10. Hukuk Dairesi 2019/1624 E. , 2020/1386 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili; müvekkiline Bağcılar Sosyal Güvenlik Merkezi tarafından ... Eğitim Turz. San. Dış Tic. A.Ş. yönetim kurulu üyesi ve ortağı olduğu gerekçesiyle 17/08/2016 tarihli 397,87 TL bedelli ve 4.575,35 TL bedelli, 18/08/2016 tarihli 62.345,63 TL bedelli ödeme emirlerinin 02/09/2016 tarihinde tebliğ edildiğini, Sosyal Güvenlik Merkezince kesilen idari para cezası, prim ve işsizlik sigortası primi tahakkuk işleminin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin ortak olarak sorumluluğu bulunmadığını belirterek 2016/109785, 2016/109784, 2016/109944 takip numaralı ödeme emirlerinin ve dayanağı tüm işlemlerin iptali ile müvekkilinin işbu ödeme emirleri dolayısıyla Kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum vekili; davacının itirazları yönünden değerlendirme ile idari para cezaları yönünden itirazlar bakımından huzurdaki davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini, idari para cezaları yönünden 102. madde uyarınca idari para cezalarının ilgiliye tebliğ ile tahakkuk ettiğini, tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde Kuruma yatırıldığı ya da aynı süre içinde Kuruma itiraz edilmesi gerektiğini, itirazın takibi durdurduğunu, Kurumca itirazı reddedilenlerin kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabileceklerini, bu süre içinde başvurunun yapılmaması halinde idari para cezasının kesinleşeceğini, davanın 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davacının yönetim kurulu üyesi ve ortağı olduğu ... Eğitim Tur. San. Dış Tic. A.Ş. ünvanlı şirkete ödeme emri tebliğ ve bildirimlerinin davacıya bildirim yapılmasından önce zaten yapıldığını, davacının yönetim kurulu üyesi olduğu şirketten borcun tahsil edilememesi üzerine ödeme emri gönderildiğini belirterek davanın reddi ile takip konusu Kurum alacağının % 10 fazlası ile davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesince; "...Davacı 5510 sayılı Yasanın 88/20. maddesi kapsamında yönetim kurulu üyesi olup, bu madde kapsamında Bağcılar Sosyal Güvenlik Merkezi tarafından davacı aleyhine düzenlenen ödeme emirlerine konu tahakkuk eden borçlardan sorumludur..." gerekçesiyle; davanın reddine, karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince; Bakırköy 20. İş Mahkemesinin 08/05/2017 gün ve 2016/339 Esas - 2017/132 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Yasanın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ
Davacı vekili; dava dışı şirkete kayyım atanarak bir süre sonra sicilden resen terkin edildiğini, şirketin tüm malvarlığının KHK"lar ile Hazineye devredildiğini, davacının sorumlu olmasını gerektirir bir halin bulunmadığını, şirketin 2013-2015 yıllarında mali ve muhasebe işlerinden mesul müdürünün bulunduğunu belirterek temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Tüzel kişi işverenlerin ortak ve yetkililerinin kamu alacaklarından sorumluluğu, 6183 sayılı Kanunun 35, mükerrer 35, mülga 506 sayılı Kanunun 80. ve 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinde düzenlenmiştir.
506 sayılı Kanunun 80/12 maddesi, “Sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın, birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşların tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzelkişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri kuruma karşı, işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.” hükmünü öngörmüş, 01.07.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 88/20 maddesi de bazı farklar dışında anılan maddeye paralel düzenleme getirmiş olup, “Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dâhil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.” hükmünü öngörmüştür.
Diğer taraftan, 5510 sayılı Kanunun 102’nci (506 sayılı Kanunun 140) maddesinde davalı Kurum tarafından verilen idari para cezaları ile ilgili usul ve esaslar özel bir şekilde düzenlenmiştir. Anılan düzenleme uyarınca; idari para cezasını gerektiren şartlar oluştuğunda Kurum tarafından verilecek idari para cezası ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk eder ve tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebilir. İtirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmaması halinde, idari para cezası kesinleşir ve Kurum alacağına dönüşür. Ne var ki; Mahkemeye başvurulması idari para cezasının takip ve tahsilini durdurmayacaktır.
5510 sayılı Kanun"un 102. maddesi gereğince, işverenin kanunla düzenlenen yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde idari para cezası ile sorumlu olacağı düzenlenmiş ise de, idari para cezasının, neticede bir cezai yaptırım olup, cezaların şahsiliği ve kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkelerine göre, asıl borçlu tüzel kişilik hakkında düzenlenmesi nedeniyle, temsil ve ilzama yetkili kişi sıfatı ile hareket edenlerin şahsen sorumlu tutulamayacağı da dikkate alınmalı, buna göre, mahkemece, öncelikle, Kurum tarafından bizzat davacılara yönelik düzenlenen idari para cezası kararı bulunup bulunmadığı araştırılarak, varlığı halinde, 5510 sayılı Yasanın 102. maddesi uyarınca başlatılmış prosedürün bulunup bulunmadığı irdelenmeli, prosedür işletilmiş (süresinde dava açılmış veya kuruma itiraz edilmiş) ise, idari para cezasının kesinleşmesi olgusu bekletici sorun yapılarak idari para cezalarının kesinleşip kesinleşmediği belirlenmeli, yapılacak araştırma sonucu, davacılara yönelik düzenlenen idari para cezası kararının bulunmadığının belirlenmesi halinde ise, cezaların şahsiliği ve kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkelerine göre, asıl borçlu tüzel kişilik hakkında düzenlenen idari para cezasından davacıların şahsen sorumlu olmayacağı gözetilerek, bir karar verilmelidir.
Dava dışı şirketin işlediği fiiller nedeniyle gönderilen idari para cezasına ilişkin borçlarının da tahsili açısından, şirketin temsilcisi/ortağı olması nedeniyle davacıya gönderilen ödeme emrinin iptali/borçlu olunmadığının tespiti için açılan davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Yasanın 102 ve 103. maddelerinde, işverenin kanunla düzenlenen yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde idari para cezası ile sorumlu olacağı düzenlenmiş olup; idari para cezası, sonucu itibariyle bir cezai yaptırım olduğu ve cezaların şahsiliği ile kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkelerine göre, işveren tüzel kişilik hakkında düzenlenen idari para cezasından, temsilci olması sıfatıyla davacının sorumluluğu yönüne gidilmesi mümkün değildir.
Eldeki davada, davacıya tebliğ edilen ödeme emirlerinin içeriğinin prim, işsizlik sigortası primi ve idari para cezalarına ait olduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda davacının dava dışı ... Eğitim Turz. San. Dış Tic. AŞ "nin 17.05.2007 - 11.04.2016 tarihleri arasında yönetim kurulu üyesi olup; ödeme emirlerine konu 2013/1 - 2015/10. aylara ait Kurumun dava konusu prim ve işssizlik sigortası primlerine ilişkin alacaklarından 5510 sayılı Kanun"un 88/20 maddesine göre işveren ile birlikte müteselsilen sorumlu olduğu yönündeki değerlendirme isabetli ise de, davacının idari para cezalarına ilişkin ödeme emirlerinden de sorumlu tutulması uygun görülmemiştir.
Dosya kapsamında davacıya yönelik düzenlenen idari para cezası kararının bulunmadığının anlaşılması karşısında cezaların şahsiliği ve kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkelerine göre, asıl borçlu şirket hakkında düzenlenen idari para cezasından davacının şahsen sorumlu olmayacağı gözetilerek, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir
Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilerek, davacı adına bizzat tahakkuk etmiş ve kesinleşmiş idari para cezası olmadığı idari para cezasının şirket hakkında düzenlendiği ve idari para cezasının şahsiliği ilkesi gereği davacından tahsili yoluna gidilemeyeceği gözetilmeksizin farklı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi kararının HMK"nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 19/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.