Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/3074
Karar No: 2018/8300
Karar Tarihi: 15.11.2018

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2017/3074 Esas 2018/8300 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2017/3074 E.  ,  2018/8300 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : 1. İş Mahkemesi

    K A R A R
    A) Davacının İstemi :
    Davacı, vergi mükellefiyeti bulunduğunu belirterek geçmişe dönük Bağ-Kur sigortalılığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
    B) Davalının Cevabı :
    Davalı Kurum vekili, Kurum tarafından yapılan işlemlerin yasal mevzuata uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    C) İlk Derece Mahkemesinin Kararı ve Gerekçesi :
    Mahkemece, “Davacının 14.05.2001 tarihinden itibaren Bağkur sicil kaydının mevcut olduğu ancak vergi kaydının bulunduğu 15.01.1990-30.04.1993 dönemi itibariyle geriye dönük Bağkur sigortalılık tescili talep ettiği anlaşılmakla;
    1479 sayılı Kanun ile zorunlu sigortalılık şemsiyesi altına en son alınan esnaf ve sanatkarlar ve diğer bağımsız çalışanlara, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren üç ay içinde Kuruma başvurarak kayıt ve tescil yaptırmaları zorunlu hale getirilmiş, aksi durumda Kurum tarafından resen tescil işleminin yapılacağı hükme bağlamıştır. 619 sayılı KHK"nin Geçici 1. maddesi hükmünde ise; "Bu Kanuna göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalılann sigortalılık hak ve mükellefiyetleri bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar. Ancak, 1479 sayılı Kanuna göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olmak kaydıyla, 20.4.1982 tarihinden bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar vergi dairelerine kayıtlı olarak kendi nam ve hesabına bağımsız çalıştıklarını belgeleyen sigortalıların, vergiye kayıtlı bulundukları süreler, bu süreye ilişkin primleri, ödeme tarihinde bulundukları gelir basamağı prim tutan üzerinden ödemek kaydıyla sigortalılık süresi olarak değerlendirilir." denilmekte olup, 619 sayılı anılan KHK 4.10.2000 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, Anayasa Mahkemesi"nin 8.8.2001 tarihinde yürürlüğe giren 26.10.2000 günlü kararı uyarınca tüm hükümleriyle iptal edilmiştir.
    02.08.2003 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 4956 Sayılı Kanun 47.maddesiyle 1479 Sayılı Kanuna eklenen geçici 18. maddede " bu kanuna göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilinin yaptırmamış olan
    sigortalıların sigortalılık hak ve mükelefiyetleri 04.10.2000 tarihinden itibaren başlar ancak bu kanuna göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olanların sigortalılıkları bu kanunun yürürlük tarihinden itibaren 6 ay içinde Kuruma yazılı olarak başvurmaları ve 20.04.1982-04.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kayıtlarını belgelemek ve belgelenen sürelere dair prim borçlarının tamamını tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde ödeme tarihinde bulundukları gelir basamağının yürürlükte olan prim tutarı üzerinden ödemek kaydıyla bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir" düzenlemesine yer verilmiştir.
    Bu itibarla; 619 sayılı KHK 4.10.2000 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, Anayasa Mahkemesi"nin 8.8.2001 tarihinde yürürlüğe giren 26.10.2000 günlü karan uyarınca tüm hükümleriyle iptal edilmiş olduğundan ve benzer bir düzenlemeyi öngören 4956 sayılı Kanun ile değişik 1479 sayılı Kanunun Geçici 18. madde hükmü ise; Kanunun yayım tarihi olan 2.8.2003 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiş bulunduğundan, davacının tescil talep tarihi olan 23/06/2003 tarihi dikkate alındığında bu iki düzenlemenin de uygulama olanağı bulunmamaktadır. 22.3.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanun ile 1479 sayılı Kanunda yapılan değişiklikle vergi mükellefi olanlar zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayıldıklarından , davacının 15/01/1990-30/04/1993 dönemindeki vergi mükellefiyet süreleri itibariyle Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti gerektiği sonucuna varılarak davanın kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle “Davanın kabulü ile davacının 15.01.1990 – 30.04.1993 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine,” karar verilmiştir.
    D) İstinaf Başvurusu :
    Davalı Kurum vekili, dava dilekçesinde davacının neyi talep ettiği net ve anlaşılır bir şekilde belirtilmediği halde yerel mahkemenin hatalı bilirkişi raporuna göre hüküm kurduğunu, 1479 sayılı Yasaya göre sigortalı sayılanların sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren 3 ay içinde Kuruma başvurarak kayıt ve tescil yaptırmalarının zorunlu olduğunu, aksi durumda Kurumca re"sen tescil işleminin yapılacağının hükme bağlandığını belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
    E) Bölge Adliye Mahkemesinin Kararı ve Gerekçesi :
    Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, “Dosyada bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacı adına düzenlenmiş 23.06.2003 tarih 123582 sayılı Bağ-Kur"a giriş bildirgesinde, davacının 7180010121 vergi kaydına dayanılarak 14.05.2001 tarihi itibariyle Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edildiği, bu tarihten itibaren 14 yıl 8 ay 17 gün hizmeti olduğu, prim borcu bulunmadığı, 15.01.1990-30.04.1993 tarihleri arasında tekel bayi faaliyetinden dolayı, 14.05.2001-31.12.2009 tarihleri arasında da ev aletleri onarımı faaliyeti nedeniyle vergi kaydının bulunduğu; davacının dava dilekçesinde hangi dönem ve hangi faaliyeti nedeniyle talepte bulunduğunu açıkça belirtmeksizin açmış olduğu davanın sigortalılık süresinin tespiti talebi olduğu, dilekçenin içeriğinden vergi yükümlülüğünden, vergi borcundan ve sigortalı olma hakkından bahsederek bu konudaki mevzuatı ve uygulamayı eleştirerek vergi kaydına dayalı olarak Bağ-Kur sigortalılığının tespitini istediği, hukuki yorumun ve davanın vasıflandırılmasının mahkemeye ait bir görev olması nedeniyle davacının talebinin, önceki dönem vergi kaydına dayalı olarak Bağ-Kur sigortalılığının tespiti olarak yorumlanmasının gerektiği; Bağ-Kur sigortalılığına ilişkin 1479 sayılı Yasa"nın 24 ve 26.maddelerindeki düzenlemeleri içeren 619 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 08.02.2001 tarihinde Anayasa Mahkemesi tarafından iptalinden sonra aynı hükmün 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasa ile yeniden düzenlendiği, 08.02.2001-02.08.2003 tarihleri arasında bulunan yasal boşluk nedeniyle, bu tarihler arasında başvuruda bulunanlar için geriye dönük tespit yapılmasının Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve 10. Hukuk Dairesinin içtihatları gereğince mümkün olduğu, davacının Kuruma başvuru
    tarihinin bu yasal boşluk döneminde, 23.06.2003 tarihinde olduğu, bu nedenle davacının 15.01.1990-30.04.1993 tarihleri arasındaki vergi kaydına dayanılarak sigortalılık işlemlerinin yapılması gerektiği anlaşılmış; ilk derece mahkemesinin kararının yasaya ve hukuka uygun olduğu, davalının istinaf başvurusunun yersiz olduğu kanısına varılarak aşağıdaki hüküm oluşturulmuştur.” gerekçesiyle “Davalının istinaf isteminin esastan reddine” karar verilmiştir.
    F) Temyiz :
    Davalı Kurum vekili, davacının talebinin açık ve anlaşılabilir olmadığını, Kurum tarafından yapılan işlemlerde bir hata bulunmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
    G) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe :
    11/09/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6552 sayılı Yasanın 64. maddesi ile 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 7. Maddesine eklenen 3. fıkra ile, “31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile diğer sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklarda, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talepleri hariç olmak üzere, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat edilmesi zorunludur. Diğer kanunlarda öngörülen süreler saklı kalmak kaydıyla yapılan müracaata altmış gün içinde Kurumca cevap verilmezse talep reddedilmiş sayılır. Kuruma karşı dava açılabilmesi için taleplerin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması şarttır. Kuruma başvuruda geçirilecek süre zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz.” hükmü getirilmiştir.
    Hukuk yargılamasında, mevzuatın yürürlüğe girdiği tarihten önceki olayların hukuki sonuçlarına, bu olaylar hangi mevzuat yürürlükte iken gerçekleşmişse kural olarak o mevzuat hükümleri uygulanır. Mevzuatın yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılmış olan işlemlerin hukuken bağlayıcı olup olmadıkları ve sonuçları, bu tarihten sonra dahi, yapıldıkları sırada yürürlükte bulunan mevzuata göre belirlenir.
    Somut olayda, dava 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 7/3. maddesinin yürürlük tarihinden sonra açılmış olup davacının davalı Kuruma başvurusunun bulunup bulunmadığı dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Söz konusu hüküm gereğince Kuruma başvuru yapılması dava şartı olup davacının Kuruma başvuru yapıp yapmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
    Yapılacak iş, davacının dava açmadan önce Kuruma başvurusunun bulunup bulunmadığını araştırmak, Kuruma başvuru yapmadığının anlaşılması halinde dava şartı yokluğundan usulden davanın reddine karar vermek, Kuruma başvuru yaptığının anlaşılması halinde ise şimdiki gibi karar vermekten ibarettir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazlarının kabul edilmesi ve temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesinin kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı ORTADAN KALDIRILMASI gerekmiştir.
    H) Sonuç :
    Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 15/11/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi