15. Hukuk Dairesi 2014/2945 E. , 2015/1513 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Uyuşmazlık zaman bakımından uygulanması gereken 818 sayılı BK"nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmaktadır.
Davada, sözlü anlaşma uyarınca davalıya ait inşaatın bölme duvar, asma tavan, levha alın, levha duvar giydirme ve sair dekorasyon işlerinin yapılarak davalıya teslim edildiği, iş bedeline karşılık 25.08.2006 tarihli 20.628,76 TL bedelli fatura kesilerek davalıya gönderildiği, davalının faturaya itiraz etmediği, fatura bedeli ödenmediğinden İcra Müdürlüğü"nün 2011/13506 sayılı dosyasıyla takibe geçilerek 20.628,76 TL asıl alacak (fatura bedeli) ve 9.246,84 TL işlemiş faizden oluşan toplam 29.875,60 TL alacağın tahsilinin istendiği, davalının haksız itirazı sonucu takibin durduğu iddia edilerek ve fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak itirazın 8.212,76 TL asıl alacak üzerinden kısmen iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamı ve %40 icra inkâr tazminatının tahsili istenmiştir.
Davalı cevabında, akdi ilişkiyi kabul etmiş, davacıya avans olarak çekler verildiğini, ancak davacının üstlendiği işleri ifa etmediğini, mal ve hizmet tesliminde bulunmadığını, fatura konusu işleri yapmadığını, çeklerin karşılıksız kaldığını, faturanın da tebliğ edilmediğini, faturaya dayanarak haklarında İcra Müdürlüğü"nün 2006/12385 sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, faturadan ilk kez bu takip nedeniyle haberdar olduklarını, takibe itirazları üzerine haklarında Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2007/730 Esas sayılı dosyasıyla itirazın iptâli davası açıldığını, takip edilmediğinden bu dosyanın işlemden kaldırıldığını,İcra Müdürlüğü"nün 2011/13506 sayılı dosyasıyla yeniden takip başlatılarak eldeki davanın açıldığını, davanın zamanaşımına uğradığını savunarak reddini istemiştir.
Mahkemece, fatura düzenlenmiş olmasının tek başına işin yapıldığına delil olmayacağı, fatura konusu işlerin yapıldığının ve teslim edildiğinin davacı yanca kanıtlanamadığı gerekçesiyle dava reddedilmiş, karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık fatura konusu işlerin davacı tarafından yapılarak davalıya teslim edilip edilmediği, mevcut delillerle bu hususun kanıtlanıp kanıtlanmadığı noktasında toplanmaktadır.
Eser sözleşmelerinde işin yapılıp teslim edildiğini ıspat yükü yükleniciye aittir. Davalı Ticaret Mahkemesi"nin 2007/730 Esas sayılı dosyasına verdiği cevapta davacının kendisine verilen işleri yapmadığını, bu nedenle davacının yapacağı alçı dekorasyon işlerini başka kişilere yaptırmak zorunda kaldığını beyan etmiştir. Bu beyanı ile davalı, fatura konusu işlerin yapıldığını kabul etmiş, ancak bu işlerin davacı tarafından değil dava dışı üçüncü şahıslar tarafından yapıldığını savunmuştur. Fatura konusu işlerin yapıldığı davalının kabul ve ikrarı ile sabittir. Taraflar arasında akdi ilişkinin varlığı çekişmesiz olduğuna göre sözleşme konusu (fatura konusu) işlerin davacı tarafından yapıldığı karine olarak kabul edilmelidir. Karinenin aksini ıspat yükü davalıya ait olup, davalı sözleşme konusu işlerin dava dışı üçüncü şahıslarca yapıldığına dair dosyaya her hangi bir delil ibraz etmemiş, bu yöndeki savunmasını kanıtlayamamıştır. Aksine bilirkişilerce düzenlenen asıl ve ek raporlarda takip dayanağı 25.08.2006 tarihli 20.628,76 TL bedelli faturanın davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının ticari defter kayıtlarına göre fatura bedeline mahsuben 28.08.2006 tarihinde 3.150,00 TL, 31.08.2006 tarihinde 5.266,00 TL, 16.09.2006 tarihinde 4.000,00 TL olmak üzere toplam 12.416,00 TL ödeme yapıldığı, fatura bedelinin de piyasa rayiçlerine uygun olduğu bildirilmiştir. Davacı 2007/730 Esas sayılı davanın dava dilekçesinin deliller bölümünde, bu ödemenin 8.416,00 TL"lik kısmının 23.10.2006 tarihli 1.150,00 TL, 28.10.2006 tarihli 2.000,00 TL, 30.10.2006 tarihli 2.000,00 TL, 30.11.2006 tarihli 1.766,00 TL, 31.11.2006 tarihli 1.500,00 TL bedelli 5 adet çekle yapıldığını, çek bedellerinin de davalının banka hesabından ödendiğini ileri sürmüş; bilirkişilerce düzenlenen asıl ve ek raporlarda davalıya ait ticari defterlerde faturaya ve ödemelere ilişkin bir kayıt bulunmadığı bildirilmesine rağmen davalı cevabında çekle yapılan ödemeleri kabul etmiştir. Sözleşme ve fatura tarihinden sonra kısmi ödemeler yapılması da fatura konusu imalatların davacı tarafından yapıldığına dair karinenin doğru olduğunu teyit etmektedir.
Somut uyuşmazlıkta tartışılması gereken diğer bir konu da ilk takibin düşmesinden sonra aynı alacakla ilgili olarak ikinci kez yapılan takibin itirazın iptâli davasına konu olup olamayacağı ve davaya itirazın iptâli davası olarak devam edilip edilemeyeceğidir. Somut olayda, 25.08.2006 tarihli 20.628,76 TL bedelli faturaya dayanılarak İstanbul 9. İcra Müdürlüğü"nün 2006/12385 sayılı dosyasıyla başlatılan ilamsız icra takibi itiraz üzerine durmuş ve Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2007/730 Esas sayılı dosyasıyla açılan itirazın iptâli davası işlemden kaldırılarak sonrasında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Açılmamış sayılma kararından sonra davacı aynı faturaya dayanarak İcra Müdürlüğü"nün 2011/13506 sayılı dosyasıyla yeniden takip başlatmış, itiraz üzerine 1 yıllık hak düşürücü sürede eldeki itirazın iptâli davası açılmıştır. İkinci kez yapılan icra takibi icra mahkemesince iptâl edilmediği gibi, ilk takibin düşmesinden sonra aynı alacak için ikinci kez takip yapılamayacağına dair kanuni bir düzenleme de bulunmamaktadır. İİK"nın 67/IV. maddesi, ilk takibin düşmesinden sonra aynı alacakla ilgili olarak yeniden yapılacak icra takibinin itirazın iptâli davasına konu teşkil edemeyeceği şeklinde yorumlanamaz. İİK"nın 67/I. maddesinde öngörülen 1 yıllık hak düşürücü sürenin de ilk icra dosyasına yapılan itirazın tebliğ tarihinden değil, her icra dosyası için o dosyadaki itirazın tebliğ tarihlerinden başlatılması gerekir. Eldeki dava 1 yıllık yasal süre içinde itirazın iptali davası olarak açıldığından davanın itirazın iptali davası olarak görülüp sonuçlandırılması gerekir.
Yukarıdaki açıklamalara ve dosya kapsamına göre dava kanıtlanmış olduğundan mahkemece davacının 20.628,76 TL (fatura bedeli) - 12.416,00 TL (ödeme) = 8.212,76 TL bakiye alacağı kaldığı kabul edilerek davanın kısmen kabulüne, 8.212,76 TL asıl alacak üzerinden itirazın kısmen iptali ile takibin devamına, alacak miktarı likit olmayıp fatura bedelinin piyasa rayiçlerine uygunluğu bilirkişi raporu ile saptandığından, bu nedenle davalı takibe itirazında tamamen haksız sayılamayacağından davacının koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı isteminin reddi gerekirken, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı gerekçelerle davanın tümden reddi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle yerel mahkeme kararının temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 25.03.2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY-
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptâli takibin devamı ve %40 icra inkâr giderimi tayini istemine ilişkindir.
Yerel mahkemede görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
İtirazın iptâli davası bir süreye tabidir. Alacaklı, bu davayı, itirazın kendisine (varsa vekiline) tebliği (İİY.md.62,II) tarihinden itibaren bir yıl içinde açabilir. (İİY.md.67.I)
Bu bir yıllık süre içinde açılan dava, teknik anlamda bir itirazın iptâli davasıdır ve ancak bir yıl içinde açılan davanın kazanılması halinde borçlunun itirazı iptâl edilmiş olur. Bunun üzerine, alacaklı, itiraz ile durmuş olan icra takibine devam (yani haciz) isteyebilir. (İİY.md.78) icra inkâr giderimine de, yalnız bir yıl içinde açılmış olan itirazın iptâli davasında hükmedilebilir.
Alacaklı bir yıl içinde itirazın iptâli davası açmazsa, yaptığı ilâmsız takip düşer. Fakat, bir yıllık süreyi geçiren alacaklının, genel hükümlere göre alacağını dava etmek hakkı saklıdır. (İİY.md.67/IV) Yani alacaklı, alacağı zaman aşımına uğramadığı sürece, genel mahkemelerde bir alacak davası açabilir. Ancak, alacaklı böyle bir alacak davası sonucunda alacağı ilâm ile eski (düşmüş olan) ilâmsız icra takibine devam edilmesini isteyemez, yalnız ilâmlı icra takibi (İİY.md.32) yapabilir.
Dava konusu somut olayda davacı yüklenici alacaklı İcra Müdürlüğü"nün 2006/12385 Esas sayılı dosyasında davalı iş sahibi borçlu aleyhinde yaptığı icra takibinde 25.08.2006 tarih 465693 sıra nolu 20.628,79 TL bedelli faturaya dayanarak icra takibinde bulunmuş borçlunun itirazı üzerine takip durmuştur.
Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2007/730 Esas, 2008/297 Karar sayılı dava dosyasında görülen davada bakiye 8.212,00 TL bedel yönünden itirazın iptâline takibin devamına %40 icra inkâr giderimi tayinine karar verilmesi istenmiş ancak bu dava davacı tarafından takip edilmediğinden HUMK"nın 409/5. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Bu durumda İİY"nin 67/I. maddesindeki bir yıllık sürenin geçmesi ile ilâmsız takibin düşeceği kuşkusuzdur. Bir yıllık sürenin geçmesi ile itirazın iptâli davası açılmamışsa ilâmsız takip düşeceğinden alacaklı aynı alacaktan dolayı yeniden ilâmsız takip yapamayacaktır. Davacı alacaklının 18.08.2011 tarihinde aynı alacakla ilgili olarak İcra Müdürlüğü"nün 2011/13506 Esas sayılı dosyasında yaptığı ikinci icra takibine karşı yapılan itirazın iptâli için açılan eldeki bu dava dinlenemez. Bir yıllık süreyi geçiren alacaklının genel hükümlere göre zamanaşımı süresi içinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. (İİY.md.64/IV) Anılan nedenlerle açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kanıtlanamadığından bahisle reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır. Yerel mahkeme kararının açıklanan nedenlere göre bozulması gerektiği görüş ve kanaatindeyiz. Bu nedenlerle çoğunluğun bozma düşüncesine katılmıyoruz.