maddesine göre, hafta tatili Pazar günüdür. Bu genel kural mutlak nitelikte olmayıp, hafta tatili izninin Pazar günü dışında da kullandırılması mümkündür.
Hafta tatili gününde çalıştığını iddia eden işçi, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda yer alan hafta tatili ücreti ödemesinin yapıldığı varsayılır. Bordroda ilgili bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde, işçi hafta tatilinde çalışma yaptığını her türlü delille ispat edebilir.
Hafta tatillerinde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. Hafta tatili çalışmalarının yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkân dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Somut olayda mahkemece davacının gündüz ve gece vardiyasında dönüşümlü olarak çalıştığı ilk dört haftalık çalışma döneminde iki hafta yedi gün gündüz çalıştıkları, diğer iki haftada ise gece üç ve dört gün çalışıp dört haftalık sürede yedi gün çalışmadığı, ikinci dört haftalık dönemde ise sadece bir hafta gündüz yedi gün çalışıp iki hafta üç gün bir haftada dört gün gece çalışması yaptıkları ve onbir gün çalışmadıkları, takip eden sonraki dört haftalık süre de ise bir hafta gündüz yedi gün çalışıp iki hafta dört gün, bir hafta ise üç gün gece çalışması yapıp on gün çalışmadıkları, oniki haftalık sürede yirmisekiz gün çalışmadığından hafta tatilinin olmadığına karar verilmiştir. Ancak yukarıda belirtildiği üzere işçinin yedi günlük zaman dilimi içinde yirmi dört saat dinlenme hakkı bulunmaktadır. Bu sebeple davacının gece çalışması günlerde izinli olduğu günlerin yedi gün aralıksız gündüz çalışması yaptığı dönemlerdeki kullanmadığı haftalık tatiline sayılması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasındaki diğer uyuşmazlık ise davacı işçinin fazla mesai çalışmalarına ilişin ücretlerinin ödenip ödenmediğine ilişkindir.
Fazla mesai yaptığını ispat yükü işçiye, çalışma olgusunun ispatlanması halinde ücretlerinin ödendiğini ispat yükü ise işverene düşmektedir.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların tanık beyanlarıyla sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalarda bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda da ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Somut olayda davacının, davalı işyerinde pompacı olarak çalıştığı sabittir. Davacı taraf gece vardiyasında ikibuçuk saat dinlenmenin 2009 Ağustos ayında geldiğini ondan öncesinde ise olmadığını beyan etmiştir. Davacı tanıkları da iddiayı teyit eder nitelikte fiili olarak gece vardiyasında ikibuçuk saat dinlenmenin 2009 yılında başladığını belirtmişlerdir. Davalı taraf ise gece vardiyasında sürekli ikibuçuk saat dinlenmenin olduğunu belirtmiş, tanıkları da bu hususu doğrulamıştır. Dosya arasında bulunan aylık vardiya programlarında 2009/11, 2010/01, 2011/01 dönemlerinde gece istirahatı gösterilmiş ancak 2008/09 ayına ilişkin programda ise gece dinlenmesi gösterilmemiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise davacının tüm çalışma dönemi boyunca gece vardiyasında ikibuçuk saat dinlenme yaparak çalıştığı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Hal böyle olunca davacı taraf gerek kendi tanıkları ile gerekse dosya arasına alınan vardiya programlarından anlaşılacağı üzere, gerekse de gece vardiyasında çalışan Halil Aşkar’ın 06.05.2009 tarihinde 02.43 saatinde uyuması sebebiyle aldığı uyarı cezasıyla 2009 yılı Ağustos ayı öncesi gece vardiyasında ikibuçuk saatlik dinlenmenin olmadığını ispatlamıştır. Bu sebeple fazla mesai alacağında 2009 yılı Ağustos ayı öncesi gece vardiyasında ikibuçuk saatlik dinlenmenin olmadığı kabul edilmeli sadece ondört saatlik çalışma saati dikkate alınarak iki saatlik normal ara dinlenme süresi çalışmadan indirilmeli, 2009 yılı Ağustos ayından sonra ise ikibuçuk saatlik gece dinlenmesinin olduğu kabul edildiğinden çalışma süresinden indirilerek fazla çalışma alacağının hesaplanması gerekir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin eksik inceleme ile hüküm verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.