14. Hukuk Dairesi 2016/5881 E. , 2019/4876 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 17.09.2014 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17.02.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkillerinin dava konusu 17 adet taşınmazda paydaş olduklarını, dava dışı ..."ın davalılara hisselerini sattıklarını, satışın davacılara haber verilmediğini, satış bedelinin paydaşların önalım hakkını kullanmasını engellemek maksadıyla muvazaalı şekilde yüksek gösterildiğini, davalılar adına olan hisselerin iptali ile davacılar adına tescilini talep etmiştir.
Davalılar cevap dilekçeleriyle, davanın süresinde açılmadığını, reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulü ile 141 ada 24 parsel sayılı taşınmazda 17/720 oranında, 172 ada 23, 25, 26, 29, 30, ve 32 parsel sayılı taşınmazlar ile 179 ada 5, 7, 13, 14, 15, 17, 18 ve 19 parsel sayılı taşınmazlarda 1/36"şar oranlarda, 172 ada 21 parsel sayılı taşınmazda 31/2304 oranında, 172 ada 24 parsel sayılı taşınmazda 913/3560 oranında paydaş olarak görünen Bedri Burak, ... ve Hüseyin Budak paydaşlarının ayrı ayrı iptali ile davacılar adına eşit oranlarda tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar vekili temyiz etmiştir.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
TMK"nın 733. maddesi gereğince yapılan satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi zorunludur.
Önalım hakkı, satışın hak sahibine bildirdiği tarihin üzerinden üç ay ve herhalde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer.
Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir.
Dava konusu payın satışına ilişkin hukuki işlemin tarafı olan davalı 3. kişi durumundaki davacıya karşı bedelde muvazaa iddiasında bulunamaz ise de davacı önalım hakkına engel olmak amacıyla satış bedelinin resmi satış senedinde yüksek gösterildiğini iddia edebilir ve bu iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlayabilir.
Somut olaya gelince; davacıların bedelde muvazaa iddiasında bulundukları ve bedelde muvazaa iddiasının yeteri kadar araştırılmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece 27.11.2015 tarihinde yapılan keşif sonucu dosya içerisine alınan ziraat bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazların kıymet takdirlerinin 109.331,49 TL olarak belirlendiği görülmektedir. Belirlenen bu bedele tapu masrafları da eklenmiş ve 119.384,83 TL bedel depo ettirilmiştir. Taşınmazın alım-satım bedeli konusunda mahkemece yalnızca keşif sonucu oluşan değere itibar edilerek hüküm kurulmuştur.
Davacı satış bedeli konusunda muvazaa iddiasında bulunduğundan, muvazaa iddiası ile ilgili olarak tanık deliline dayandığından, davacının göstereceği tanıklarının ve davalının 24.10.2014 havale tarihli dilekçesinde bildirdiği tanıklarının dinlenmesi, satış bedelinin muvazaalı olup olmadığı hususunun açıklığa kavuşturulması ve ondan sonra karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.