Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/11314
Karar No: 2019/4575
Karar Tarihi: 11.09.2019

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/11314 Esas 2019/4575 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/11314 E.  ,  2019/4575 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL


    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın usulden reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, ehliyetsizlik ve hile hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacılar, dava dışı anneleri..."ün maliki olduğu çekişme konusu 341 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ..."nin torunu olan davalı ... tarafından muvzaalı olarak temellük edildiğini, adı geçenin taşınmazı kısa bir süre sonra dava dışı ..."a, onun da diğer davalı ..."ye aktardığını, anneleri ..."nin işlem tarihinde hukuki ehliyetinin de bulunmadığını ileri sürerek davalı ... adına olan kaydın iptali ile anneleri... adına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalılar, kayıt maliki ..."nin işlem tarihinde fiil ehliyetini haiz olduğunu, davacıların dava açma ehliyetlerinin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, dava tarihinde davacıların dava açma ehliyetleri bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden;..."ün maliki olduğu çekişme konusu 341 ada 1 parsel sayılı taşınmazını 06.11.2013 tarihinde davalı ..."e, adı geçenin 18.11.2013 tarihinde dava dışı ..."a, onun da 15.01.2014 tarihinde davalı...ye satış suretiyle devrettiği, eldeki davanın, 27.01.2014 tarihinde, ehliyetsizlik ve hile hukuksal nedenlerine dayalı olarak dava konusu temliki yapan..."ün çocukları ... ve ... tarafından açıldığı, bu dava açılmadan önce ..."nin vesayet alınması isteği ile ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/446 E sayılı dosyasında açılan davanın kabulle sonuçlanıp ..."ye ..."ün vasi tayin edildiği ve kararın 22.04.2014 tarihinde kesinleştiği, vasi..."ın 18.03.2014 günlü dilekçesi ile eldeki davayı takip etmek istediğini belirttiği, ancak bu konuda bir karar verilmeden ..."nin 18.10.2014 tarihinde öldüğü ve geriye eldeki davayı açan çocukları ... ve ... ile dava dışı çocukları ..., ..., ..., ..., ... ve Ali"nin kaldığı anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) “fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir” biçimindeki 9. Maddesi, şahsın hak elde edebilmesini, borç (yükümlülük) altına girebilmesini, fiil ehliyetine bağlanmış, 10. maddesi de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek “ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.” hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü” eylem ve işlev ehliyeti olarak da tarif edilerek, aynı yasanın 13. maddesinde “yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.
    TMK"nin 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından, karşı tarafın iyiniyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. Bu ilke 11.06.1941 tarih 4/21 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da aynen benimsenmiştir.
    Yukarıda sözü edilen ilkelerin ve yasa maddelerinin ışığı altında olaya yaklaşıldığında; bir kimsenin ehliyetinin tespitinin şahıs ve malvarlığı hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar.
    Bu durumda, tarafların gösterdikleri, tüm delillerin toplanılması tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta gözlem (müşahede) kağıtları, film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne kadar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 282. maddesinde belirtildiği gibi bilirkişinin “oy ve görüşü” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.
    Hele ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması kişiye, eylem ve işleme göre değişmesi nedeniyle bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Kurulundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen TMK"nin 409/2. maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.
    Diğer taraftan, hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
    Öte yandan, hile (aldatma) her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
    Hemen belirtilmelidir ki, ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı davalarda davanın açılmasından sonra temliki yapan kişiye vasi tayin edilmesi halinde açılan davanın vasi tarafından takip edilmesinde hukuka aykırı bir durum yoktur. Nitekim eldeki davada da bu eksiklik tamamlanmış, ancak temliki yapan ... 18.10.2014 tarihinde ölmüştür.
    6100 sayılı HMK’nun 55. (1086 sayılı HUMK"nun 41.) maddesine göre; “Taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir.”
    Somut olayda, dava konusu temliki yapan ..."nin ölümü üzerine geriye eldeki davayı açan çocukları ... ve ... ile dava dışı çocukları ..., ..., ..., ..., ... ve ..., ancak mahkemece adı geçenlere tebligat yapılmamış, davadan habedar edilmemişlerdir.
    Hal böyle olunca, ..."nin tüm mirasçılarının davada yer almasının sağlanması, sağlanamaması halinde ..."nin terekesine temsilci atanarak davanın sürdürülmesi, temlik tarihinde ..."nin hukuki ehliyeti haiz olup olmadığı hususunda Adli Tıp Kurumundan rapor alınması, ehliyetsiz olduğu saptanır ise ilk el davalı ..."e yapılan temlikin geçersiz olduğu gözetilerek sonraki eller bakımından 4721 sayılı TMK"nun 1023. maddesi gereğince iyiniyet araştırmasının yapılması, ..."nin devir tarihinde ehliyetli olduğunun belirlenmesi halinde davada dayanılan diğer hukuki neden olan hile iddiası bakımından inceleme yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.
    Davacıların yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.09.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi