11. Hukuk Dairesi 2016/8272 E. , 2018/1099 K.
"İçtihat Metni".....
Taraflar arasında görülen davada ....(Kapatılan) 44. Asliye Ticaret Mahkemesi"nce verilen 04/03/2014 gün ve 2011/213 - 2014/59 sayılı kararı onayan Daire"nin 29/09/2015 gün ve 2014/16701 - 2015/9628 sayılı kararı aleyhinde asıl davada davacı-birleşen davada davalılar K.....Ltd. Şti, ... ve ... vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 05/01/2001 tarihinde yapılan acentelik sözleşmesinin her yıl imzalanan ek sözleşmeler uyarınca bu zamana kadar devam ettiğini, tarafların 14/12/2009 tarihinde yaptıkları ek sözleşme ile 2010 yılı için karşılıklı çalışma esaslarını belirlediklerini, buna göre 2009 yılında olduğu gibi 2010 yılında da davacının mevcut işlerde 1.500.000 TL ve üstünde üretim yapmayı, yeni işlerde de 750.000 TL ve üstünde üretim yapmayı taahhüt ettiğini, buna karşılık davalı şirketin de bu miktarların %5"leri oranında peşin ek komisyonlarını Ocak 2010 ayının ilk iş gününde müvekkili şirkete ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, ancak davalı şirketin ödemeyi yapmadığını, gönderilen ihtarların sonuçsuz kaldığını, ayrıca 2009 yılı bakiye komisyonunun da ödenmediğini, buna rağmen davalının müvekkiline borç çıkardığını, müvekkilinin borcunun bulunmadığını ileri sürerek müvekkilinin davalıya 371.501,09 TL borçlu olmadığının tespiti ile 2009 yılından bakiye 6.370 TL ile 2010 yılı ek komisyon bedeli olan 112.500 TL toplamı 118.870 TL"nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, asıl davanın reddini istemiş, birleşen davada davacı vekili olarak, davalı şirketin acenteliğinin sona erdirildiğini, münfesih acente olan davalı şirketin hesaplarının incelenmesi sonucu müvekkiline borçlu olduğunun tespit edildiğini, ihtara rağmen davalı şirket tarafından borcun ödenmediğini, ayrıca diğer davalıların da yaptıkları garanti sözleşmesi uyarınca acentenin doğacak tüm borçlarına garantör olduklarını ve bu nedenle de sorumlu bulunduklarını ileri sürerek 564.578,57 TL alacağın ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren uygulanacak %80"den az olmamak kaydı ile en yüksek oranlı reeskont faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
-/-
Birleşen davada davalılar vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulü ile 394.679,94 TL"nin davalılar ....., ... ve ..."dan tahsiline, dava tarihinden sonra 23/02/2011 tarihine kadar yapılan 144.447,00 TL ödeminin infaz aşamasında borçtan mahsubuna, davalı ... hakkında açılan davanın reddine dair verilen kararın asıl davada davacı-birleşen davada davalılar Karyalı Sigorta Aracılık Hizmetleri Ltd. Şti. ... ve ... vekilince temyizi üzerine karar Dairemizce onanmıştır.
Asıl davada davacı-birleşen davada davalılar. ... ve ... vekili, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, asıl davada davacı-birleşen davada davalılar .... Hizmetleri Ltd. Şti, ... ve ... vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, asıl davada davacı-birleşen davada davalılar ..... ... ve ... vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK 442. maddesi gereğince REDDİNE, istek halinde aşağıda yazılı bakiye 98,00 TL karar düzeltme harcının karar düzeltme isteyenlere iadesine ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK 442/3. maddesi hükmü uyarınca takdiren 314,79 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyenlerden alınarak Hazine"ye gelir kaydedilmesine, 15/02/2018 tarihinde asıl davada oybirliğiyle birleşen davada oyçokluğuyla karar verildi.
.....
-KARŞIOY-
Birleşen davada davacı vekili, davalılar ..., ... ve ..."nın garantör olduklarını ileri sürerek 564.578,57 TL"nin garantör sıfatıyla bu davalılardan tahsilini istemiş olup, uyuşmazlık, davacı ile davalı gerçek kişiler arasındaki ilişkinin kefalet mi yoksa garanti sözleşmesi mi olduğu noktasında toplanmaktadır.
Garanti sözleşmesi ile garantör bağımsız bir borç altına girerken, kafelet sözleşmesi ile kefil fer"i bir borç altına girmektedir. Bunun yanında sözleşmede kefalet verenin özel bir menfaati olmaz. Ayrıca sözleşmenin garanti mi, kefalet mi olduğu hususunda tereddüt olması halinde sözleşmedeki kelimelere bakılmaksızın kefalet olduğu kabul edilir.
Bu durum karşısında, davalı gerçek kişilerin sözleşmedeki "müteselsil ve müşterek olarak kefalet ederler" ibaresi yanında, sözleşmeden özel bir menfaatlerinin bulunmaması gözönüne alındığında kefil olduklarınınkabulü gerekir. (11.HD, 14.05.2013 T., 2009/543 E. 2010/228 K., 11 HD, 24.04.2008 T., 2005/432 E., 2006/478 K ). Bu nedenle davalı gerçek kişilerin garantör olduklarının kabulü ile hükmün bu kısım yönünden karar düzeltme isteminin reddine karar veren çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.