Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/4397
Karar No: 2016/380
Karar Tarihi: 20.01.2016

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2015/4397 Esas 2016/380 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davalı banka, genel kredi sözleşmesini kefil sıfatıyla imzalayan davalının imzasının geçerli olmadığını savunarak kredi borcunun ödenmemesinden sorumlu tutulamayacağını öne sürmüştür. Mahkeme, asıl borçlu şirket adına atılan imzaların davalının imzası olduğuna hükmetmiş, dolayısıyla davalının kefalet sorumluluğundan söz edilebileceğine hükmetmiştir fakat bu karar temyiz edilmiş ve Yargıtay 19. Hukuk Dairesi verdiği kararda, şirket kaşesi üzerinde yer alan imzanın davalıya ait olmadığına dair savunmanın doğru olduğu kabul edilirse, asıl borçlu yönünden genel kredi sözleşmesinin geçersiz olması nedeniyle kefalet sorumluluğundan da söz edilemeyeceğine hükmetmiştir. Bu nedenle, kararın eksik inceleme ile verildiği ve dava dosyasındaki deliller hep birlikte değerlendirilerek sonuca varılması gerektiğini belirtmiştir. Kararda 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 485. maddesi ve Türk Borçlar Kanunu'nun 582. 1 fıkrasının 1. cümlesi (fer\"iliği ilkesi) de bahsedilmiştir.
19. Hukuk Dairesi         2015/4397 E.  ,  2016/380 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine dair verilen hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmiş olmakla ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. ... gelmiş, karşı taraftan gelen olmadığından, onun yokluğunda duruşmaya başlanarak, hazır bulunan davacı vekilinin sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    -K A R A R-

    Davacı vekili, müvekkili banka ile dava dışı ... arasında imzalanan 21.03.2011 tarihli genel kredi sözleşmesini 300.000,00 TL limit üzerinden müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzalayan davalıya keşide edilen kat ihtarına rağmen kredi borcunun ödenmediğini ileri sürerek kredi alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, genel kredi sözleşmesinin asıl borçlusu şirketi temsile müvekkili ile birlikte ..."in de yetkili olduğunu, dava dışı şirket adına atılı kaşedeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, kaldı ki kredinin kullandırıldığı şirkete ait tediye fişinde de müvekkilinin imzası bulunmadığını, zarar doğmadığından çek yapraklarının bedelinin iadesinin de istenemeyeceğini ileri sürerek davanın reddi ile %20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece yapılan yargılamada toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalının itiraz ve cevaplarında sözleşmedeki kefil imzasını kabul ettiği, ancak asıl borçlu şirket adına atılan iki yetkili imzasından birinin kendisine ait olmadığını ileri sürdüğü, sözleşmenin bütünlüğü, davalının kefil sıfatı ile sözleşmenin sonuna öncesini görerek attığı imza ve asıl borçlu tarafından da itiraz edilmemesi göz önüne alınarak sözleşmenin ve kefaletin geçerli olduğu sonucuna varıldığı, yine davalı tarafça ödeme talimatlarındaki imza kabul edilmemişse de bütün kredilerin ve ödemelerin dava dışı asıl borçlu şirketin hesaplarına aktarılması ve davalının da şirketin iki yetkilisinden biri olması karşısında bu savunmaya da itibar edilmediği, buna göre de davalının kefil sıfatı ile ödenmeyen kredi borcu ve çek yapraklarından ve kendi temerrüdünden dolayı sorumlu olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile takibin devamına karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
    Davacı ile dava dışı şirket arasında düzenlenen 21.03.2011 tarihli genel kredi sözleşmesini kefil olarak imzalamış bulunan davalının aynı zamanda borçlu şirketin yetkili temsilcisi olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Ne var ki, davalı sözleşmedeki şirket kaşesi üzerinde yer alan ve kendisine atfen atılı bulunan imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürmüştür. Bu savunmanın doğru olduğunun saptanması halinde asıl borçlu yönünden genel kredi sözleşmesi geçersiz olacağından 818 sayılı BK"nın 485. maddesinde (TBK"nın 582. 1 fıkrası 1. cümlesi) düzenlenen kefaletin fer"iliği ilkesi nedeniyle kefalet sorumluluğundan da söz edilemeyecektir. Bu nedenle somut olay bakımından davalının dava konusu genel kredi sözleşmesine kefil sıfatıyla imza koymasından dolayı sorumluluğundan söz edilip edilemeyeceğinin belirlenmesi bakımından öncelikle asıl borçlu şirket yönünden geçerli imza bulunup bulunmadığının genel kredi sözleşmesindeki dava dışı asıl borçlu şirkete ait imza ile tediye makbuzları üzerindeki imzaların incelenmesi suretiyle saptanıp deliller hep birlikte değerlendirilip varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 20/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi