Esas No: 2022/733
Karar No: 2022/4972
Karar Tarihi: 05.04.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/733 Esas 2022/4972 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, sigorta başlangıcının tespiti için davalı Kuruma dava açmıştır. İlk derece mahkemesi, davanın kısmen kabulünü ve reddini kararlaştırmıştır. İstinaf mahkemesi davanın kabul edilmesi yönünde karar vermiş ancak temyiz edilmiştir. Yargıtay kararı, işe giriş bildirgesinin yeterli olmadığına ve işin fiili çalışmalarının kanıtlanması gerektiğine işaret etmektedir. Mahkeme, işyerinde tutulması gereken dosyaların ve kurumdaki belge ve kanıtların kullanılması gerektiği konusunu açıkça vurgulamaktadır. Yukarıda bahsedilen durumların hepsine uygun şekilde, davanın yeniden değerlendirilmesi için dosya, Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmelidir.
5510 sayılı Kanunun geçici 7/1. maddesi, 506 sayılı Kanunun 108. maddesi, 79/8. maddesi, Anayasa'nın 60. maddesi karar metninde yer alan kanun maddeleridir.
"İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
No : 2019/458-2021/789
İlk Derece
Mahkemesi : ... 1. İş Mahkemesi
No : 2017/189-2018/435
Dava, sigorta başlangıcının tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine,kamu düzenine aykırılık nedeniyle Res’en kararın kaldırılmasına karar verilerek ,esas hakkında yeniden karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili, davacının ... ili Halkalı ilçesinde Elektrik tesisatı ve montaj işi yapan dava dışı ... isimli işverenin yanında sekreterlik pozisyonunda 20/12/1989 tarihinden itibaren 1 ay süre ile sigortalı olarak çalıştığını, davacının işe giriş tarihi 20/12/1989 olarak gösterilmesine rağmen davacının 20/12/1989 tarihinden başlayan primlerinin hizmet dökümünde görülmediğini, bu hususun davalı kurumun kayıtlarındaki bir hatadan kaynaklandığının aşikar olduğunu, 13/04/2017 tarihinde ... Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne yazılı başvuruda bulunulduğunu, yapılan başvurunun 17/04/2017 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına rağmen 60 günü aşkın bu süreçte müdürlüğün herhangi bir cevap vermediğini beyan ederek, davanın kabulü ile davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 20/12/1989 olarak düzeltilmesine ve davalı kurum ile davacı arasındaki muarazanın bu şekilde giderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP:
davayı kabul anlamına gelmemek üzere, dava niteliği itibariyle kamu düzenine ilişkin olduğunu, davacının çalıştığını iddia ettiği hizmete ilişkin belgelerin işveren tarafından kuruma verilip verilmediği ya da çalıştığının kurumca tespit edilip edilmediğini, hizmetin geçtiği iddia edilen aylarında işyerinin gerçekte var olup olmadığını, 5510 sayılı yasa kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı hususlarının kurumdan sorulmasını, davacının çalıştığını iddia ettiği yıllara ait işyeri kayıtları ve ücret tediye bordoları celp edilerek, davacının bu iş yerinde çalıştığını gösterir kayıt ve belgenin bulunup bulunmadığının araştırılmasını, böylece çalışma iddiasının öncelikle belge ve kayıtlarla tespit edilmesi gerektiğini, kuruma bildirilen günlerin tespitinde hukuki yarar bulunmadığını, kurum kayıtlarının resmi belge olması nedeniyle davacının resmi kayıtlarda görülmeyen hizmetinin varlığını kanıtlamasının ancak aynı güçte deliller ile mümkün olduğunu, bu iddianın tanık beyanları ile ispatının mümkün olmadığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesi tarafından “ davanın kısmen kabul kısmen reddi ile,
Davacının, sigortalılık başlangıç tarihinin 18 yaşını doldurduğu, 11/04/1992 tarihi olduğunun tespitine, Fazlaya ilişkin talebin reddine, ” dair karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
A-)Davalı SGKB vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi ile kamu düzenine aykırılık nedeniyle re'sen ; ... 1. İş Mahkemesinin 04/12/2018 tarih ve 2017/189 Esas - 2018/435 Karar sayılı ilamın, HMK’nin 353/1-b maddesinin (2) numaralı alt bendi uyarınca, düzeltilmek üzere kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden karar verilmesine,
B-)1-Davanın davalı SGK yönünden kabulü ile; davacının, 20.12.1989 tarihinde 1 gün çalıştığının tespitiyle prim ödeme gününden sayılmasına, 18 yaşını doldurduğu 11.04.1992 tarihinin sigorta başlangıcı olduğunun tespitine ,
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili, kararın usul ve yasaya aykırı olduğu iddiası ile bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ:
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1. maddesi hükmünde yer alan düzenleme ile genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında, davanın yasal dayanağının 506 sayılı Kanun olduğu kabul edilmelidir.
Davacının, dava dışı davalı işyerinde 20/12/1989 tarihinde işe ilk girişi yapılarak işe giriş bildirgesi Kuruma verilmiş, 30/10/1990 tarihinde de kurum kayıtlarına intikal etmiştir. Bahse konu bildirgede hem davacının hem de işverenin imzası yer almaktadır.
Sigortalılık başlangıcının tespitine ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01.06.2011 günlü 2011/307 E. - 2011/366 K. sayılı, 21.09.2011 günlüve 2011/527 E. - 2011/552 K. sayılı ilamları gözetildiğinde, 506 sayılı Kanunun 108. maddesi uyarınca, sigortalılık başlangıcı yönünden salt işe giriş bildirgesi verilmiş bulunması yeterli olmayıp, ayrıca Kanunun 2. maddesinde öngörülen şekilde fiili çalışmaların aranması da gereklidir.
Bu nedenledir ki, somut olayda uyuşmazlık fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Yöntemince düzenlenip süresi içinde kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de, fiili çalışmanın varlığının ortaya koyulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Kanunun 79/8. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava, aynı zamanda sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında, adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği, ancak, yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda, çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı ve Anayasa’nın 60. maddesinde tanımlanan sosyal güvenlik hakkının niteliği gereği bu tür davalarda, hâkim, doğrudan soruşturmayı genişleterek, sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını resen belirlemelidir.
Bunun için de bu tür davalarda, işyerinde tutulması gerekli dosyalar ile kurumdaki belge ve kanıtlardan yararlanılmalı, ücret bordroları getirtilmeli, müfettiş raporları olup olmadığı araştırılmalı, işyeri çalışanları saptanmalı ve sigortalının hangi işte ne kadar süre ile çalıştığı açıklanmalıdır.
Dosya kapsamında, mahkemece dinlenen davacı tanık beyanları esas alınmak suretiyle karar verildiği anlaşılmakta ise de; dinlenen tanıklardan ...’in davacının abisi olduğu, diğer tanığın ise çalışma kaydının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Yapılacak iş; bildirge tarihinde anılan iş yeri çalışanları, davalı Kurumdan sorulmak suretiyle tespit edilerek, yeteri kadarının bilgi ve görgülerine başvurulmalı, eylemli çalışmanın var olup olmadığı, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddi ile kamu düzenine aykırılık nedeniyle res’en kararın kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden karar verilmesine dair kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 05/04/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.