Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/2564
Karar No: 2018/2056

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/2564 Esas 2018/2056 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, icra takibine konu olan site aidat borcunun mevcut olmadığına dair açılan menfi tespit istemine ilişkin davada, dava reddedilmiştir. Ancak mahkemenin yargılama usulü ve kanuna uygun olmadığı gerekçesiyle karar bozulmuştur. Kanunen, mahkeme taraflara delillerinin toplandığından emin olmak için kesin süre vermelidir. Eğer kesin süre sonunda taraflar henüz başvurmadıysa veya henüz toplanmadıysa, hâkim sair delilleri ibraz için kesin süre vermelidir. Bu süre sonunda, duruma göre, karar verilmelidir. Bu amaçla kat mülkiyeti hukukundan ve mali hesaplardan anlayan bilirkişilerden, tarafların ve Yargıtayın denetimine açık rapor alınması gerekmektedir. Kanunen, bu usullere uyulmadan hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 184 ve devamı maddelerinde belirtilen usullere uyulmalıdır.
20. Hukuk Dairesi         2017/2564 E.  ,  2018/2056 K.

    "İçtihat Metni"

    .....
    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı dava dilekçesinde özet olarak; .... 2. İcra Müdürlüğünün 2014/582 Esas sayılı dosyası üzerinden, 3.948,00.-TL ortak gider alacağının tahsili için, kendisi aleyhine icra takibi başlatıldığını, itiraz hakkını yasal süresi içinde kullanamadığını, usûlüne uygun bir itiraz yapamadığını, takibin kesinleştiğini, böyle bir borcunun olmadığını, borçlu olmadığı halde icra müdürlüğünce kendisine ait banka hesaplarına haciz konulduğunu beyan ederek, öncelikle ve tedbiren takibin durdurulmasını, hacizlerin kaldırılmasını, neticeden borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Mahkemece; davanın icra takibine konu olan site aidat borcunun mevcut olmadığına dair açılan menfi tespit istemine ilişkin olduğu, davacının, dava dilekçesinde delil olarak sadece icra dosyasına dayandığı, davacı vekilinin ön inceleme duruşmasında sadece "Delil listemizi sunma hakkımızı saklı tutuyoruz." şeklinde beyanda bulunduğu, davacı tarafın 05.03.2015 tarihli delil dilekçesinin süresinde olmadığı, delil dilekçesinin kabulü yönünde de davalı tarafın açık bir beyanının bulunmadığı, bu nedenle davacı tanığının dinlenmesi yönündeki ara karardan dönüldüğü, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının takibe konu aidat borçlarını ödemediğinin belirlendiği, davacının davasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, icra takibine konu olan site aidat borcunun mevcut olmadığına dair açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
    Mahkemece; davacının delil listesi vermediği ve davasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan yargılama usûl ve kanuna uygun değildir. Mahkemece, Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili maddeleri uyarınca taraflara delillerinin toplanması hususunda kesin süre verilmesi ve kesin sürenin gereği yerine getirilmediği taktirde mevcut delillerin değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir. Dosyada; bir kısım ödemeler, banka kayıtları, işletme planı, aidatların belirlenmesine yönelik kat malikleri genel kurulu kararları gibi delillerin mevcut olduğu anlaşılmakla, mahkemece sair delillerin ibrazı için kesin süre verilmesi ve kesin sürenin sonuçlarının hatırlatılması, bu süre sonunda re"sen toplanacak deliller var ise bunların ve ilgili icra dosyasının da celbedilerek, aidat ve genel giderlere ilişkin kat malikleri kurulu kararları ve ana taşınmazın yönetim planı hükümleri de birlikte incelenerek, kat mülkiyeti hukukundan ve mali hesaplardan anlayan bilirkişilerden, tarafların ve Yargıtayın denetimine açık rapor alınması, ondan sonra oluşacak duruma göre bir karar verilmesi gerekirken, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 184 ve devamı maddelerinde belirtilen usullere uyulmadan, tarafların iddia ve savunma hakkını kısıtlar şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 21/03/2018 günü oy birliği ile karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi