Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/11302
Karar No: 2022/4823
Karar Tarihi: 31.03.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/11302 Esas 2022/4823 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, Kurum işleminin iptali ile ölüm aylığının yeniden bağlanması ve ödenmeyen aylıkların tahsili istemiyle dava açmıştır. İlk derece mahkemesi, davanın reddine karar vermiş, istinaf başvurusu ise reddedilmiştir. Davacı tarafından yapılan temyiz itirazları üzerine, davanın bozulmasına ve ilk derece mahkemesince verilen hükümde eksik inceleme ve hatalı değerlendirme yapıldığı belirtilmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 56. maddesi ikinci fıkrasına göre, ölen sigortalının boşanılan eşi ile birlikte fiilen yaşaması halinde, ölüm aylığı kesilir ve ödenmiş aylıklar geri alınır. Kurum yetkililerinin yaptıkları denetimlerde tespit ettikleri olaylar delile dayandırılabilir. Ancak, bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama durumu tüm açıklığı ile ortaya konulmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı ve sonuca göre karar verilmelidir.
Bu doğrultuda, mahkeme kararı eksik inceleme ve değerlendirme yapıldığı için bozulmuştur.
10. Hukuk Dairesi         2021/11302 E.  ,  2022/4823 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
    İlk DereceMahkemesi : ... 6. İş Mahkemesi


    Dava, kurum işleminin iptali ile yeniden ölüm aylığı bağlanması ve ödenmeyen aylıkların tahsili istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM
    Davacı vekili, davacıya bağlanan ölüm aylığının Kurumun denetmen raporunda boşandığı eşi ile birlikte fiilen yaşadığının tespit edildiği gerekçesi ile iptal edildiğini, boşanmanın gerçek bir boşanma olduğunu, Kurum işleminin yerinde olmadığının ileri sürerek kesilen aylığının, kesilme tarihinden itibaren yeniden bağlanmasına ve ödenmiş olan aylıklardan ötürü Kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
    II-CEVAP
    Davalı kurum vekili, Kurum tarafından yapılan denetim ve incelemelerde davacı ile eşinin boşandıkları halde birlikte yaşadıklarının tespit edildiğini, davacıya ödenen aylıkların iadesinin talep edildiğini, Kurumun yaptığı işlemlerin hukuka uygun olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    Davanın reddine karar verilmiştir.
    B-BAM KARARI
    "Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine," karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davacı vekili, yargılama esnasında dinlene tüm tanıkların davacının eşiyle yaşamadığını belirttiklerini, denetim raporunda bilgi alınan şahısların imzalarının bulunmadığını dolayısıyla dikkate alınmaması gerektiğini, boşandığı eski eşiyle birlikte yaşamın söz konusu olmadığından bahisle davaya konu kararın bozulmasını talep etmiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Davanın yasal dayanağı, 01/10/2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 56. maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada: “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96. madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Düzenleme ile ölen sigortalının kız çocuğu veya dul eşi yönünden, boşanılan eşle boşanma sonrasında fiilen birlikte olma durumunda, ölüm aylığının kesilmesi ve ödenmiş aylıkların geri alınması öngörülmektedir. Buna göre, daha önce sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen birlikte yaşama olgusu, gelir veya aylık kesme nedeni ve bağlama engeli olarak benimsenmiştir.
    5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 59/2. maddesinde: “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
    5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56'ncı maddesinin ikinci fıkrasına dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu nedenle Anayasanın 20'nci maddesi ile 5510 sayılı Kanun, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun, 4857 sayılı İş Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davacının ve boşandığı eşinin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiğini saptanmalı, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanan eşler 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta iseler adlarına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, davacının ve boşandığı eşinin kayıtlı olduğu adreslerde kapsamlı Emniyet Müdürlüğü/Jandarma Komutanlığı araştırması yapılmalı, tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, medula sisteminden araştırma yapılmalı, boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşam olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
    Eldeki davada, davacının boşandığı eşiyle birlikte yaşadığından bahisle davanın reddine karar verildiği anlaşılmakta ise de; verilen hüküm eksik inceleme ve araştırmaya dayalı bulunmuştur.
    Tüm dosya kapsamından; her ne kadar tutanağın aksi ispat edilene kadar geçerli ise de tutanakta bilgisine başvvurulan kişilerin yazılı ifade vermeyeceklerini belirttikleri ve imzalarının bulunmadığı, sonrasında yargılama esnasında davacının boşandığı eşiyle yaşamadığı şeklinde beyanlarda bulundukları tutanak içeriğini doğrulamadıkları, Kurum tarafından düzenlenen tutanağın bu haliyle kesin delil oluşturmayacağı, adres ve seçmen kayıtlarında davacının boşandığı eşiyle ikametgahlarının ayrı olduğu, tespit edilmiş ise de birlikte yaşayıp yaşamadıkları konusunda mahallinde zabıta araştırması yapılmadığı bu adresten apartman görevlileri, yönetici ve komşuları mahalle muhtar ve azaları tespit edilip tanık olarak bilgilerine başvurulmadığı, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
    O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1. maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine,
    dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 31.03.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi