Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/921
Karar No: 2020/1392
Karar Tarihi: 19.02.2020

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2019/921 Esas 2020/1392 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2019/921 E.  ,  2020/1392 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi

    Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalılar vekillerince istinaf yoluna başvurulması üzerine, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
    Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı ve feri müdahil Kurum vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM:
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 08/12/1996 tarihinden itibaren ...Sitesi B Blok işyerinde kapıcı-kaloriferci olarak çalışmaya başladığını ve işbu çalışmalarının iş akdinin sona erdirildiği 18/10/2009 tarihine kadar devam ettiğini, müvekilesinin bu çalışması esnasında işveren tarafından sigortalı yapıldığını ve sigorta primlerinin ödendiğini bildiğini, ancak müvekkilesinin SGK Kurumundan günlerini topladığında 08/12/1996-15/12/2003 tarihler arası SGK na çalışmalarını bildirmediğini gördüğünü, bu durumun müvekkilesinin maddi kayba uğramasına neden olduğu gibi, emeklilik işlemlerinin de gecikmesine sebep olduğunu, SGK Trabzon Bölge Müdürlüğünün bu çalışmaları sigortalılık hizmetlerinden sayabilmesi ve müvekkilesinin sigorta günlerine eklenmesi için işbu davayı açmak zorunda kaldıklarını, açıklanan nedenlerle müvekkilesi ..."ın davalı işveren nezdinde, 08/12/1996-15/12/2003 tarihleri arasında çalıştığının tespiti ile bu süreler içinde yatırılmayan primlerin davalı tarafından yatırtırılmasına, müvekkilesinin bu hizmetlerin diğer 15/12/2003-18/10/2009 tarihler arası hizmetleri ile birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    II- CEVAP:
    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı tarafından müvekkili dernek aleyhine açılan işibu davanın maddi ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ve reddi gerektiğini, davanın ayrıca husumetten reddi gerektiğini, davanın zaman aşımı/ hak drüşürücü süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, SGK kayıtlarıyla desteklenmeyen, maddi ve hukuki dayanağı bulunmayan, soyut iddialara dayanan işbu davanın esas açısından da reddi gerektiğini talep etmiştir.
    Fer"i Müdahil SGK vekili cevap dilekçesinde özetle; hizmet tespiti davaları kamu düzenine ilişkin davalar oldukları için mahkemece res"en araştırma yapılarak çalışma olgusunun varlığı için inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, sigortalılık şartlarının oluşup oluşmadığı belirlenmesi gerektiği, işverenin bu husustaki kabulü dahi hukuki sonuç doğurmaz. Bu nedenle davacı tarafından gösterilen beyanlarıyla yetinilmeyerek işçinin arkadaşlarının ve komşu işyeri çalışanlarının bilgilerine de başvurularaık işyeri kayıtları da celp edilerek somut ve inandırıcı bilgilerle tespit yapılması gerektiğini, arz ve izap olunan nedenlerden ötürü davacının iddialarının kabule şayan olmaması sebebi ile haksız ve yersiz olarak açılmış davanın esas açısından reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    III- MAHKEME KARARI:
    A- İLK DERECE MAHKEME KARARI
    Mahkemece; "... davacı taraf davalı sitede 08.12.1996 - 18.10.2009 tarihler arasında çalıştığını, ancak Kuruma bildirilmeyen 08.12.1996 - 15.12.2003 tarihler arasındaki çalışmaların tespitini talep ettiği, davalı taraf 5 yıllık dava açma süresinin geçtiğinden bahisle hak düşürücü itirazında bulunduğu, SGK kayıtları incelendiğinde ise davacının 15.12.2003 - 15.10.2009 tarihler arasında davalı sitede 2101 günlük çalışmasının bulunduğunun anlaşıldığı, Hukuk Genel Kurulunun 23.06.2004 tarih 2004/21-369 E. 2004/371 K. sayılı kararına göre "davacının sigortalı çalışmalarının Kuruma kısmen bildirildiği hallerde eksik bildirimlere yönelik olarak açılan davada hak düşürücü sürenin işlemeyeceğinin hüküm altına alındığı, buna göre dosyamızda davacı eksik bildirilen sürelerin tespitini talep ettiğinden hak düşürücü süreye tabi olmadığı anlaşılmıştır. Davacının işe ilk giriş bildirgesinin davalı ... Sitesi B Blok Yöneticiliğince 01/10/1997 tarihinde yönetici ... tarafından düzenlenmiş olduğu, bildirgenin SGK"ya bildirilmediği, bildirimde ismi geçen yöneticinin tespit edilememesi sonucu dinlenemediği ancak dinlenen eski site yöneticilerinin beyanlarının yeterli olduğu, dinlenen tüm tanık beyanlarının davalı site ile ilgili yapılan araştırma tutanakları ve ilgili Kuruluşlardan gelen yazı cevaplarının birbirini doğrular nitelikte olduğu anlaşılmakla davacının davalı işyerinde 08/12/1996-14/12/2003 tarihleri arasında da kapıcı olarak çalıştığı, ancak sigortasız olarak çalıştırıldığı tespit edildiğinden davanın kabulüne ..." şeklinde karar verilmiştir.
    B- BAM KARARI
    Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince "İlk derece mahkemesinin kararının yasal ve hukuksal gerekçeleri ile dayanağı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığından 6100 sayılı HMK"nun madde 353/1-b.1 hükmü gereğince davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine" karar verilmiştir.
    TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davalı vekili özetle; ilk derece mahkemesi kararının hatalı olup, usul ve yasaya aykırı bulunduğunu, husumet itirazının dikkate alınmadığını, davanın 5 yıllık yasal süresi içerisinde açılmadığını, söz konusu sitenin 2004 yılında Maliye Hazinesine devredildiğini, davacı tarafından davalı işveren aleyhine en geç 2009 yılına kadar dava açılmamış olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek temyiz kanun yoluna başvurmuştur
    Davalı SGK vekili özetle; davanın 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davacının iddiasının kanıtlanamadığını ve tanık anlatımlarının karar vermeye elverişli olmadığını, sonuç itibariyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek temyiz kanun yoluna başvurmuştur
    IV- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Dava, 506 sayılı Kanunun 79/10. (5510 sayılı Kanun’un m. 86/9.) maddesi uyarınca açılmış hizmet tespiti davasıdır. Maddeye göre, “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır.”
    Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanların hizmetlerin tespitine ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu çerçevede hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyerek, gerekli araştırmaların re"sen yapılması ve kanıtların toplanması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.
    6100 sayılı HMK m. 119/1-e gereğince davacının, iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini bildirmek, m. 194 gereğince de taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırma yükümlülüğü vardır. Tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur.
    Bir davada haklı çıkabilmek için soyut veya genel hatlarıyla bir iddiayı ortaya koymak yeterli değildir. Aynı zamanda bu iddiaların, ispata elverişli hale getirilerek zaman, mekân ve içerik olarak somutlaştırılması gerekir. En azından iddianın araştırılabilmesine yönelik somut bilgi ve açıklamaların sunulması gerekir.İddia somutlaştırıldıktan sonra hâkim ve karşı taraf, bunun üzerinden savunma ve yargılama yapabilecektir. Soyut iddialar ve vakıalar üzerinden değerlendirme yapılması mümkün değildir.
    Somutlaştırma yükü, genel anlamda tarafların açıklama ödevinin bir parçası ve layihalar teatisi aşamasındaki tezahür şeklidir. Somutlaştırma yükü, basit yargılama ve kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda da geçerlidir.
    HMK m. 31 gereğince, Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir. Davaya konu talebin somutlaştırılmaması halinde önce hâkim, m. 31 ve 119/1-e gereğince davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevi gereği, somut olmayan hususların belirlenmesini davacıdan istemeli, gerekirse tarafa açıklattırma yaptırmalı, bu eksiklik giderildikten sonra yargılamaya devam etmelidir.
