14. Hukuk Dairesi 2016/11251 E. , 2019/4861 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ...Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 21.11.2014 gününde verilen dilekçe ile mirasın hükmen reddi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 29.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Davacı vekili, 12.03.2013 tarihinde vefat eden muris ...’in terekesinin borca batık olduğunun tespiti ile mirasın hükmen reddine ve .... İcra Dairesinin 2009/11454 sayılı dosyasında davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, mirasın hükmen reddiyle menfi tespit taleplerinin aynı davada istenemeyeceğini, icra takibinin ticari krediden kaynaklanması sebebiyle menfi tespit davasının asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğini, mahkemece bu talep bakımından görevsizlik kararı verilmesinin doğru olacağını, belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece hükmen ret talebi tefrik edilmiş, 2015/56 Esasına kaydedilmiş, yapılan yargılama sonucunda da davacının açmış olduğu menfi tespit davası tefrik edilmiş olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, davacının muris Hasan Diril"in terekesinin borca batık olması nedeniyle mirasın hükmen reddi davasının kabulüne, murisin ölüm tarihinde terekesi borca batık olduğundan davacı İbrahim Diril"in mirası hükmen reddetmiş sayılmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, TMK"nin 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi istemine ilişkindir. Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır (TMK m. 605/2). Mirasçılar Türk Medeni Kanununun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilir. Türk Medeni Kanunu"nun 606. maddesinde belirtilen süre bu davada uygulanmaz. Dava alacaklılara husumet yöneltilerek görülür. Bu davada yetkili mahkeme ise alacaklıların davanın açıldığı zamandaki ikametgahı mahkemesidir. Ayrıca Türk Medeni Kanununun Velayet Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması da zorunludur.
Davanın kabulüne karar verilmiş ise de mahkemece yapılan araştırma ve incelemeler hüküm kurmaya yeterli değildir. Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde terekenin murisin ölüm tarihinde borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak, bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler, tapu müdürlüğü v.b. Kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi, mirasçının mirası kabul anlamına gelen davranışlarda bulunup bulunmadığının araştırılması gerekir.
Somut olayda, mahkemece murisin ölüm tarihi itibariyle üzerine kayıtlı gayrımenkul, araç, banka kaydı olup olmadığı, davalıya ölüm tarihi itibariyle borç miktarının araştırılmadığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, murisin 12.03.2012 tarihi itibariyle gayrımenkul, araç, banka kaydının bulunup bulunmadığının araştırılması için ilgili tapu, emniyet, banka müdürlüklerine yazı yazılmalıdır. Davacının açtığı menfi tespit davasının akıbeti araştırılmalı, davalıya ... İcra Dairesinin 2009/11454 sayılı dosyasında olan borcunun ölüm tarihi itibariyle miktarı belirlenmelidir. Ayrıca, TMK’nin 610/2. maddesine göre terekeyi sahiplenen mirasçıların mirası reddetme hakkı bulunmadığından davacı mirasçının mirası kabul anlamına gelen davranışlarda bulunup bulunmadıkları da araştırılmalıdır. Terekenin ve davacının durumu net olarak tespit edildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Ayrıca, davacının Av. Halil Kaplan’a verdiği vekaletnamede mirasın reddini içeren özel yetki bulunmadığından davacı vekiline özel yetkiyi içeren vekaletname sunması için süre verilmesi ve bu eksikliğin tamamlattırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Kabule göre de, tefrikine karar verilen dosya açısından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, davanın niteliği gereği davalı-alacaklının, murisin terekesinin borca batık olduğunu bilmediği, bilmesinin mümkün olmadığı, yapılan yargılama sonrasında terekenin borca batık olup olmadığına karar verildiği göz önünde bulundurularak yargılama gideri ve harçtan davalıların değil davacıların sorumlu tutulması, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de doğru değildir.
Mahkemece, belirtilen hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu sebeple bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.05.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.