22. Hukuk Dairesi 2017/23532 E. , 2019/15529 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı ..."ne bağlı Siirt Vakıflar Erkek Öğrenci Yurdu"nda aşçı olarak çalışırken iş akdinin haksız nedenle işverence feshedildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile kötü niyet tazminatı, fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram genel tatil ve yıllık izin ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporlarına dayanılarak, kötü niyet tazminatı ile hafta tatili alacak talebinin reddi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
Mahkeme kararında yazılacak hususlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Maddeye göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Öte yandan, kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararın hüküm fıkralarının, açık, anlaşılır, çelişkisiz ve uygulanabilir olması gerekmekle birlikte, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların Mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi sebeplere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak, kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi sebeple haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi sebeple o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Kısa karar ile gerekçeli karar çelişkisi, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 10.04.1992 tarihli ve 1991/7 esas, 1992/4 karar sayılı ilamı gereğince bozma sebebidir.
Mahkemece 13/01/2015 tarihli bilirkişi raporu ve sonrasında 27/07/2015 tarihli kök rapor ve ıslaha karşı zamanaşımı itirazının değerlendirildiği 09/11/2015 tarihli ek rapor olmak üzere 3 adet bilirkişi raporu aldırılmış olduğu görülmüştür. Mahkemece gerekçeli kararda 09/11/2015 tarihli ek rapordaki hesaplamaya iştirak olunarak hüküm kurulduğu belirtilmiş iken kararın hüküm kısmında ulusal bayram ve genel tatil ücreti yönünden 27/07/2015 tarihli bilirkişi raporundaki hesaplamalara itibar edilerek hüküm kurulması suretiyle gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmıştır. Açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
Sonuç olarak, Mahkemece 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas, 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 298/2 maddesine aykırı karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3- Davacı vekili, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak asgari miktarları belirtmek suretiyle kıdem ve ihbar tazminatları ile bir kısım işçilik ücret alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiştir. Bilirkişi raporunun alınmasından sonra ise 15/09/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile talep tutarlarını yükseltmiştir. Mahkemece, davacının davasını kısmi alacak davası şeklinde açtığı kabul edilerek, davalı tarafın ıslaha karşı zamanaşımı savunmasına göre bilirkişiden ek rapor da alınmak suretiyle hüküm kurulmuş ise de, bu kabul ile çelişkili biçimde kıdem tazminatı dışında hüküm altına alınan alacaklara dava ve ıslah tarihi ayrımı gözetilmeksizin, tümüne dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmiştir. Belirsiz alacak davası istisnai bir dava türü olup, davacının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle kısmi dava açtığı ve sonrasında ıslah ettiği anlaşılmakla kıdem tazminatı dışında hükmedilen alacaklara dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
4- İşçinin fazla çalışma ve tatil alacaklarından indirim yapılması konusunda yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtayca son yıllarda indirim yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Bu indirim, dosyadaki delillerin durumu ve niteliğine göre yapılması gerekli uygun bir indirimdir. Ancak fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir. Yapılacak indirim, işçinin çalışma şekline, işin düzenlenmesine ve hesaplanan fazla çalışma ücreti miktarına göre takdir edilmelidir.
Somut olayda; tanık beyanları değerlendirilerek fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları hesaplanmış, yapılan yargılama sonunda davacı işçinin fazla çalışma ve ulusal bayram genel tatili ücreti isteklerinin kabulüne karar verilmiştir. Hükme esas alındığı belirtilen ek raporda fazla mesai ücretinin % 30 indirimli olarak hesaplandığı ancak Mahkemece indirimsiz halinin hüküm altına alındığı, ulusal bayram ve genel tatil ücretinin ise kök rapordaki % 30 indirimli halinin hüküm altına alındığı görülmüştür. Takdiri delil niteliğindeki tanık beyanlarına dayanılarak hesaplanan fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil ücretinin her ikisi yönünden de makul oranda indirim yapılması gerekmektedir. Ulusal bayram ve genel tatil ücreti yönünden bozma ilamının 1. bendinde açıklandığı üzere gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşmuş ise de kabule göre % 30 indirimli halinin hüküm altına alınması isabetli olmuştur. Ancak Mahkemece, dosya kapsamına, davacının işyerinde yaptığı işin niteliğine, çalışma süresine ve hesaplanan fazla çalışma ücreti miktarına göre fazla çalışma ücreti yönünden de hesaplanan tutar üzerinden % 30"dan aşağı olmamak üzere uygun bir indirim yapılarak söz konusu alacağın hüküm altına alınması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi ayrıca bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09.09.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.