    Hizmet tespiti davalarının amacı hizmetlerin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korunmasıdır. Hizmet akdine dayalı çalışma olgusunun ispatında delil sınırlandırması yoksa da davacının Kurum sicil dosyası, işyeri özlük dosyası temin edilip işyerinin Kanunun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlendikten sonra iddia edilen çalışmanın başlangıç ve bitiş tarihleri, hangi işyerinde ne iş yapıldığı, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliği, prime esas kazanca tabi ücretin ne olduğu, çalışmanın sürekli, kesintili, mevsimlik olup olmadığı eksiksiz bir şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
    Taraf tanıklarının sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenilmeli, re’sen araştırma kapsamında sadece taraf tanıkları ile yetinilmeyip mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve postabaşı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmelidir.
    Somut olayda dosya kapsamından davacının davalı işyerinde çalışması sabit olmakla birlikte kısmi zamanlı çalışma süresi bakımından hizmet olgusu açıklığa kavuşturulmadan hüküm kurulmuştur.
    Yukarıda belirtilen maddi ve hukuki olgular ışığında davanın somutlaştırılması yükümlülüğü çerçevesinde mahkemece öncelikle davacıya tam olarak talebi açıklattırılmalı, davacının tam gün süreyle çalıştığı iddiası karşısında, çalışırken kimden emir ve talimat aldığı, çalışma şeklinin nasıl olduğu, gün içinde hangi işlerle uğraştığı, davacının her gün düzenli şekilde çöp toplama, apartman iç ve dış bölgelerinin temizliğini yapma ve şekli, kalorifer yakma, apartman sakinleri için alışveriş yapma, market ihtiyaçlarının alımı gibi işlerini karşılama, apartmanda temizlik yapma gibi hizmetleri yerine getirip getirmediği hususlarında beyanı alınarak ve eksik hususlar davacıya açıklattırılarak dava konusu somutlaştırılmalı, davacının yaptığı iş, davalı işyerinde hangi işleri yaptığı somutlaştırılarak periyodik olarak hangi sıklıkta (saat/gün/ay) yapıldığı ve bunun için ne kadar zaman harcandığı araştırılmalı, yapılan işin kapsam ve niteliği de nazara alındığında kısmi çalışma mümkün olduğundan çalıştığı iddia ettiği apartmanda kaç daire olduğu araştırılmalı, apartmana ait karar defterleri celbedilmeli, davaya konu apartmanın kömür yakılan merkezi kalorifer sistemiyle mi yoksa doğal gaz vasıtasıyla mı ısıtıldığı, sonradan doğal gazlı sisteme geçilip geçilmediği, apartmanın kalorifer tesisatının çalıştırılmasından davacının sorumlu olup olmadığı, bu konuda ateşçi belgesinin olup olmadığı araştırılmalı, davacı ve davalı tarafların gösterdiği tanık beyanları ile yetinilmeyip, apartmanda uzun süre ikamet edenler arasından davacının hizmetlerini bilebilecek durumdaki kat maliki olmayan sakinlerinden de kanaat edinmeye elverişli sayıda tanık dinlenilmeli, keza civar apartmanlarda uzun yıllar oturan komşu yada yakın yerlerde kayıtlara geçmiş çalışanlar ile davacının bu çalışmalarını bilebilecek durumda olan, mahalle muhtarı veya azaları tespit edilip tanık sıfatıyla beyanlarına başvurularak, uzun yılları kapsayan bu bilgilerinin doğruluğu konusunda tanıklar özenle dinlenilmeli ve bu yöndeki beyanları buna göre irdelenmeli, gerekirse, bu hususlar dinlenen bu tanıklara ayrıntılı şekilde açıklattırılmalı, buna göre davacının kısmi zamanlı çalışma durumunun günlük çalışma saatine göre (4857 sayılı İş Kanununun 63. maddesi gereğince 7.5 saat çalışmanın 1 günlük çalışma hesabı ile) haftalık ve aylık çalışma süresinin kaç gün olduğu açıkça belirlenmeli, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliğine göre eylemli çalışmanın var olup olmadığı, sürekli veya kesintili olup olmadığı, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmelidir.
    Mahkemenin, yukarıda belirtilen hususlar gözetilmeksizin eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davalı ve feri müdahil kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının, HMK"nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine ve kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 19/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi