1. Hukuk Dairesi 2017/5368 E. , 2019/4574 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL -TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil- tazminat davası sonunda, yerel mahkemece muvazaa iddiasının kanıtlandığı gerekçesiyle tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne, tazminat isteğinin ksımen kabulüne karar verilmiş, anılan kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince başvurunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ile tazminat isteklerine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanı..."nın 1363 parsel sayılı taşınmazını davalıların annesi olan gelini ..."e 08.06.1973 tarihinde satış suretiyle devrettiğini, temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek miras payı oranında iptal ve tescil ile taşınmaz üzerinde diktiği ağaçların bedelinin tazminine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, devrin minnet duyguları ile yapıldığını ve mal kaçırma amaçlı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, muvazaa iddiasının kanıtlandığı gerekçesiyle tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne, tazminat isteğinin ksımen kabulüne karar verilmiş, anılan kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan..."nın maliki olduğu çekişme konusu 1363 parsel sayılı taşınmazı 08.06.1973 tarihinde davalıların mirasbırakanı olan, gelini ..."e satış suretiyle devrettiği, adı geçenin de 11.09.1985 tarihinde ölümü üzerine taşınmazın davalılara intikal ettiği, mirasbırakan ...nın 26.02.1975 tarihinde öldüğü ve geriye davacı oğlu ... ile kendisinden sonra ölen oğlu..."ın çocukları olan davalılar ..., ..., ..., ... ve ... ile murisin kızı dava dışı ... ve kendisinden sonra ölen oğlu..."un dava dışı çocukları ..., ..., ..., ... ile...nin kaldığı,..."nin de 31.12.2007 tarihinde ölümü ile dava dışı eşi ... ve dava dışı oğlu ..."in kaldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Böyle bir durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237., (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ile durumun aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan, satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Ancak semenin, bir başka ifade ile malın bedelinin mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet veya bir emek de olabileceği kabul edilmelidir. Esasen muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının, mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinde kuşku yoktur.
Somut olayda, mirasbırakan ..."nın bakımının davalıların mirasbırakanı .... tarafından yapıldığı dosya kapsamında yapılan kolluk araştırması ve tanık beyanları ile anlaşılmaktadır.
Değinilen bu olgu yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, mirasbırakanın dava konusu taşınmazını davalıların mirasbırakanı olan gelinine temlik etmekteki gerçek amaç ve iradesinin mirasçıdan mal kaçırmak olmadığı, gelinine duyduğu minnet duygusuyla hareket ettiği sonuç ve kanaatine varılmaktadır.
Öte yandan, dosya içeriği ve toplanan delillerden dava konusu taşınmazda bulunan zeytin ağaçlarının davacı tarafından dikildiği sabit olup bu husus davalı tarafın da kabulündedir.
TMK"nun 994. ve 995. maddesinde iyiniyetli ve iyiniyetli olmayan zilyetlerin tazminat hakları düzenlenmiş olup davacının eldeki davadaki tazminat isteği bakımından bu maddelerin değerlendirilemsi gerekeceği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, tapu iptali ve tescil isteği bakımından davanın reddine karar verilmesi, tazminat isteği yönünden ise TMK"nun 994. ve 995. maddelerinin değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirrken yanılgılı değerlendirme ve eksik soruştırma ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1. maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ... 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.09.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.