Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/23486
Karar No: 2019/15536
Karar Tarihi: 09.09.2019

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/23486 Esas 2019/15536 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2017/23486 E.  ,  2019/15536 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı, iş akdinin işverence haksız nedenle sona erdirildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla mesai, yıllık izin, yol ve yemek ücreti alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalılar Cevabının Özeti:
    Davalılar, davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Temyiz:
    Karar, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    Gerekçe:
    Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
    Kararın asli unsurlarından olan gerekçenin de hüküm fıkrasına uygun biçimde kararda yer alması gerekir. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 1991/7 esas; ve 1992/4 karar sayılı ve 10.04.1992 günlü kararı)
    Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar ve hükmün hedefine ulaşması engellenir. Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
    Davanın reddine veya kabulüne dair karar tefhim edildikten sonra bundan dönülerek yeni ve bundan farklı bir hüküm kurulamayacağı gibi, gerekçeli kararın kısa karara uygun yazılması ve kısa kararla çelişik olmaması da gerekir. Aksinin kabulü mahkemelere güveni sarsacağı gibi Anayasa ve kanunlarda yer alan açık kurallara aykırılık oluşturur.
    Somut olayda, hükmün gerekçesinde yer alan davacının çalışma süreleri, iş akdinin fesih sebebi, ücret seviyesi, tanıkların ad ve soyadları ile bulundukları beyanların da dosyaya ilişkin olmadığı, başka dosyaya ilişkin bilgiler olduğu anlaşılmaktadır.
    Bu durumda, kararın açıklanan gerekçesi ile kurulan hüküm sonucu arasında çelişki bulunduğu ve hükmün gerekçesinde başka dosyaya ilişkin bilgilerin yer aldığı belirgindir.
    Hal böyle olunca, mahkemece eldeki davayla ilgisi bulunmayan bilgilerin yer aldığı ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297 ve 298. maddelerinin açık hükmü gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır.
    Kabule göre de;
    1-Davalılardan Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin davada husumeti bulunup bulunmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
    Enerji sektöründeki özelleştirmelerin 4046 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından gerçekleştirileceği 4628 sayılı Yasa ile düzenlenmiş, 02.04.2004 tarih ve 2004/22 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararı ile Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. özelleştirme kapsam ve programına alınmış, davacı şirketinde dahil olduğu 20 şirket, Türkiyedeki dağıtım bölgelerinde dağıtım lisansına sahip olarak 01.03.2005 tarihi itibariyle sermayesinin tamamı Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş."ye ait olmakla birlikte, Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş."den ayrı birer tüzel kişiliğe sahip olarak faaliyete başlamış ve Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. tarafından 20 adet dağıtım şirketi kurulduktan sonra herbiri ile ayrı ayrı 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi imzalanmıştır.
    Somut olayda davacı, Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin ana işveren olduğunu ve bu sebeple diğer davalı şirket ile birlikte talep ettiği alacaklardan sorumlu olduğunu iddia etmiş ise de hizmet döküm cetveli, Sosyal Güvenlik Kurumu belgeleri, hizmet alım sözleşme ve ekleri ile tüm dosya içeriğine göre davacının ... Elektrik Dağıtım A.Ş. bünyesinde alt işveren işçisi olarak çalıştığı ve davalı şirketin Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.’ den ayrı bir bağımsız tüzel kişiliğinin bulunduğu gözetilmekle, davacının işvereni olmadığı anlaşılan Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. yönünden davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece diğer davalı şirketle müşterek ve müteselsilen sorumluluğuna hükmedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    2- Taraflar arasında, davacı işçin fazla mesai alacağının hesaplanması konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
    Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
    Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
    İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
    Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
    Somut olayda, davacı 04.10.2011-05.05.2014 tarihleri arasında teknisyen olarak çalışmış olup hükme esas alınan bilirkişi raporunda tanık beyanlarına göre davacının haftanın 5 günü 08.00-19.00 saatleri arası 1 saat ara dinlenme ile 50 saat çalışarak 5 saat fazla mesai yaptığı, son 4 ay (Ocak 2014"den itibaren ) ise bu çalışmaya ek olarak ayda bir cumartesi günü 08.00-19.00 saatleri arası 1 saat ara dinlenme ile 10 saat ve 4’e bölünmesi ile haftalık bazda 2,5 saat daha fazla mesai yaparak 5 saate eklenmesi ile haftada ortalama 7,5 saat fazla mesai yaptığı tespit edilmiştir. Yargılama esnasında dinlenen davacı tanıkları hangi dönem içerisinde davalı iş yerinde çalıştıklarına yönelik beyanda bulunmamışlardır. Ocak 2014 tarihine kadar yapılan hesaplama davalı tanık beyanları ile de desteklendiğinden isabetli olmuştur ancak bu tarihten sonrası dönem için yapılan hesaplama yönünden davacı tanıklarının tam olarak hangi süre içerisinde davalı işyerinde davacıyla çalıştığı belirlenerek davacıyla birlikte ortak çalışma dönemi ile sınırlı olarak belirlenen tarih aralıkları için haftalık 7,5 saat fazla mesai yapıldığından kabulü gerekir. Bunun dışında kalan dönemler bakımından, yazılı belge bulunmadığından, davalı tanıkları da cumartesi çalışmasına yönelik beyanda bulunmadığından söz konusu dönemler için de fazla çalışma ücretinin haftalık 5 saat üzerinden hesaplanması gerekir.
    Anılan yönler gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09.09.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi