Esas No: 2019/1735
Karar No: 2019/1570
Karar Tarihi: 19.09.2019
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1735 Esas 2019/1570 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1735 Esas
KARAR NO : 2019/1570
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 03/12/2018
NUMARASI : 2018/583 ESAS - 2018/1197 KARAR
DAVA : SIRA CETVELİNE İTİRAZ (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
KARAR TARİHİ: 19/09//2019
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili tarafından 26/06/2018 tarihli dava dilekçesinde, müvekkilinin müflis bankadan toplam 25.553,39 TL alacağının bulunduğunu, aynı zamanda bankadan çekmiş olduğu bireysel konut kredisi nedeniyle bankaya borçlu olması sebebiyle takas mahsup talebinde bulunulduğunu, ancak takas mahsup taleplerinin dikkate alınmadığının öğrenildiğini, iddia ederek müvekkilinin müflis bankadan olan alacağının kredi borcunun ana parasından mahsup edilerek kredinin yapılandırılıp, taksitlerin yeniden belirlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili davayı sıra cetveline itiraz davası şeklinde açmıştır.
CEVAP:
Davalı vekili, dava hak düşürücü süre içerisinde açılmamışsa öncelikle usülden reddi gerektiğini, 23.07.2016 tarih ve 29779 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu ‘nun 22.07.2016 tarihli ve 6947 sayılı kararı ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun 21.07.2016 tarih ve 9029 sayılı yazısında yer alan talebi üzerine, 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 107. maddesinin son fıkrası hükmü uyarınca ... Bankası A.Ş ‘nin faaliyet izninin kaldırılmasına karar verildiğini, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/41 Esas sayılı dosyasında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından açılan İflas davasında bankanın iflasına, iflasın 16.11.2017 tarih saat 15.28 itibarıyla açılmasına, İflas tasfiyesinin fon tarafından yerine getirilmesine karar verildiğini, İflas tasfiyesinin İstanbul ....İflas Müdürlüğünün ...İflas sayılı dosyası üzerinden TMSF tarafından önerilen ve icra hakimliğince atanan İflas idaresi tarafından yürütüldüğünü, davacının 8 kayıt numarasıyla alacak kayıt talebinde bulunduğunu, masa menfaati gözetilerek tasfiye işlemlerini akamete uğramamasını teminen müflis bankaya hem alacaklı hem borçlu olanların takas mahsup işleminin talep tarihinde icra edilmemesi ve takas beyanının banka kayıtlarına not edilmesine karar verildiğini, bu sebepten ötürü davacı tarafın bankaya yapmış olduğu talebinin icra edilemediğini, davanın haksız olduğunu savunarak masa kararının usul yasaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:
Mahkemece, 5411 sayılı yasanın 106/5.maddesinde “ Fon bu kanunun uygulanması ile sınırlı olmak üzere 2004 sayılı İcra İflas Kanunun 166’ıncı, 218 inci, 219’uncu, 223’üncü, 234’üncü, 236’ıncı, 249’uncu ,251’inci, 254’üncü maddelerindeki yetki ve görevler hariç olmak üzere İflas dairesi, alacaklılar toplantısı iflas idaresi görev ve yetkilerine sahip olarak bankayı tasfiye eder “ şeklinde düzenleme bulunduğunu, bunun dışında bankacılık yasası uyarınca iflasına karar verilen bankaların, İflas ve tasfiyesine ilişkin usul ve esasları düzenleyen yönetmelik olduğunu, faaliyet izni kaldırılan bankalardaki sigortalı mevduat ve sigortalı katılım fonunun ödenmesi ile bankaların İflas ve tasfiyesine ilişkin usul ve esaslar hakkındaki yönetmeliğin 4. bölümünün İflas yolu ile tasfiye başlığını taşıdığı ve 13. maddesinde, fonun İflas talebinin düzenlendiği, yönetmeliğin 14. maddesinde ise, 5411 sayılı yasanın 106/5. madde düzenlemesine uygun bir hükme yer verildiğinin görüldüğünü, yönetmeliğinin 14/1. maddesinde 5411 sayılı Kanunun 106. maddesi ile fona verilen 2004 sayılı İİK’nun 106,218,219,223,234,236,249,251 ve 254. maddeleri dışında kalan İflas dairesinin alacaklılar toplantısı ve İflas idaresi görev ve yetkilerinin Fon adına Tasfiye Daire Başkanlığınca yerine getirileceği, Fon Kurulunun, Fon’un alacaklılar toplantısı yetkisi kapsamında Tasfiye Daire Başkanlığı ‘nın önerisi ile İflas İdare memurlarını kısmen veya tamamen görevden almaya ve bunların yerine seçilecek adayları belirlemeye yetkisi olduğunu, bankanın İflas tasfiyesinin başladığında 2004 sayılı kanun uyarınca İflas Müdürlüğü tarafından yapılacak ilandan ayrık olarak Tasfiye Daire Başkanlığı tarafından ulusal çapta yayın yapan en yüksek beş gazeteden birinde ilan ettirileceği, ilanda İflas tasfiye işlemlerinin ve tasfiyenin 5411 sayılı kanun ve 2004 sayılı kanun hükümleri uyarınca Fon tarafından yapılacağı hususlarına yer verileceğinin düzenlendiğini, 19.maddede, tasfiye şeklinin belirlenmesi, 20. maddede İflas idaresinin seçimi ve alacaklılar toplantısı, 21. maddede İflas idaresinin görevlerinin belirlendiğini, TMSF’nın 17.11.2017 tarihli 2017/289 sayılı kararı ile, 5411 sayılı yasanın 106. maddesi gereğince bankaların İflas ve tasfiyesine ilişkin yönetmeliğin 20. maddesi gereğince İflas tasfiyesinin yürütülmesi için İflas İdare memuru adaylarının isimlerinin yazılarak belirlendiği, İİK 218. maddesi gereğince bankanın İflas tasfiyesinin adi şekilde yapılmasına, Fon tarafından belirlenen İflas İdare memuru adaylarının İstanbul 1. İflas Müdürlüğüne sunulduğunu, anılan İflas müdürlüğünün ise İstanbul 15. İcra Hukuk Hakimliği ‘ne sunduğunu, anılan mahkemenin 2017/7-6 D.İş sayılı 24.11.2017 tarihli kararı ile gösterilen adaylardan İflas İdare memurlarının seçilmesine karar verildiğini, müflis bankanın İflas tasfiyesinin 5411 sayılı yasanın 106/5 ve buna dayalı olarak çıkarılan yönetmelik gereğince Fon tarafından yürütüldüğünün açık olduğunu, Fonun İflas İdare görev ve yetkilerine haiz olarak İflas tasfiyesini yürüttüğü anlaşıldığından bu sıfatla Fon tarafından atanan İflas İdare memurları tarafından düzenlenen sıra cetvelininde TMSF’nın bankacılık kanunu gereğince tek yanlı olarak aldığı idari nitelikte bir işlem olduğunun kabul edilmesi gerektiği, Fon tarafından atanan İflas İdare memurlarınca alınan kararla reddedilen sıra cetveline İlişkin kararın idari nitelikte olduğu bu işlemlere karşı idari yargı yerinin görevli olduğu, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin, 2014/7272 Esas, 2015/3936 Karar ve 26.05.2015 tarihli, 2015/4750 Esas, 2016/1217 Karar ve 29.02.2016 vb kararlarında bu doğrultuda olduğu, HMK 114.maddesinde dava şartlarının düzenlendiği, mahkemenin görevli olmasının dava şartları arasında yer aldığı, idari yargı yerinin görevli olması nedeniyle davanın, görev-yargı yolu - dava şartı yokluğu nedeniyle usülden reddine karar verilmesi gerekçesi ile karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Karar, taraf vekilleri tarafından, mahkemenin hüküm kısmında gösterilen süre içerisinde istinaf edilmiştir.
Davacı vekili istinaf nedenleri olarak, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, gerekçenin dayanaktan yoksul olduğunu, emsal idare mahkemesi kararında adli yardımın görevli olduğu hususunun vurgulandığını iddia ederek kararın kaldırılmasını istemiştir.Davalı vekili istinaf nedenleri olarak, mahkeme hükmü özetlendikten sonra, İflas İdare memurlarının Fon tarafından belirlenmiş olmasının vb işlemlerin idari işlem olduğu kanaati ile idari işlem niteliği kazandırmayacağını, bankaların iflasında daha etkin ve hızlı hareket edilmesini teminen bazı özel düzenlemelere ihtiyaç duyulmasının, bu konuda bazı özel düzenlemeler yapılmasını gerektirdiğini, bu konuda TMSF ‘ye bir takım yetki ve sorumluluk yüklendiğini ancak bu durumun yapılan işlemlerin İflas prosedürü dışında yapıldığını veya işlemlerin bizzat TMSF tarafından yapıldığını göstermediğini, müflis bankanın İflas yolu ile tasfiyesinin 5411 sayılı Bankacılık Kanununa göre yürütüldüğünü, adli yargının görevli olduğunu, İstanbul 2. İdare Mahkemesinin 22/01/2019 tarih, 2019/178 Esas ve 2019/68 Karar sayılı kararında görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğunun belirtildiğini, gerekçeli kararın dilekçe ekinde ibraz edildiğini, bu nedenlerle dava şartı yokluğundan davanın usulden ret kararının yerinde olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu gereğince faaliyet izni kaldırılarak yönetim ve denetimi Fona intikal eden ve Fonun İflas talebi üzerine aynı kanun gereğince iflasına karar verilen müflis bankadan olan alacak talebinin kayıt ve kabulü ile İflas idaresinin işlem ve uygulamasının iptali istemine ilişkindir.Taraflar arasında, müflis ... Bankası A.Ş ‘nin BDDK kararı ve TMSF’nın talebi üzerine, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu gereğince faaliyet izninin kaldırıldığı, yönetim ve denetimin Fona intikal ettiği, Fonun İflas talebi üzerine, aynı yasanın 142. maddesinde düzenlenen görevli ve yetkili İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 2017/41 Esas sayılı dosyasında 16.11.2017 tarihinde İflas kararı verildiği, tasfiyenin TMSF tarafından gerçekleştirildiği, tasfiye işlemlerinin İstanbul .... İflas Müdürlüğünün ... Esas sayılı İflas dosyasında yürütüldüğü, 5411 sayılı yasanın 106. ve bankanın İflas ve tasfiyesine ilişkin yönetmeliğin 20. maddesi gereğince İflas tasfiyesinin yürütülmesi için İflas İdare memuru adaylarının Fon tarafından belirlenerek İflas Müdürlüğüne bildirildiği, İflas Müdürlüğünün ise adayların isimlerini icra hukuk hakimliğine sunduğu, İstanbul 15.İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/7-6 D.İş sayılı kararı ile gösterilen adaylardan İflas İdare memurlarının seçilmesine karar verildiği, İflas İdare memurlarının masayı münferiden temsile yetkileri olduğu, davacı talebinin reddedildiği, iflas kararının henüz kesinleşmediği konularında bir uyuşmazlık yoktur.Taraflar arasında ki uyuşmazlık, İş bu dava konusu talep yönünden ,adli mi yoksa idari yargı yolunun mu caiz olduğu, bu anlamda verilen hükmün ve davanın usülden reddi kararında isabetsizlik olup olmadığı ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 331. maddesi karşısında yargılama giderine dair verilen hükmün yerinde olup olmadığıdır.5411 sayılı Bankacılık Kanunu, 19.10.2005 tarihinde kabul edilerek, 01.11.2005 tarihli Resmî Gazetede yayınlanmış , 168 -A ) bendinde, bu kanunun geçici maddelerindeki düzenlemeler hariç olmak üzere, 18.06.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanunu ile ek ve değişiklerin yürürlükten kaldırıldığı, geçici 11, maddede, bu kanunun yayımı tarihinden önce, 26.12.2003 tarihine kadar temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Fona intikal eden ve / veya bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izin ve yetkileri ilişkili Bakan, Bakanlar Kurulu veya Kurul tarafından kaldırılarak tasfiyeleri Fon eliyle yürütülen veya Fon tarafından tasfiye işlemleri başlatılan Bankalar hakkında başlatılan işlemler sonuçlanıncaya ve her türlü Fon alacaklarının tahsil edilinceye kadar bu kanunla yürülükten kaldırılan 4389 sayılı kanunun, 14,15,15/a, 16,17,17/a, ve 18. Maddeleri, ek 1,2,3,4,5 ve 5. maddeleri ile geçici 4. madde hükümlerinin uygulanmasının devam edileceğine yer verilmiştir. Yasanın yürürlük tarihi 170. maddede düzenlenmiş ve Kanunun 90 ve 91. maddelerinin bu kanunun yayımı tarihinden itibaren iki ay içinde, 168. maddesinin (B),(C),(D) ve ( E ) fıkralarının 1.1.2006 tarihinde diğer maddelerinin yayım tarihinde yürürlüğe gireceği ifade edilmiştir. Somut olayda uygulanması gereken yasal düzenleme taraflarca ve mahkemenin kabulünde olduğu üzere, 5411 sayılı Bankacılık Kanunudur.5411 sayılı Bankacılık Kanunun 106. maddesinde, faaliyet izni kaldırılan ve Fona devredilen bankalara İlişkin hükümler düzenlenmiş, maddede, Fonun bu kanunun uygulanması ile sınırlı olmak üzere 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 166,218,219,223,234,236,249,251 ve 254.maddedeki yetki ve görevler hariç olmak üzere İflas idaresinin alacaklılar toplantısı ve İflas idaresi görev ve yetkilerine sahip olarak bankayı tasfiye edeceği düzenlenmiştir.Diğer yandan, “ Faaliyet İzni Kaldırılan Bankalardaki Sigortalı Mevduat Ve Sigortalı Katılım Fonunun Ödenmesi ile Bu Bankaların İflas ve Tasfiyesine İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik “ 23 Şubat 2007 tarihli ,26443 sayılı Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.Yönetmeliğin amacı “1”. maddede, faaliyet izni kaldırılarak yönetim ve denetimi 19.10.2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 106’cı maddesine göre Fona intikal eden banka nezdinde bulunan sigortalı mevduat ve sigortalı katılım Fonunun tespiti ve hak sahiplerine ödenmesi ile bu bankaların İflas ve tasfiyesine ilişkin usul ve esasları düzenlemek olarak ifade edilmiş, “2”. maddede yönetmeliğin 5411 sayılı 106. maddenin son fıkrasına dayanılarak hazırlandığı belirtilmiştir.5411 sayılı Bankacılık Kanunun 106/ son fıkrasında, “ Bu madde hükümlerinin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar ,Kurulun görüşü alınmak suretiyle Fon tarafından yönetmelikle düzenlenir “hükmüne yer verilmiştir. Yönetmeliğin dördüncü bölümünde, “ İflas yolu İle tasfiye “ üst başlığına yer verilerek, 13. maddede Fonun İflas talebi, 14. maddede, “ İflas Dairesi ,alacaklılar toplantısı ve İflas idaresi görev ve yetkilerinin kullanılması “ başlığı ile, 5411 sayılı Kanunun 106. maddesi ile Fona verilen 2004 sayılı İİK ‘nın 166.,218.,219.,223.,234.,236.,249.,251.,254. maddelerinin dışında İflas Dairesinin, alacaklılar toplantısı ve İflas idaresi görev ve yetkilerinin Fon adına Tasfiye Daire Başkanlığınca yerine getirileceği, Fon kurulunun fonun alacaklılar toplantısı yetkisi kapsamında Tasfiye Daire Başkanlığının önerisi ile İflas İdare memurlarını kısmen veya tamamen görevden almaya ve bunlar yerine seçilecek adayları belirlemeye yetkili olduğu düzenlenmiştir. Yönetmeliğin 16. maddesinde, banka tarafından İflas kararı verilmesi ve İflas kararının bildirilmesine takiben Fonun 5411 sayılı Kanunun 106. maddesi gereğince 2004 sayılı Kanun hükümleri gereğince işlem yapmak ve koordinasyonu sağlamak amacıyla tasfiye işlemlerinin başlandığı hususunu İflas Müdürlüğüne bildireceği, bankanın İflas tasfiyesinin başladığının 2004 sayılı Kanun uyarınca İflas Müdürlüğü tarafından yapılacak ilandan ayrık olarak Tasfiye Daire Başkanlığı tarafından ulusal çapta yayın yapan en yüksek tirajlı beş gazetenin ikisinde ilan edileceği, ilanda, iflas tasfiye işlemlerinin başladığı ve tasfiyenin 5411 sayılı Kanun ve 2004 sayılı kanun hükümleri uyarınca Fon tarafından yapılacağı hususlarınında yer alacağı belirtilmiştir. 20. madde, İflas idaresinin seçimi ve alacaklılar toplantısı olup, maddede, Tasfiye Daire Başkanlığının, müflis banka tarafından Birinci Alacaklılar Toplantısı yerine geçmek üzere alınacak kararları ve seçilecek İflas İdare memurlarının tesbiti amacıyla yeterli mesleki bilgi ve tecrübeye sahip aday isimlerini Fon Kuruluna sunacağı, alınan kararların icra mahkemesine sunulmak üzere İflas Müdürlüğüne bildirileceği, icra Mahkemesinin Fonun sunduğu adaylar arasından seçeceği kişileri İflas İdare memuru olarak tayin ettikten sonra seçilen memurların göreve başlayacağı, 22. maddede İflas idaresinin alacak kayıt ve istihkak iddialarını inceleyeceği, alacak kaydı için muayyen müddet geçtikten sonra üç ay içinde karar vererek sıra cetvelini hazırlayacağı, sıra cetvelinin hazırlanması için üç aylık sürenin yetersiz kalması halinde, İflas idaresinin talebi üzerine Fon Kurulunun üç aylık ek süreler verebileceği belirtilmiştir. Sıra cetvelinin hazırlanması ise ,24.maddede düzenlenmiş, düzenlemede, İflas idaresinin incelenen alacak kayıtları üzerine verilen red kararları ile hazırlanan sıra cetvelini 2004 sayılı Kanunun 234. maddesi gereğince İflas Müdürlüğüne tevdi ederek aynı Kanunun 166.maddesi gereğince ilan edileceğine yer verilmiştir. Somut olayda, İflas tasfiyesinin Fon tarafından gerçekleştirildiği, tasfiyenin 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ve yukarıda ayrıntılı olarak yer verilen yönetmelik hükümlerine göre yerine getirilmekte olduğu, dosya kapsamı ve cevabı yazıdan anlaşılmaktadır.Tüzel kişiliğe haiz Fon tarafından düzenlenen ve bu şekilde idari işlem niteliğinde bulunan sıra cetveli nedeniyle çıkan uyuşmazlık, adli yargının görevi dahilinde değildir.( Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 05.06.2014, 2014/1112 Esas, 2014/4346 Karar vb ).2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun, 2. maddesinde idari dava türleri olarak, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, tam yargı davaları, her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak belirtilmiştir. Şu halde, idari bir işlemin iptali idari yargıdan istenebileceğinden mahkemece buna ilişkin verilen hükmün usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 111. madde başlığı “ Fonun Kuruluş ve Bağımsızlığı” dır. Maddede, bu kanun ve diğer ilgili mevzuat ile verilen yetkiler çerçevesinde tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla, mevduatın ve katılım fonlarının Sigorta edilmesi, Fon bankalarının yönetilmesi, mali bünyelerinin güçlendirilmesi ,yeniden yapılandırılması, devri, birleştirilmesi, satışı, tasfiyesi, Fon alacaklarının takip ve tahsili işlemlerinin yürütülmesi ve sonuçlandırılması, Fon varlık ve kaynaklarının İdare edilmesi ve Kanunla verilen diğer görevlerin ifası için kamu tüzel kişiliğine haiz idari ve mali özerkliğe sahip TMSF’nın kurulduğu belirtilmiştir. Uyuşmazlık Mahkemesinin 07.02.2011 tarih, 2010/69 Esas, 2011/5 Karar sayılı kararında, TMSF ‘nin düzenlediği sıra cetvelinin iptaline idari yargının karar verebileceği sonucuna varıldığı ifade edilmiştir. Uyuşmazlık Mahkemesinin 2018/106 Esas, 2018/107 Karar ve 26.02.2018 tarihli kararında ise, İdare hukuku kuralları içinde kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade beyanıyla tesis edilen idari işlemlerin, idari eylemler ve idari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar sebebiyle açılan davaların çözümün idari yargının görev alanında bulunduğu, 5411 sayılı Kanunun 111. maddesinden de anlaşılacağı üzere, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun, olayda kanunla kendisine verilen görev uyarınca tek taraflı ve kamu gücünü kullanarak hareket ettiğine yer verilerek, 5411 sayılı Kanunun 111. maddesi göz önünde tutulduğunda, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu işlemlerine karşı açılan davaların idari yargı yerinde görülmesi gerektiği vurgulanmıştır.Davanın, idari yargı yerinde ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna husumet yöneltilerek açılması gerekeceğinden, tarafların aksine iddialarının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114.maddede dava şartlarına yer verilmiştir. 114/1-b bendinde “ Yargı yolunun caiz olması “ dava şartları arasında sayılmıştır. Yargı çeşitleri arasındaki ilişkiye yargı yolu denir. Bu nedenle, hukuk mahkemeleri ve İdare Mahkemeleri arasındaki ilişki bir yargı yolu ilişkisidir. Hukukta yargı yolu içinde görev terimi kullanılmaktadır. Oysa görev, belirli bir davaya aynı yargı yolundaki ilk derece Mahkemelerinin hangisinin bakacağına ilişkindir. Görev gibi yargı yoluda dava şartları arasında ve kamu düzenine ilişkindir. Mahkemece, resen yargılamanın her aşamasında kendiliğinden araştırılması gerekmektedir. Yargı yerine dair dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usülden reddine karar verildiğinde, HMK 20. maddesi gereğince, karar kesinleştiğinde, tarafların talebi halinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi şeklinde hüküm tesis edilmez. Yukarıda ifade edildiği üzere, yargı yolu ile görev farklı dava şartı olup, yargı yoluna dair dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usülden reddi halinde, davacı tarafın İYUK m.9 göre görevli İdare Mahkemesine dava açması gerekmektedir. Mahkeme dosyadan elini çekmektedir.
Açıklanan nedenler ve özellikle 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ve Kanunun 106. maddesi, çıkarılan yönetmelik hükümleri, emsal Yargıtay kararları ve Uyuşmazlık Mahkeme kararlarının tespitleri sonucunda, mahkemece davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine dair kararında bir isabetsizlik görülmediğinden taraf vekillerin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/583 Esas, 2018/1197 Karar ve 03/12/2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1- b/1 bendi gereğince REDDİNE,
2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harçtan davacının peşin olarak yatırdığı 165,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,80 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3- Davalı 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 140. maddesi gereğince harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
4- Tarafların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.19/09/2019